Furiosa: A Mad Max Saga Nasıl Olmuş? Sinemada Gidilir mi?

Mad Max serisinin yeni filmi, beklentileri karşılıyor mu?
Furiosa: A Mad Max Saga Nasıl Olmuş? Sinemada Gidilir mi?

77. cannes film festivali'nde, 14 mayıs 2024 tarihinde dünya prömiyerini yaptıktan sonra, ülkemizde 24 mayıs 2024'te vizyona giren, sinemaya damga vurmuş bir george miller markası olan ve geçmişi 45 yılı bulan, mad max serisinin son filmi.

iki bölümden oluşan yazının ilk bölümü filmin incelemesini, ikinci bölüm ise filmin oscar yarışındaki başarı şansını kapsayacaktır. birinci bölümle yazıya başlayalım...

bölüm i : george yeniden başarabildi mi?

sinema severlere ne mutlu ki 9 yıllık aradan sonra, o çok sevdiğimiz mad max serisinin son filmiyle birlikte, tekrardan içimize aksiyon coşkusu doldu. 79 yaşındaki avustralyalı vizyoner yönetmen miller'ın distopik sineması, hala cezbedici bir atmosfere sahip ve sanki genç kuşak bir yönetmenin filmiymiş gibi, kanı zırdeli akan temposuyla da baş döndürücü.

serinin bir önceki filmi fury road'dan (2015) öncesini anlatan bir tür prequel olan film, aslında fury road'ın karbon kopyası bir film de değil. furiosa daha çok fury road'un aksiyon stilinden ve pek tabii yaratıcısı miller'ın vizyonundan beslenen, bununla beraber dramasını da daha yoğun hissettiren bir film. dolayısıyla miller, "önceden başarılı olmuş formülün kendisine verdiği konforla tembellik etmiş ve bir önceki filmin aynısını yapmış" türü eleştirilere kapalı bir sinema yapmayı başarmış. sırf bu bile takdire şayan. çünkü daha önce bir çok seri filminde gördük ki, yapılan değişiklikler risk unsurlarını artırıp, bir çuval inciri berbat edebiliyordu. furiosa'nın farkılılıklarıyla da güzel bir film olması, yapımın değerini artırıyor ve onu özel kılıyor.

filmin ilk 25 dakikasını kapsayan, oldukça uzun açılış sekansı, tek kelimeyle "enfes!". burada hollandalı dj/prodüktör junkie xl'ın da hakkını verelim. aksiyon sahnelerinde kalbimiz dakikada 150 kere atarken, junkie'nin müzikleri, izleyicide mükemmel bir etki bırakıyor. chris hemsworth sazı eline almadan önce, değişen renk paletleri ve set tasarımlarıyla, orgazmik anlar yaşıyoruz.

bu dakikadan itibaren, filmin sonuna kadar, kötü adam dementus rolünde izlediğimiz chris hemsworth kariyer performansını veriyor. kendine ait şüpheleri haksız çıkarmasına çok mutlu olduğumu söylemeliyim. dementus, içinde hiciv, ironi ve espri de barındıran bir karakter. özellikle toksik kızıl saçlı hali ve oyuncak ayısına olan bağlılığı, dementus'un hem renkli hem de psikanalize uygun bir profili olduğunu bizlere gösteriyor. özenle yazılmış ve oynanmış dementus, kanımca filmin en çok bahsedilmesi gereken karakteri.

filmin adı her ne kadar furiosa olsa da, senaryo gereği bizler, bir genç kadın olarak furiosa'yı, filmin ikinci yarısı görebiliyoruz. yani başrol anya-taylor joy'un, filmin ilk yarısında sahnesi bulunmuyor. oysa dementus'un, elbette yetişkin bir insan olarak, filmin tamamına yayılan karakteri, filmi daha çok çekip çevirmesine yol açıyor. ikinci yarıdaki furiosa'nın kendi yarattığı aksiyon sahnelerinin, gayet tatmin edici olduğunu söylemem lazım.

filmin ilk bir saatine, çocuk oyuncu alyla browne damga vuruyor. furiosa'nın çocukluğuna hayat veren browne, ekran süresinin uzunluğunun hakkını veriyor ve bizler miller'ın yetenekli, küçük öğrencisini alkışlıyoruz. repliği oldukça kısıtlı tutulan browne, mimik ve jestleriyle de izleyenleri şaşırtmayı başarıyor. game of thrones'un unutulmaz badass (belalı) karakteri arya stark'ı aklımıza getiren oyuncu, filme damgasını vuruyor. kendisine başarılı ve uzun bir kariyer dileyelim.


elbette her zaman olumlu şeylerden bahsedemeyiz

5 farklı bölümün anlatıldığı filmin kurgusu, ne yazık ki izleyicinin iştahını sürekli açık tutamıyor. yukarıda bahsettiğim uzun açılış sekansının ardından, filmin topallamaya başladığı, 4 farklı zaman dilimi mevcut. momentumu korumakta belli ölçüde zorlanan film, derli, toplu bir hale tam olarak bürünemiyor. bu filmin "parça parça" iyi olma hali, biz ondan "2+2=5" olsun diye beklerken, maalesef filmin değerini "2+2=3.5" denkleminde sabitliyor. dolayısı ile fury road'un gerisinde kalınan esas parametre, tam olarak burada ortaya çıkmış oluyor.

filme dair oyunculuk anlamında yapılan eleştirilere katılmam mümkün değil. çünkü mad max serisi hiçbir zaman oyunculuğun ön planda olduğu filmlerden oluşmadı. açıkçası ben oyuncuların performansını, beklentilerin de ötesinde iyi buldum. önemli rollerdeki tüm cast, yeteneklerini kullanıyor ve filmi layığıyla taşıyor. filmde yer alan herhangi bir oyuncu için, "bu rolde sırıtmış" ya da "performansı yetersiz" demek, çok büyük haksızlık olacaktır.

yazının spoiler içermemesini istediğim için, derin detaylara uğrama niyetim pek yok. zaten filmde öyle aman aman spoilerlık bir durum da bulunmuyor. filmi izledikçe, sonunu az çok tahmin edebiliyorsunuz. hele ki önceki film olan fury road'ı izleyen seyirci, zaten filmin nerede ve ne şekilde biteceğini az çok anlayacaktır. sadece yönetmen miller'ın iki filmden esinlenmesinin çok hoşuma gittiğini söyleyeyim. dikkatli seyirci hangi sahneler/sekans olduğunu mutlaka anlayacaktır. bu iki film, 2006 tarihli darren aronofsky filmi the fountain ve 2019 tarihli ari aster filmi midsommar.

ilk bölümün sonunda, yazının başındaki sorunun cevabını verelim; evet, georgie yine başardı. ne yaptı, etti tekrardan ortaya dolu dolu bir sinema eseri koyabildi. furiosa 140 dakikalık süresinin hakkını veren, kurgusal ve bir takım diyalog/metin sorunları taşıyan bir film olsa da, izleyicisini şaşırtmayı ve kalbini çarptırmayı başaran bir film. kusurlarıyla sevdiğim filmin, fragmanını izledikten sonra oluşan önyargımı kırdığını, mutlulukla söylüyorum.


bölüm ii : furiosa 97. oscar ödül töreninde ne yapar?

furiosa a mad max saga, önümüzdeki senenin oscar ödül töreninde, 2015 tarihli öncülü mad max fury road'ın başarısının epey bir gölgesinde kalacaktır. hatırlarsanız önceki film, 2016 senesinin ödül töreninde 10 adaylık alıp, toplamda 6 adet oscar kazanmıştı. fury road bu haliyle tam bir "winner" filmdi. furiosa ne yazık ki "winner" olacak bir film değil. ben furiosa'nın bu defa 10 değil, daha az sayıda, muhtemelen 5-6 dalda adaylık alacağını ve evine en çok 3 heykelcikle dönebileceğini düşünüyorum. furiosa'nın en kuvvetli olduğu alan ise "prodüksiyon tasarımı"dır. ayrıca filmin kostüm ve makyajda da şansı bulunuyor. ancak film muhtemelen teknik dalların çoğunda, dişli rakibi dune part two'ya kaybedecektir. çünkü denis villeneuve'ün filminin, "teknik anlamda" daha başarılı bir prodüksiyon olduğunu düşünüyorum. bunu düşünmeyi bile istemesem de, furiosa'nın törende sıfır çekmesi de, maalesef ihtimal dahilinde :(

sadede gelirsek, filmin yönetmenlik ve oyunculuk dallarında adaylık almasının zor olduğu aşikar. ayrıca senaryo ve kurguda da adaylık uzak ihtimal görünüyor. toplamda 10 aday belirleneceği için, en iyi film kategorisinde adaylık alabilir. filmden almasını beklediğim diğer adaylıklar ise şunlardır:

1-kostüm, 2-görsel efekt, 3-ses, 4-prodüksiyon tasarımı, 5-sinematografi, 6-makyaj.

furiosa bir mad max destanı, fury road'un öncesinde yaşananları anlatan bir filmin olması gerektiği kadar iyi. izleyiciyi aksiyona doyuruyor ve imax ekranında devleşiyor. 80 yaşına gelmiş bir yönetmenin, böylesi bir filmi çekebilmiş olmasını takdir etmemek mümkün değil. miller'ın vizyonunun tükenmediğine şahit olmak ve 34 yaşındayken başlattığı bu seriyi 6 farklı kuşağa sevdirdiğini görmek, cannes film festivali'nde neden dakikalarca ayakta alkışlandığını anlamamızı sağlıyor. şu bir gerçek ki; "aksiyon george miller'ın damarlarında dolaşıyor. "

letterboxd puanı: 4/5 link