Flört Döneminde Herkesin İçinde Bulunduğu Birtakım Angaryalar

Siz bütün masum duygularınızla güzel beklentiler içine girin, karşı tarafın ricalarını ikiletmeyin, yardımcı olun ama bütün o duygularınız kullanılmış olsun. Yok mu böyle şeyler, var. Sözlük yazarları, başlarından geçen olayları anlatmış.
Flört Döneminde Herkesin İçinde Bulunduğu Birtakım Angaryalar
iStock.com


"sevgililiğe resmen geçiş süreci"nde her kulvarda ilk adımı kim atıcak gerginliği.

- telefon numarasını ilk kim vericek
- ilk kim mesaj atıcak/aricak
- ilk kim bi yere davet edicek
- elini ilk tutan/ilk öpen kim olucak

içinde varsa belli et, söyle, bitir. sonunu düşünmeden hareket et. olursa ne mutlu; olmazsa, keşke dememiş olmanın verdiği huzur, alır içindeki sıkıntıyı. komplekse ne gerek var? ilk olmamanın verdiği rahatlık, belki de dönüp götünü tırmalicak ilerde, duvarlara vurucaksın başını.

daha mı mutlu olursun o zaman?

sanmıyorum.

karşı tarafı tanıma ve karşı tarafa kendini tanıtma arasında geçen olaylar zincirinde ortaya çıkan zırvalar bütünüdür.içinden geleni,içinden geldiği zaman yapamama,yapıldığı takdirde karşı taraf ne düşünür sorunşallarını içinde barındırır.bayanlar için özetlemek gerekirse şayet;her buluşmadan önce kuaföre uğramak,3 günde bir de manikür+kaş olayına girmek.vücutta ufacık bir tüy görüldüğünde hemen ağdaya başlamak (adı üstünde flört dönemi nereden görecek aslında öyle değil mi?ama yoo illa ki her şey tam olmalı) 


eğer yazsa ve koltuk altları terlemişse telaş içinde onu saklamak,her buluşmada özellikle güzel olmaya çalışmak,sırf o çok beğendi diye istenilmediği halde topuklu ayakkabı giymek,atılan mesajlara ne kadar süre sonra mesaj atsam daha iyi olur sorularına cevap aramak..(hemen atarsam üstüne çok mu düşüyor olurum,geç atarsam takmıyor gibi mi olurum)ağızdan çıkan her sözü tartarak konuşmak,kasım kasılmak...

aslında flört dönemi bir ilişkinin en heyecanlı zamanlarıdır.bu gibi angaryalar bile soğutamıyor insanı flörtten.e ne de olsa her şey bu angaryalardan sonra başlıyor.

insanı ikilemde bırakan angaryalardır, çünkü çoğu zaman kendini ortaya atma, ben yardım ederim, biz ne güne duruyoruz latifeleri eşliğinde karşı tarafa yardım teklif edildiği ya da beklendiği için huzursuz olursun. ulan yapıyorum da bunları şimdi benim hakkında ne düşünecek diye sorarsın kendine. "ay ne anaç ne fedakar insan" mı olacaksın gözünde, yoksa "çıkarına çalışıyor ibne" mi diyecek bu flörtöz. o yüzden işi baştan sağlama alıp, herhangi bir arkadaşına nasıl davranacaksan böyle durumlarda flört ettiğine de öyle davranmalı galiba.


bi dolu lafın arkasını eşeliyceksin de.. sen de bi dolu laf edeceksin içi cilve dolu..

bir arayacaksın da, sonrasında üç kere engelleyeceksin kendini elin gidince telefona..

kıskandırmaya çalışacak kıskanmayacaksın, misilleme yapacaksın da çaktırmayacaksın..

aklındaki son şeymiş gibi davranırken aklındaki ilk şey olduğunu anlatacaksın..

"gel" diyecek gitmeyeceksin, "gel" demeden yanına getirmeyi bileceksin..

sabredecek ama arayı uzatmayacaksın.. ara uzarsa panik olmayacaksın..

soğuk savaş gibi olacak ama ne soğuk olacak ne de savaş çıkacak..

bir "son"a bağlanmasını bekleyeceksin ama beklemeyeceksin..

eşeğin ölmeyecek de yaz gelecek..

karşı tarafın kişisel ilgi alanlarını fazlasıyla benimseyip, "bak ne çok ortak yönümüz var" mesajı vermek var bir de. en baba angarya bu bence. hayatında bir kere sergi gezmemiş insan, ekpresyonizm sevdalısı olduğunu söylüyor. öbürü gidiyor jazz'a merak sardım son zamanlarda diyor, evine gidip baksan kuschel rock 11'e rastlarsın en fazla. hepsi bildiğin angarya ama karşı tarafı etkileyeceksin ya aklın sıra...

tiyatroya gittim ben de mesela bir kere. keşke kızı etkilemek için oyun hakkında mal mal yorum yapacağıma, ya ben bir bok anlamıyorum tiyatrodan ama seni görünce kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor deseydim. belki başka bir herifin kollarına gitmezdi o zaman. hayır,şimdi tiyatrodan nefret etmezdim lan en azından.

en büyük angarya çok konuşup boş konuşmak aslında. otur defalarca buluş, gez toz konuş konuş konuş... sonuç: ne öğrendin? ne anlattın kardeşim? anladın mı senden hoşlanıyor mu? yok anlamadın. sordun mu? yok sormadın. merak ettiğin neyi öğrendin? hiçbirşeyi. aferin sana, ne yaptın o kadar buluşmada peki? şekil yaptın. bir aferin daha sana o zaman.


oltalı cümleler, üstü kapalı cevaplar... yorucu. gerek yok.

"sabah caldirip beni uyandirir misin" sorusu uzerine horoz olunmadigi acikca ifade edilmelidir, beyefendinin kendi kendine kalkmasi lazim geldigi netlestirilmelidir, yoksa flort donemi angaryalarindan birini daha sirtlamis oluruz.

bu dönemin en baba angaryası sabah "günaydın" mesajıdır. hele bi de bu mesaja "günaydın çiçeğim,güne senle başlamak ne güzel" filan gibi bir mesajla cevap verilmezse erkek kişinin başına gelecekleri düşünmek bile istemem.