Geçinmesi Zor ve Aksi Biri Olarak Bilinen Beethoven'ın Çalkantılı Hayat Hikayesi

Senfoniler, sonatalar ve çok sayıda yaylı çalgılar dörtlüsü dediğimiz kuartetlerin yer aldığı toplam 722 eser üreten bizim Beethoven'ın kişisel yaşamı çalkantılı, kendisi ise geçinilmesi zor, aksi ve lanet birisi olarak ün yapmış.
Geçinmesi Zor ve Aksi Biri Olarak Bilinen Beethoven'ın Çalkantılı Hayat Hikayesi

senfoniler, sonatalar ve çok sayıda yaylı çalgılar dörtlüsü dediğimiz kuartetlerin yer aldığı toplam 722 eser üreten bizim beethoven'ın kişisel yaşamı çalkantılı, kendisi ise geçinilmesi zor, aksi ve lanet birisi olarak ün yapmış. adeta volkan konak'ın şarkılarından fırlamış gibi.
sinirli, aksi ve lanet. şimdi bizimkinin bi babası var, bizimkinin müzik dehası olmasını istiyor ve bunu saplantı haline getiriyor alkolik herif. bu da bizim beethoven'ın ruhunda derin izler bırakıyor.

kesin tarihi biraz tartışmalı olsa da 16.12.1770'te almanya'nın bonn kentinde doğuyor ve ailenin üç evladının en büyüğü. alkolik olan babası adeta üvey baba dizisindeki şemsi inkayagibi, takıntılı adam. oğlu beethoven'ı müzik dehası yapmayı kafasına koymuş ve bu uğurda çok katı bir disiplinle eğitiyor oğlunu zafere giden yolda çekilen çile kulsaldır diyerekten. daha fazla piyano çalması için az uyuyan genç beethoven, yanlış notaya bastığında naneyi yiyor ve dayağa maruz kalıyordu. müzik dışında bir akademik becerisi olmayan beethoven, tamamen müzikal yeteneklerine odaklanabilmek için 10 yaşında okuldan ayrılıyor ve 3 yıl sonra babası giderek alkolün içine düşünce, ailesine destek olmak için saray orkestrasında orgcu olarak işe başlıyor.

beethoven'ın kardeşleriyle ilişkisi de problemli. özellikle ortanca kardeşi kaspar anton karl van beethoven ile. hatta sokak ortasında yumruk yumruğa dövüşmelerine şahit olanlar ve bunu kitabında yazanlar bile var. (bkz: beethoven: anguish and triumph) (bkz: jan swafford)
gelelim kavganın nedenine. ortanca kardeş abisinin yayım işlerini yönetiyordu ve onun istemediği bir yayımcıya bazı eserlerini gönderiyor ve buyrun cenaze namazına. ludwig'in diğer kardeşi nikolaus hojann van beethoven ise eczacı. sıkıntılı bi tipleme bence. her neyse bu arkadaşa niko diyeceğim. bu niko 1809'da avusturya'nın işgal edilmesinin ardından napolyon'un ordusuna tıbbi malzemeler ayarlıyor ve ününe ün katıyor. bizim geçimsiz ludwig, bu kardeşiyle de kavgalı. demiştim ya uykusuz, aksi, laneet diye. bununla da kavga ediyor sebebi de neymiş efendim küçük eczacı niko therese obermeyer adında bir hizmetçiyle evleneceğini söyleyince çarşı karışıyor.

gelelim bizimkisine tekrardan. bizimkisi 18. yüzyılın sonlarına doğru, 1795'lere tekabül eden yıllarda viyana'da bir konser veriyor. ama ne konser. burada hangi piyano konçertosunu çaldığını bilemiyoruz ama bundan 5 yıl sonra, 1. senfoni, do majör adlı eserini görücüye çıkarıyor. işte tam bu dönemde noluyosa bizimkisi o aralar 25-28 yaşında ve sağır olmaya başlıyor. neden sağır olduğu net olarak bilinmemekle beraber kimisi tifüs diyor. şöyle bir hikaye de var; ludwig öfkeyle yerinden fırlıyor ve dengesini kaybedip düşüyor. ayağa kalktığında ses yok, aha diyor sağır oldum. diğer nedenler kurşun zehirlenmesi ve uyanık kalmak için başını soğuk suya sokma alışkanlığı. iddia oranlarını bir ara belirlerim.

ohio kent devlet üniversitesi'nde bir tarihçi var. theodore albrect. bu dayı diyor ki ludwig duyuyor tamamen sağır olmamış. bundan sonra görün siz olayları. ismail abi'nin dediği gibi, olaylar olaylar. ludwig gün geçtikçe duyma yetisini kaybediyor ve 45 yaşına geldiğinde zirveye ulaşıyordu. bu duyma sorununun vermiş olduğu karamsarlığın eserlerine yansımasını bekliyorsunuz dimi?

çok beklersiniz. aksine, kişisel yaşamındaki değişiklikler beklenmedik bir etki oluşturuyor. üslubu oldukça içsel ve manevi bir hal alıyor. hatta sıklıkla, benzeri görülmemiş bir şekilde spiritüel bir biçime bürünüyordu. bu özellikle, heiliger dankgesang (şükran şarkısı) eserinde buna rastlanılıyor. en garibi ise vücudu su toplamış, ileri derecede karaciğer hastalığı ve deli gibi alkol aldığı dönemde opus 131, do diyez minör yaylı çalgılar dörtlüsü'nü bestelemiştir.

şimdi bizimkisi bu debdebeli haldeyken, üstüne üstelik bir de bağırsaklarını bir arada tutması gereken bir korse kullanmaya başlamıştı. bu süreçte yazdığı bir mektup var. ta daaa. bir aşk mektubu. zampara aga bu lavuk. 1812'de yazıyor ve çekmecesine gizliyor ölümünden sonra bir arkadaşı buluyor ve mektuplar gün yüzüne çıkıyor. mektuplarda isim geçmiyor, hitaben "ölümsüz sevgili"yi seçiyor ludwig. mektubun alıcısının kim olduğu hala gizemini koruyor. ludwig yengeye deli tutkun.

mektupta, yatakta dahi seni düşünürken buluyorum kendimi, belim ölümsüz sevgilim, zaman zaman neşeyle, zaman zaman kederle, kaderin duamızı duyup duymayacağını öğrenmek için bekliyorum. seninle yaşayacağım ya da seni bir daha asla görmeyeceğim hayatla yüzleşmek için... ah tanrım, neden bir insanın çok sevdiği kişiden ayrı kalması gerekiyor?

büyük ihtimalle ölümsüz sevgili evli olduğu için ve muhtemelen ludwig'in dizginlenemez tutkusuyla baş edemediğinden, uzun süreli bir ilişki yaşanmadığı ve bu gizemli kadının ilişkiyi sonlandırmış olduğu anlaşılıyor.

bizim ludwig yengeye olduğu gibi yeğenine de takıntılı. kaspar'ın oğlu kart van beethoven. yeğeninin velayetini annesine bırakmak istemiyor bizim ludwig. sebebi ise kaspar'ın karısı johanna'nın başka erkekle olan ilişkisi. hatta johanna işleri ilerletmiş kocası ölüm döşeğindeyken aşığını eve atmış. bunu duyan ludwig durur mu? çocuğu johanna'ya bırakmamak için bir hukuk mücadelesi veriyor ve çocuğu annesinin gözetiminden alıyor. ufaklık ara ara annesinin yanına kaçtığında bizimkisi ağır tribe giriyormuş benden duymuş olmayın.

bakın çocuk nasıl yetişirse öyle devam edermiş. babasından gördüğü zulmü yeğenine uyguluyor. yeğenine bir müzik hocası tutuyor. dönemin usta isimlerinden carl czerny. czerny, senin yeğenden bi baltaya sap olmaz ludwig aga, sen bunu iyisimi sanayiye ver dediyse de ludwig dinlemiyor. sonunda karl'dan bir halt olmayacağını anlaşılınca, 1824 yılında viyana üniversitesinde filoloji eğitimine başlıyor bizim uşak. yeğeni evden ayrılınca ludwig iyice balataları sıyırıyor, bazı arkadaşlarından yeğenini izlemesini istiyor. hatta zaman zaman karl'ın arkadaşlarını yolda görünce küfürler, hakaretler, tüpürüp kaçmalar falan. neler neler. en sonunda karl ben asker olacam diyince ludwig çıldırıyor ve piyanosunun notalarına basıyor sinirden.

temmuz 1826'da karl 20 yaşında civan mert bir delikanlı olduğunda artık bu hayatına edilen müdahelelere dayanamıyor ve bir gün saatini satıyor ve bir silah alıyor. akabinde ise dan ve dan. iki el ateş ediyor şakaklarına. şimdi nasıl iki el lan dediğinizi duyar gibiyim, hemen söylüyorum. bizim asker olmak isteyen sığır karl, ilk atışı ıskalıyor asuhdaıushduıahsd.
diğeri de küçük bir sıyrıkla ıska. -görüyorsunuz değil mi? intiharın en son aşamasında bile insan hayatta kalma içgüdüsüne sığınıyor.- 

yaralı haldeyken amcasının yanına gitmeyen karl, annesinin evine gitmek istiyor. biraz nankör sizin anlayacağınız. olayı elim bir şekilde öğrenen ünlü bestekar, karl'ı ziyaret ettiğinde nankör yeğen arkasından "keşke onu bir daha görmesem" dediği tarihin tozlu sayfalarında yerini alıyor.

gel gelelim bu intiharın adli boyutuna. hakim karl'a soruyor, hayırdır ne derdin var olm diye. karl ise zorba amcasının kendisine çok fazla eziyet ettiğinden ve takıntılı olarak her konuda daha iyi bir adam olmasını isterken aslında psikolojik durumunu daha da kötüleştirdiğini söylüyor.

02.01.1827 de orduya katılan karl ve ludwig bir daha birbirini görmeyecekti. karl'ın gidişinden sonra ludwig iyice kötüleşti. son 10 yılda iyice rakı şişesinde balık olmuştu. günleri şarapsız geçmiyor ve sağlık sorunları peşini bırakmıyordu. 24.05.1827 de derin bir komaya giriyor ve iki gün sonra hayata gözlerini yumdu.

okumanızın hürmetine beş adet öneri bırakıyorum, kulaklarınızın pasının silinmesi dileğiyle

1. für elise: en tanınmış besteler arasındaki solo piyano parçası, ilk kez 1867'de beethoven'ın ölümünden yaklaşık 49 yıl sonra yayımlanıyor. ölümsüz sevgili gibi, elise'nin de kim olduğu bilinmezliğini koruyor. 


2. 5. senfoni: klasik müziğin en iyi eserlerinin mihenk taşı. ilk dört notayla hemen tanınan o meşhur eser. beethoven ilk dört nota hakkında; "kader kapıyı işte böyle çalar" demiş.


3. 9. senfoni: tamamlayabildiği son eser. bazı bölümleri friedrich schiller'in "neşeye övgü" şiirine uyarlanmış olmasıyla ünlüdür. 


4. 14. piyano sonatı: alman müzik eleştirmeni ludwig rellstab, bu parçanın açılışı için, "isviçre'deki dört kanton gölü'nün yüzeyinde süzülen ay ışığını anımsatıyor" diyor. bu tabir öyle bir etki oluşturuyor ki camiada bu sonata "ay ışığı sonatı" ismini takıyolar.


5. fidelio: ludwig'in yazdığı tek opera. prömiyeri napolyon'un viyana'yı işgalinden sadece altı gün sonra, 20 kasım 1805'te gerçekleşmiştir.