Hayat Dediğimiz Şey Genellikle İntikam Arayışından mı İbaret?
bir filme neden takılıp kalıyoruz?
muhtemelen çoğunlukla kötü adamların mat olduğunu görmek için. hatta kötü adamlar o kadar iğrenç olur ki, intikam hissimizi iyice kabartır. birçok filmin teması budur. hatta direkt intikam adı altında sanırım binlerce gerilim, aksiyon ve dram filmi var. keza diziler de farklı değil, genel kurgu; başroldeki kişilerin kötüleri göt edip mutlu olma motivasyonunu bizle paylaşması. aylarca takip eder, hevesimiz kursağımızda kaldıkça bir sonraki bölümü bekleriz. sizce içinizi soğutacak şey kahramanlarımızın mutlu olma ihtimali mi yoksa kötülerin dersini alması mı?
hayatta da farklı değildir; intikam sadece öldürmekle de alınmaz.
- anında tepki vermek,
- olumsuz bir şeye olumsuz cevap vermek,
- yokluğumuz ile terbiye etmek,
- varlığımız ile baskı uygulamak,
- kendimizi ezdirmemek adına verdiğimiz tüm tepkilerde intikam duygusu yatar. çünkü haksızlığa uğradığımızı düşünürüz.
aramızda hiç haksızlığa uğramadığını düşünen var mı? ki gün içinde defalarca haksızlığa uğramış, görmezden gelinmiş, yok sayılmış, köşesinde sessizce kafasında türlü senaryolar kuran ve hepsinde galip gelen çaresiz bir insan var! bu insan varolma savaşını nasıl verebilir ki? elimizde hazır intikam duygusu var, o zaman geriye sadece onu yönlendirmek kalıyor… çünkü öfkemizi göstermek incindiğimizi göstermekten daha kolaydır. iletkenliği en kolay duyguyu serbest bırakma eğilimimiz vardır. (ilkel benliğin güçlü görünme dürtüsü.)
intikam güçlü ve travmatik bir duygudur. yaşadığımız travmayı yenmenin tek yolu agresörün yerine geçip kaybettiklerimizi geri almayı düşünmemizdir. yenilen pehlivanın güreşe doymama sebebi güreşi sevdiği için değil, intikam hissidir. ancak o zaman kaybettiğini düşündüğü şeyleri geri alabilceğine inanır. (saygısı, özgüveni, itibarı vs…)
sürekli olarak haksızlığa uğradığını varsayan ve bunu karmaşık bir mantıkla bilinçlendiren tüm mağdurların motivasyonu intikamdır. çevremizi şöyle bir gözlemlersek; mutlu olmaktan ziyade çoğu insanın bir şeylerden intikam almaya çalıştığını görebiliriz. akşam işten eve giderken o gün nasıl mutlu olduğunuzu mu anlatıyorsunuz yoksa, olup biten saçma şeylere bulduğunuz negatif çözümleri mi? bir şeyler için fırsat kollamak da intikamdır.
tüm bunları adaletin yerini bulması şeklinde değerlendirebiliriz ama genelde tasvip etmediğimiz şekilde intikam alanlar da farklı düşünmez. buna; adalet diyen olur, ilahi adalet diyen olur, hak diyen olur, ödeşmek diyen olur… “ keser döner sap döner, gün olur hesap döner diyen” olur! bir şekilde içimizi rahatlatacak bir söylem geliştiririz.
ne demişti yazar: "bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır."
- tuttuğunuz takım yenildiğinde rövanşı sabırsızlıkla beklemek, kazanmak için bir fırsat kollamaktan başka ne olabilir? yenilgiyi hazmedememek ve karşılık vermeyi beklemek fair play ruhu olamaz sanırım!
- kızgın olduğunuz ailenizi başarılarınızla utandırmak! bu motivasyonun kaynağı ne olabilir ki? sevgi mi? yoksa uğradığımız haksızlığın bedelini ödetmek mi?
- sizi yüzüstü bırakmış sevgilinize mutluluklar mı dilersiniz? yoksa elinizde olsa derbeder olması için bir hamle mi yapardınız?
- ya seçimlerde kazanma isteğiniz?
- ya iş yerinde size haksızlık yaptığına inandığımız kişilere karşı hisleriniz? başarı mı diliyoruz yoksa tökezleyip madara olmalarını mı istiyoruz!
muhtemelen hepsine dürüstçe cevap verirsek varacağımız sonuç üç aşağı beş yukarı aynıdır. kazanmanın, hırsın, ödeşmenin, ispatlamamın, onaylamanın ve onaylanmanın, kendimizi gerçekleştirmenin ortak noktası intikam duygusudur.
siyasette seçmen kitlesini motive etme aracı düşmanlık,
futbolda taraftarı motive etme aracı düşmanlık,
hayatın çoğu yerinde nerdeyse varoluş sebebimiz düşmanlık ve kendimizce adaleti sağlama hevesimiz. çünkü düşmanlığın olduğu yerde intikam duygusu ciddi bir motivasyon aracıdır. intikam, kazanmanın motivasyonu olmuşsa, “sevgi zayıflıktır”, kim zayıf görünmek ister ki!
kötülük edene iyi davranmak bile neredeyse onu utandırıp cezalandırmaktır.
kurumsal olmayan hiçbir adalet anlayışını sevgi ile açıklamak mümkün değildir.