Gece Bizi Bunaltan Düşünceler Neden Sabah Olunca Önemini Yitirir?

Geceleri aklımızdan çıkmayan düşünceler yüzünden yatakta dönüp durduğumuz, çıldırdığımız oluyordur ancak sabah uyandığımızda her şey uçup gitmiş gibidir. İletişim ağlarımızın genişlemesiyle artık yalnız olmadığımızı da biliyoruz. Nasıl oluyor, neden oluyor?
Gece Bizi Bunaltan Düşünceler Neden Sabah Olunca Önemini Yitirir?
iStock

klinik vaka olarak psikiyatride çok rastlanır gece bunaltan bir düşüncenin sabah önemsizleşmesine. özellikle 23:00 sonrası endorfinin salgılanması dip seviyeye doğru gerilerken, vücudu onaracak olan melatonin salgılaması artar. gün içindeki olumlu bakış açısını olumsuz bakış açısına evirecek hormonal değişiklikler "gece karamsarlığı" olarak geri döner. melatoninin yüksek olduğu saatler "ruhsal karanlık dönem" diye bilinir. o anlarda alınan ve korku ile endişeye dayalı kararlar ise genellikle gündüz uygulanmaz. çok şiddetli yaşandığı dönemlerde minör depresyon belirtileri gösterebilir.


Sözlük yazarlarının yorumları da şu şekilde

gece hep kötülükler, hep mutsuzluklar, hep umutsuzluklar... neyse ki sabah oluyor da, yeniden gün ayıyor, yepyeni bir gün başlıyor. mecburuz, ılık bir duş alıp, gece tüm düşünülenleri temizlemeye; tertemiz bir güne başlamaya. gün yeni, gün aydın.

bunun tersi fenadır ama.

gece yakalanan aklı selimlik, sabah uyandığınızda sanki reset yemişsiniz gibidir, kendisinden eser kalmamıştır.

sınır olursunuz, "ya daha gece iyiydim ben ne ara böyle oldu ki" diye huzursuzlanırsınız.

çıkın, hayata karışın, geçer.

uyumadan hemen önce ve uyandıktan hemen sonraki duygularınızı da fazla ciddiye almayın.

hemen uyumayı gerektirir.
sabah her şey daha basit, anlaşılır, tahammül edilebilir ya da kabul edilebilir olacaktır.

bir de; gece tartışmayın, sabaha erteleyin.

(bkz: insan ilişkilerinde sık yapılan hatalar)

akşamın hüznü ve gecelerin yarattığı bunalma halini, sanıyorum lisenin ilk yıllarında, şu an dünyanın başka yerlerinde hava aydınlık, yani her yer karanlık değil! dünyanın başka yerlerinde insanlar çimlerde oturuyorlar ya da sahillerde güneşleniyorlar şeklinde bir düşünce ile aşmıştım. ya hüzünden geberecektim ya da gece yaşadığım kaygılar derinleşip kaygı bozukluğuna yol açacaktı. şu an komik gelen bu teselli, lise yıllarında hayatımı kurtarmıştı diyebilirim. ayrıca: doğru tespittir. bunu daha uzun vadeli olarak hayatımızda da düşünebiliriz. bugün her şey olan yarın hiçbir şey olacak. en boktanı da bu zaten. bana oradan birkaç anlam kırıntısı meyhaneci.

bayılıyorum buna ben, cidden.

dün aldığım bir habere saatlerce dar dar daraldım, aklım dağılsın diye bir bara gittim içtim, sonra arkadaşlarıma uğradım, eve geldim 10 gibi.

dizi falan izlemeye çalışıyorum ama çık, düşünceler kafamda fır dönüyor.

en son dedim "tamam bu günden artık hayır gelmeyecek, uyuyayım." aldım kediyi de kucağıma, yatağa yollandım daha 11 olmadan. (günün daha iyiye gitmeyeceğini kabullenmek de yaşla gelen bir şey bu arada)

arkadaş sabah bir uyandım, sanki dün darlanan ben değilim.

öyle güzel çözmüşüm ki uykuda, kalktım "amaaaan" dedim "yazık ya dün daralarak geçirdiğim saatlere!".

o yüzden baktınız ki takıldınız bir düşünceye, didiklemeyin artık, yatın uyuyun, gerçekten ise yarıyor.

ertesi gece geri geliyor ilginç bir şekilde, kısır döngü gibi.

İnsanlar Kararsız Kaldıkları Bir Konuda Neden Başkalarından Fikir Almak İster?