Golf Sahasında Silah Ticareti Yapan "Susurluk'un Kara Kutusu": Ertaç Tinar

Yuri Orlov’un kurgu dünyasına sıkışıp kalmaya gerek yok; bizde de papyon takıp devlet adına silah sevkiyatı yapan gerçek bir karakter vardı: Ertaç Tinar.
Golf Sahasında Silah Ticareti Yapan "Susurluk'un Kara Kutusu": Ertaç Tinar

adeta bir tür yerli ve millî yuri orlov olan silah tüccarımız ertaç tinar nasıl da unutulup gitti...

filmi izlemiş olanlar orlov ismine aşinadır ama ben yine de hatırlatayım: nicolas cage'in başrolünde olduğu ve "dünyada her 12 kişiden 1'inde silah var. bizim sorunumuz kalan 11 kişiyi nasıl silahlandırırız" repliğiyle başlayan muhteşem bir sahneyle açılan 2006 tarihli lord of war (savaş tanrısı) filminin ana karakteri yuri orlov'dan bahsediyorum.

kurgu karakter yuri'den farklı olarak ertaç tinar kanlı canlı gerçek biri, sakarya gevyeli bir tc vatandaşı. ikisinin de ortak özelliği, devlet himayesinde iş gören bir silah taciri olmakla beraber aralarında farklar da yok değil hani: 

- yuri daha yırtık. ertaç ise işini golf sahalarında iş kotaran papyonlu bir salon beyefendisi.


- yuri bütün dünyayı silahlandırmayı gözüne kestirmişken, yerli olanın faaliyet alanı nispeten dar: misak-ı millî sınırları, arada yavru vatan ama bilhassa doğu ve güneydoğu! 

- yuri cia, kgb, mossad, mi6 gibi dünyada ne kadar istihbarat örgütü varsa hepsiyle al gülüm ver gülümken ertaç'ın odağı nispeten sınırılı ama yine de hiç fena değil: mit, mossad, birazcık mi6 ve mebzul miktarda başbakan, bakan, milletvekili, bürokrat, ohal valisi, mafya lideri...

ha ama ertaç'a da haksızlık etmemek gerekiyor. yuri daha kısa donla top peşinde koştururken o ise susurluk'tur, batman'dır 1990'lar boyunca bütün sevkıyatlarlarını tamamlayıp 2000'lerin başında çoktan emekliye ayrılmıştı. fakat şu çok üzücü: lord of war filminin gerçek hayattaki esin kaynağının ertaç tinar değil de rus silah tüccarı viktor bout olması maalesef bizim ayıbımız. yerli ve millî değerlerimizi hakkıyla tanıtamıyoruz. geç olsun da güç olmasın diyerek ucundan kıyısından girişeyim bari. beyler, bayanlar! işte huzurlarınızda bir anadolu savaş tanrısı olarak ertaç tinar

ama başlamadan önce hemen şunun altını çizeyim ki burada yazdıklarımın hepsi kayıtlı kuyutlu: 

- 1990'larda ortalığın tozunu attıran skandallar yatışıp da fransa'ya topuklamayı planladığı sıralar bizzat kendisinin yayımladığı -tesadüfe bakın ki bahsettiğim filmin vizyona girdiği yıl olan- 2006'da yayımlanan bir kitabı var: "ben ertaç tinar: susurluğun kara kutusu"

- başbakanlık teftiş kurulu başkanı kutlu savaş'ın hazırladığı susurluk raporu var, 

- tbmm susurluk komisyonu raporu var,

- ve dönemin neredeyse bütün gazete manşetleri ve hatta karikatürleri var.


yani var oğlu var! fakat mevzu fazlasıyla dallı budaklı olduğundan sadece ana başlıklara değinip geçeceğim. hadise, 3 kasım 1996 günü saat 19.25 sularında susurluk ilçesi çatalceviz mevkisinde 20 rc 721 plakalı kamyonun 06 ac 600 plakalı mercedes'e çarpmasıyla başlıyor. literatüre susurluk kazası olarak geçen bu kazada mercedes'te bulunanları sıralayayım: 

- dyp şanlıurfa milletvekili (bkz: sedat bucak)
- istanbul polis okulu müdürü (bkz: hüseyin kocadağ)
- emniyet genel müdürü mehmet ağar'ın imzaladığı "mehmet özbay" sahte kimlikli (bkz: abdullah çatlı)
- çatlı'nın sevgilisi (bkz: gonca us).

mafya, devlet, çete ilişkilerinin ortalığa saçıldığı bu kazanın ertaç tinar'la ilgisi ise mercedes'in bagajından çıkan silahlardan kaynaklanıyor. 1990'larda terörle mücadele gerekçesiyle israil'den başbakanlık örtülü ödeneği kullanılarak alınan silahlar için londra'da bulunan hospro şirketinin sahibi ertaç tinar aracı kılınıyor. ertaç tinar'ın, eşi nurdan bergeman (nurdan tinar) ile kurduğu hospro vasıtasıyla yapılan ve kutlu savaş'ın susurluk raporundan toplam işlem hacminin 70 milyon dolarlarlara ulaştığını anladığımız bu silah ticaretinde israil'e para, isviçre'deki hesaplar üzerinden gönderilmektedir. ve alınan silahlar devletin envanterinden çıkarılıp "kayıp" gösterilerek başta kürt işadamlarına yönelikler olmak üzere pek çok cinayette kullanılmış.

yine o dönem basına yansıyan haberlerden anladığımız kadarıyla mehmet ağar'ın "muteber adamdır" diyerek kefil olduğu ertaç tinar, devlet adına iş gören kontrgerillanın kullanması için de silah tedarik etmiş. dahası bir dönem batman'da sarı kırmızı yeşil trafik ışıklarının terörö propandası yaptığına kanaat getirip renkleri değiştiren salih şarman'ın başında bulunduğu batman valiliği bünyesinde rutin dışı silahlı birlikler oluşturulmasında başvurulan kişi de yine aynı: ertaç tinar.

ismi sedat bucak, mehmet ağar, tansu çiller, meral akşener, salih şarman, korkut esen, ibrahim şahin, alaattin çakıcı gibi kallavî isimlerle anılsa da sonradan unutulup giden ertaç tinar, hakkında açılan soruşturmalara bir türlü anlam verememiş. çünkü tıpkı yuri orlov gibi işine son derece profesyonel yaklaşarak sattığı kurşunların kimin beynine saplandığıyla hiçbir derdi olmayan tinar, "silahı devlet ithal eder. biz silahları buluruz. sevkine de karışmayız. gerisi devlet sırrıdır. bizim işlevimiz devletin istediği malları arayıp organize etmektir" diyor ve devletin kendisini korumadığı gibi üstüne üstlük kirli bir mendil gibi kullanıp atmasına hayıflanıyordu.

kullanılıp atma demişken; yalçın küçük'ün (nasıl görüyorum-3, aydınlık, 14 mart 1999) mossad’ın dönmelerle iş tutmasının tehlikesine dikkat çekerek sabataycı olduğunu söylediği ve dünya türk işadamları birliği başkanlığı falan yapan ertaç tinar'ın eminim ki o sıralar bizzat kendisi de asla tahmin etmiyordu, 2005 yılında akciğer kanserinden öldüğünde az kalsın kimsesizler mezarlığına gömüleceğini.

yuri orlov'la başladığımız bu entryi yine onunla kapatalım:
-i don't want people dead. i don't put a gun to anybody's head and make them shoot. but shooting is better for business.