Güney Kore'nin Her Yerde Pek Bahsedilmeyen Can Sıkıcı Taraflarının Toplu Özeti

Güney Kore'yi teknolojisi ve uygar bir uzak doğu toplumu olmasıyla övüyoruz ancak olumsuz yanları da var tabii ki. İşte bunların kısa bir özeti.
Güney Kore'nin Her Yerde Pek Bahsedilmeyen Can Sıkıcı Taraflarının Toplu Özeti

güney kore... ekşi sözlük'te bol bol övülen ülke, bana sorarsanız tam bir distopya. arka planda gördüğünüz şey patolojik seviyede rekabetçi bir toplum.

birkaç tekelleşmiş holding ve bir tarikat (moon tarikatı) tarafından kontrol edilen bir ülke.

günde 21,5 saate kadar işçi çalıştırmaya izin veren ve aslında pek de var olmayan çalışma hakları.

mesai süresi ne kadar uzun olursa olsun günün sonunda en yeni model telefonu alabilmek için sorgusuzca çalışan ve tüm yaşamını amerikalı olabilmek üzerine kuran, hatta çocuklarına ingilizce isimler verip korece-ingilizce karması bir dil konuşan, üstüne asyalı gibi gözükmemek için deli gibi estetik yaptıran, tüketim çılgınlığı, gösteriş merakı ve rekabet bağımlılığı sebebiyle akli melekelerini yitirmiş bir orta sınıf.

birkaç metrekarelik bir yerde uyuyabilmek için tüm zamanını patronlara teslim eden, sık sık işleri yetiştiremediği için maaşı kesintiye uğrayan ve hatta aşırı çalışmadan dolayı hayatını yitiren bir işçi sınıfı. adamlar bildiğin günde 17 saat çalıştıkları, sonra da depodan bozma birkaç metrekarelik yerde uyudukları hayat düzeninde yorgunluktan düşüp ölüyor.

Küçük yaşam alanına bir örnek


özel okullarda öğretmenler kelimenin tam anlamıyla 7/24 izleniyor. iş yerlerinde ise kadın çalışanlara yönelik taciz olayları çok yüksek seviyede.

İzlenmeye dair bir haber


hastalıklı bir rekabet kültürü var

değil eğitim sisteminden ta anne kucağından başlayan, 5 yaşındaki her beş çocuktan dördü okul sonrası ek dersler alıyor mesela. okullarda sabah 7'den akşam 10'a kadar çocukların ders çalıştığı kayıtlara geçmiş, saat 10'dan sonra kurumların eğitim vermesi ise çocukların neredeyse doğru düzgün uyumadan ders çalıştırıldığı için yasaklanmış. işin garibi istatistiklere göre üniversite sınavı için günde 15 saat çalışan öğrenciler ise eğer üniversiteye kabul edilip diplomayla mezun olurlarsa, diplomasızlardan daha yüksek işsizlik oranına sahip olacak. bu gerçek ise rekabeti daha da artıracak, kısıtlı pozisyonlar için daha fazla insanın rekabete girmesiyle hastalıklı kültür daha da hasta olacak. bu rekabet kültürü o kadar sorunlu ki abd'de bile güney koreli ebeveynlerin yarış atı gibi yetiştirdikleri ve sadece başarılı olduğu sürece sevdikleri çocukları tarafından öldürüldüğü olaylar var. zaten güney kore'nin dünyaya ihraç ettiği kültürel ürünlere bakarsanız pek de normal bir sosyal yapı olmadığını göreceksiniz...

tüm bunlar ülkenin süregelen kültürü, travmaları ve kapitalist sisteminin bir sonucudur

kapitalizmin ve tekellerin insan sömürüsü önüne hiçbir set çekilmemiş, üstüne devlet bizzat bunu teşvik ediyor. intihar oranlarının aynı çalışma saatleri gibi dünyanın en yüksek seviyelerinde seyretmesine şaşmamalı, artık bunlar toplumca kanıksanmış zaten.

aslında ailevi değerlere ve kolektif yapıya sıkı sıkıya bağlı bir kültürel temele sahip olmasına rağmen eşsiz bir patolojik bireyselleşme görmekteyiz bu ülkede. çeşitli kültürel farklılıklarla ve aşırılıklarla sadece dünyada değil, coğrafyasında bile diğer toplumlardan ayrışmasıyla birlikte ben, belki çalışma kültürüyle değil ama özellikle aşırı bireyselleşme, tüketim çılgınlığı ve intihar oranları ile güney kore'yi küresel tekel çağının küçük bir fragmanı olarak görüyorum.