George Orwell'ın Totaliter Rejimin Karanlık Noktalarına Değindiği Kült Romanı: 1984
1984, solcuları eleştiriyor denilerek anlamı basitleştirilen george orwell romanı.
1984 solcuları değil, totaliter bir rejimi eleştiriyor.
sadece komünist sovyet rusya'dan değil, hitler'in nazi almanyası'ndan da birçok eleştiri barındırıyor içinde ayrıca orwell'in ingiltere için imparatorluk sömürge polisliği yaptığı dönemde de yaptığı birçok gözlemi ve dediğim gibi hepsinin üstünde "sonsuz iktidarın" nasıl ve hangi araçlarla sağlanacağını gösteren bir uyarı 1984. geçmişin değiştirilmesi, çift düşün, iki dakikalık nefret, nefret haftası, buharlaştırma, false flag operasyonları, savaşla üretilenlerin tüketilmesi, dilin yozlaştırılarak düşüncenin yok edilmesi, gençlik anti seks örgütleri, sürekli izlenme paranoyası, düşman yaratma gibi daha birçok alt başlığa ayrıştırılabilecek çok geniş bir kitap.
derinlemesine çalışıldığında ideolojilerden çok daha büyük anlamlar ve uyarılar içerir 1984.
her bir kavramı üzerine sayfalarca makaleler yazılabilecek bir eser. her siyasi sistem, her devrim halka en iyisini vereceği vaadiyle ortaya çıkar ama hepsi bozulmaya ve yozlaşmaya açıktır. sosyalizmin totaliter bir rejime dönüşmesi bunun en bariz örneğidir. bu örneği anlamak için hayvan çiftliği'ni ve biraz da tarihi bilmek gerekir. düşman yaratma ve neftet töreni şu sıralar 1984'ten en çok alıntılanan konular arasındadır muhtemelen. günümüzde yaşadıklarımız ve 1984 arasındaki benzerlik tartışma götürmez elbette ancak önemli olan bu durumu kavrayabilmek ve anlatabilmektir. winston'ın dediği gibi "özgürlük, iki artı ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir. buna izin verilirse gerisi kendiliğinden gelir." ancak günümüzde iki artı ikiye dört demekten korktuğumuzu hatırlatmaya bilmem gerek var mı? korkmaktan ziyade gerçekten inanarak iki artı ikiye beş diyenler yok mu etrafımızda? ancak unutulmamalıdır ki "akıllılık çoğunluğa bakılarak ölçülmez."