Felsefenin Mihenk Taşlarından Biri: Platon

Felsefe tarihinin en önemli isimlerinden olan Platon'un hayatı.
Felsefenin Mihenk Taşlarından Biri: Platon

"avrupa felsefe geleneğinin en sağlıklı genel tanımı, platon'un eserine yazılmış bir dizi dipnottan oluşmasıdır." -alfred north whitehead

asıl adı aristokles olan platon, diogenes laertios'un aktardığına göre mö 428 veya 427'de atina'da doğar. yalnızca batı uygarlığı'nın nezdinde değil, insanlık tarihi ve felsefenin gelişimi açısından bir fenomen olarak kabul edilen aristokles'in platon ismiyle anılmasının müsebbibi ise beden eğitimi hocasıdır. gençlik yıllarında bilhassa güreşe ile jimnastiğe ilgi duyan ve bu branşlarda bir hayli başarılı olan aristokles, sahip olduğu fiziksel özelliklerinin de etkisiyle (alnı ve göğsü bir hayli geniştir) öğretmeni tarafından "geniş" anlamına gelen "platon" adıyla çağrılmaya başlanır.

aristokrat bir ailenin mensubu olarak dünyaya gelen platon'un babası ariston, atina'nın efsanevi kralı kodros ve messenia kralı melanthos'un soyundan gelirken, annesi periktione ise meşhur yasa koyucu solon'un torunlarından biridir. adeimantos ve glaukon isimli iki erkek kardeşi ve potone adında bir de kız kardeşi olan platon'un, babasının ölümünün ardından annesinin tekrar evlenmesi ile sahip olduğu antiphon adında bir kardeşi daha vardır. platon'un üvey babası pyrilampes, pek çok kez pers sarayına elçi olarak gönderilmiş ve aynı zamanda perikles'in yakın dostu olan, demokratik görüşe sahip bir siyasetçidir. buna karşın platon'un dayısı kharmides ile annesinin kuzeni olan kritias ise peloponessos savaşı'nın ardından güç kazanan oligarşik kesimin önde gelen isimleri arasındadır. ahvalin bu şekilde hasıl olması platon'a siyasi kariyer açısından epey bir alternatif ve geniş bir hareket alanı sunmuş olsa da o, hayranı olduğu sokrates'e her iki kesimin de olumsuz yaklaşmasının da etkisiyle siyasetten tabiri caizse soğumuştur ki ilerleyen kısımlarda bu konuya teferruatlı bir biçimde izahat getireceğiz.

yukarıda da belirttiğimiz üzere aristokrat bir aileden gelmesinden mütevellit dönemin koşulları doğrultusunda küçük yaşlarından itibaren siyasi bir kariyere hazırlanan platon; gramer, müzik ve beden eğitimi gibi müdahil olduğu sosyal sınıf arasında bir hayli popüler olan alanlarda temel eğitimini tamamlamasının akabinde herakleitos ekolünden gelen kratylos'tan felsefe dersleri almaya başlar. nitekim kratylos sayesinde sofistler'in eserlerini tanıyan ve diyaloglarında onlara defaatle atıfta bulunan platon'u, hepimizin bildiği gibi en çok etkileyen ve hayatını değiştiren isim sokrates olacaktır.

tarihin görece en meşhur öğretmen / öğrenci ikilisinin ilk kez nerede ve nasıl karşılaştığına dair muhtelif ve çelişkili bilgiler olsa da yine diogenes laertios'un aktardığına göre sokrates bir gün rüyasında kucağında bir kuğu yavrusu tuttuğunu görür. küçük kuğu tatlı bir ses çıkarır ve aniden kanatları büyümeye başlar, sonra da uçarak uzaklaşır. sokrates ertesi gün yanına getirtilen platon'un rüyasındaki kuğu olduğunu söyler. bu hikayeden bağımsız olarak platon ise sokrates'in kharmides ve kritias ile geçmişten beri süregelen bir dostluklarının olduğunu ifade ederek onu, anne tarafından akrabaları aracılığı ile tanıdığını aktarır. ancak sokrates'in platon'un yakın çevresine müdahil olması; hocasının altmış yaşında, kendisinin ise yirmilerinin başında olduğu bir zaman aralığına tekabül etmektedir. sofistlerin kanıksanmış değer yargılarına kuşkuyla yaklaştığı ve güzel konuşma sanatını (bkz: retorik) geliştirerek her şeyi tartışmaya açtığı mevzubahis dönemde sokrates, her şeyden kuşkulanmanın doğurduğu belirsizliği aşabilmek için mutlak etik değerlere dayanarak gerçek bilgelik'i aramanın gerektiğini savunmaktadır. yine aynı tarihlerde atina'yı utanca boğmuş olan sicilya seferi'nin yaraları yavaş yavaş kabuk bağlamaya başlamış, oligarşik dörtyüzler darbesi gerçekleşmiş, görelilik ekolünün kurucusu sofist protagoras 70 yaşını aşmış ve sokrates'in öğrencilerinden olan eukleides (bkz: öklid) ile antisthenes (bkz: kinizm) kendi okullarını açmışlardır. velhasıl perikles'in ölümünün üzerinden 20 yıl gibi bir zaman zarfı geçmiş olmasına ve peloponessos savaşı, atina açısından pek de olumlu emareler göstermiyor olsa da yunan altın çağı'nın etkileri hala sürmektedir.

platon, sokrates ile tanışmasının ardından hocasına hayranlık ve tutkuyla bağlanır. nitekim onun etkisiyle daha önce yazmış olduğu bir tragedya dörtlemesini yayımlamaktan vazgeçerek retoriğini "felsefenin" hizmetini sunar. mö 403 yılın gelindiğinde ise oligarşik otuzlar yönetimi yerine yeniden tesis edilmiş olan demokratik rejimin, tarihin en çok konuşulan davalarından birisinde sokrates'i ölüme mahkum etmesi platon'da büyük bir travma yaratır. bilahare eserlerinde de ifade edeceği üzere (bkz: mektuplar) siyaset ile uğraşmaktan vazgeçer ve sokrates'ten öğrendiklerini geliştirerek ömrünü felsefeye vakfeder.

sokrates'in ölümün ardından ilk olarak megara'da yukarıda da bahsini geçirdiğimiz üzere kendi felsefe okulunu kurmuş olan öklid'in yanına giden platon, burada 1 yıl kadar kaldıktan sonra atina'ya dönerek mısır, italya ve kyrene'yi (bkz: libya) kapsayan gezilerine başlar. muhtelif kaynaklara göre fenike'de zerdüşt, babil'de musa üzere araştırmalar yapan platon, gittiği yerlerde hint ve akkad kültürlerini de tanıma imkanı bulur. italya'da ise önce pythagorasçıların etkin olduğu taranto'ya uğrayan eflatun, burada kentin yöneticisi ve aynı zamanda matematikçi olan arkhytas sayesinde orpheus(bkz: mısır) inancı ve pisagor'un öğretisiyle alakalı çalışmalar yapma fırsatı yakalar. bu yeni bakış açısı platon'u eserlerinde matematiğe ve geometriğe dair kavramlara sıklıkla başvurmaya yöneltecektir. taranto'dan ayrıldıktan sonra kartacalılara karşı yaptığı savaşların ardından "hellen kültürünün batıdaki savunucusu" olarak tanınan syracuse'un tiranı dionysios'u ziyaret eden platon, burada kentin yönetiminde etkin bir rol almak isteyen dionyios'un kayınbiraderi dion ile yakınlaşır ve belki de bu yüzden bu yüzden bir süre sonra siraküza'dan ayrılmak durumunda kalır. dönüş yolunda gemisi atinalılar ile savaş halinde olan aigina adası'na uğradığı esnada köle tacirlerinin eline düşen platon, kendisini tanıyan kyreneli zengin tüccar annikeris'in fidyesini ödemesi sayesinde esaretten kurtulur.

atina'ya döndüğünde dostları fidye bedelini aralarında toplayarak annikeris'e geri vermek istese de platon bu teklifi kabul etmez. ancak halihazırda para toplanmış durumdadır ve ortada değerlendirilmesi gereken bir sermaye vardır. bunun üzerine dostları atina'nın kuzeybatısında, efsanevi attika kahramanı akademos'un bugünkü kolonos semtinde bulunan mabedinin yakınlarında bir arazi satın alıp, platon'a hediye ederler. bilahare antalkidas barışı ya da bir diğer adıyla kral barışı'nın imzalandığı yıl olan mö 387'de burada platon'un yönetiminde batı dünyasının en uzun ömürlü yüksek öğretim kurumlarından biri olan akademia kurulacaktır.

akademia, bir üniversite hüviyetinde olmasının yanı sıra içerisinde beden eğitimi salonlarının, sınıfların, yemekhanelerin ve daha sonra yatılı öğrencilerin kalması için eklenen lojmanların da bulunduğu büyük bir komplekstir. zamanla okula yunanistan'ın her yöresinden ve dahi komşu ülkelerden birçok öğrenci kaydolur. bizzat platon ve dönemin en yetkin bilim adamları tarafından felsefe, siyaset bilimi, matematik, astronomi, biyoloji, fizik, coğrafya ve sanata ilişkin derslerin verildiği akademia'nın girişinde ise analitik düşüncenin ve "tezlerin ispatının önemini" belirtmek üzere ageometritos medeis eisito yani geometri bilmeyen giremez yazısı asılıdır. akademia'nın mezunları aldıkları nitelikli eğitim sayesinde ülkelerinin siyasi hayatında önemli mevkilere gelirler veyahut felsefe alanında sivrilirler. ayrıca sokrates'in erkekler ile kadınların etik açıdan eşit olduğuna ilişkin öğretisinin etkisiyle akademia'ya kadın öğrenciler de kabul edilmiştir.

mö 367 yılına gelindiğinde ise platon, syracuse tiranı dionysios'un ölümünün ardından oğlu ikinci dionysios'un iktidarı devralmasıyla beraber kent yönetiminde etkin bir rol almaya başlayan ve aynı zamanda akademia'dan öğrencisi olan dostu dion'un daveti üzerine tekrar italya'ya gitmeye karar verir ve burada genç tiranın mentörü olarak kendi felsefi ve siyasi düşüncelerine dayanan bir kent yönetim sistemi geliştirmeye çalışır. bir süre siraküza'da kaldıktan sonra hayal kırıklığına uğrayıp geri dönen platon, 6 yıl sonra şansını bir kez daha denese de yine istediği sonucu elde edemez ve bütün ilgisini okulu ile diyaloglarına yöneltir. mö 348-347'de ölene dek yazmaya ve ders vermeye devam eden platon'un vefatının ardından okulu, roma imparatoru iustinianus'un dönemine kadar (ms 529) antik dünyanın en önemli eğitim kurumlarından biri olarak faaliyetlerini sürdürmeye devam eder.

platon, eserlerinin büyük çoğunluğu günümüze kadar gelmiş nadir antik yazarlardan biridir ve savunma ve mektuplar dışındaki bütün eserlerini diyalog şeklinde yazmıştır. platon'un kullandığı bu özgün yazı türünün sokrates'in öğretim yönteminden kaynaklandığı düşünülmektedir ve yine genel kabul gören bir görüşe göre eserlerinin erken tarihli olanlarında sokrates'in düşünceleri yansıtılırken, geç tarihli olanlarda daha çok kendi düşüncelerinin imzası vardır.

platon'un günümüze kadar ulaşan eserleri:

- alkibiades 1 - 2
- büyük hippias theages
- devlet
- devlet adamı
- euthydemos ve parmenides
- euthyphron
- gorgias
- hipparkhos - kleitophon - rakipler
- ion
- kratylos
- kritias-kharmides
- kriton
- küçük hippias
- lakhes
- lysis
- mektuplar
- meneksenos
- menon