Hep Daha Fazlasını İstemenin Getirdiği Tatminsizlik Döngüsü: Hazcı Koşu Bandı

Hepimiz mutluluğun peşinde koşarken neden asla tam anlamıyla tatmin olamıyoruz? Yeni bir iş, daha fazla para, ya da büyük bir aşk... Elde ettiğimiz her "başarı" bir süre sonra sıradanlaşıyor ve daha fazlasını istiyoruz. İşte bu döngüye hazcı koşu bandı deniyor.
Hep Daha Fazlasını İstemenin Getirdiği Tatminsizlik Döngüsü: Hazcı Koşu Bandı

“hedonic treadmill” ya da türkçesiyle *hazcı koşu bandı*, hepimizin içinde olduğu mutluluk yarışını anlatır. peki, nedir bu işin olayı? şöyle ki; hayatta her zaman daha fazlasını isteriz. daha fazla para, daha güzel bir ev, daha iyi bir ilişki… ama işin komiği şu ki, istediğimiz o “şeyi” elde ettiğimizde bir süre mutlu oluruz, sonra yine aynı hisse geri döneriz. yani, sanki bir koşu bandında sürekli koşuyorsun ama bir yere varamıyorsun.

hazcı koşu bandı, insan psikolojisinin en temel özelliklerinden biri olan “alışma” ile ilgilidir. diyelim ki, uzun zamandır istediğin o yeni telefonu aldın ve ilk başta çok heyecanlısın. fotoğraflar çekiliyor, uygulamalar indiriliyor ve sosyal medyada hava atılıyor. ama birkaç hafta sonra o yeni telefon, bildiğin eski telefon gibi hissettirmeye başlıyor. yani, alıştın ve artık yeni bir heyecan arıyorsun. işte, hazcı koşu bandı tam da bu! hep daha fazlasını istemek ama sonunda her şeyin normalleşmesi.

bu kavram, hayatın her alanında karşımıza çıkar

ilişkiler, kariyer, maddi kazanç, hatta kişisel gelişim bile! hep bir sonraki adımı ararız ve oraya ulaştığımızda, “e bu kadar mı?” deriz. bir türlü tatmin olmayız. o yüzden buna “koşu bandı” deniyor, çünkü hep aynı yerde dönüp duruyoruz.

diyelim ki, maaşına zam aldın. ilk başta gözlerin parlıyor, geleceğe dair planlar yapıyorsun. “artık daha rahat yaşayacağım” diyorsun. ama birkaç ay sonra bu zam sanki hiç olmamış gibi hissettiriyor, çünkü harcamaların da arttı ve yeni bir seviyeye alıştın. yani, baştaki mutluluk kısa sürdü ve aynı tatminsizlik tekrar ortaya çıktı. daha fazla para kazandıkça, daha fazla harcama yapma eğilimi artıyor ve bu döngü bitmek bilmiyor. hazcı koşu bandı işte tam da bu!

bu durum aşkta da geçerli. ilk başta birine aşık olduğunda, dünya toz pembe görünür. o kişiyle her şey çok heyecanlıdır, mesajlaşmalar, buluşmalar, küçük sürprizler derken adeta mutluluktan havalara uçarsın. ama zamanla, o ilişki de bir rutine dönüşür. başta seni mutlu eden şeyler artık sıradan gelir ve bir süre sonra o heyecan yerini monotonluğa bırakır. ve yine o “koşu bandı” devreye girer: yeni heyecanlar, yeni tutkular aramaya başlarsın.

bir arkadaşım geçen akşam bahsetti: “sevgilimle başta her şey muhteşemdi, ama birkaç ay sonra sanki alışkanlık oldu. artık onunla bir araya gelmek sıradan bir şey gibi hissettiriyor.” işte, bu da ilişkilerdeki hazcı koşu bandının tipik bir örneği.

şimdi asıl soru şu: bu koşu bandından nasıl kurtuluruz? 

gerçek şu ki, tam anlamıyla kurtulmak zor, çünkü bu insanın doğasında var. hep daha fazlasını istemek, bizi motive eden bir şey aslında. ama şunu yapabiliriz: daha fazla “şükretme” pratiği. elimizde olanın değerini bilmek ve sürekli “daha fazlası” yerine “mevcut olan” için mutlu olmayı denemek.

mindfulness (bilinçli farkındalık) da burada devreye giriyor. anı yaşamak, anda kalmak ve o anın tadını çıkarmak, hazcı koşu bandının hızını biraz da olsa azaltabilir. yani, sahip olduklarının değerini bilmek, sürekli yeni hedefler peşinde koşmak yerine elindekilerle mutlu olmaya odaklanmak işe yarayabilir.

özetle, hazcı koşu bandı hepimizin içinde bulunduğu bir durum. daha fazlasını istedikçe, daha fazlasına alışırız ve tatminsizlik döngüsü sürüp gider. ama bu döngüyü fark edip, bazen durup nefes almak ve sahip olduklarımızın tadını çıkarmak, biraz daha mutlu ve huzurlu hissetmemize yardımcı olabilir. yani, koşu bandında koşmak yerine bazen durup manzaranın tadını çıkaralım

hayat bir yarış değil, bazen sadece var olmak da yeterli.