II. Dünya Savaşı'nda Nazi Subaylarına Korku Salan Cesur Kadın: Nancy Wake

ikinci dünya savaşı; kadınların, bu zamana kadar yaşanan tüm savaşlar arasında belki de en aktif bir şekilde rol aldığı savaştı. nancy wake ve onun gibi birçok kadın, savaşın seyrini değiştirecek görevlerde bulundular.
savaş sırasında kadınlar yalnızca yaşadıkları yerin etrafında değil; dünyanın dört bir yanındaki cephelerde, gizli operasyonlarda, savaşın seyrini değiştirecek ve ülkelerinin kurtuluşunu sağlayacak çeşitli görevlerde yer aldılar. kimileri doğrudan savaşırken, kimileri de savaşı kazanmak için arka planda çalıştı. erkeklerin cepheye gitmesiyle kadınlar; fabrika işçiliği, hemşirelik, gizli operasyonlar gibi alanlarda aktif rol almaya başladılar. hemşirelik, o dönemdeki kadınların savaşa katılımının en bilinen biçimiydi. ancak böylesine büyük bir savaşta kadınlar sadece yardımcı rollerle sınırlı kalamazlardı, çünkü korkunç bir iş gücü gerekiyordu ve bunun sağlanması için ellerinden geleni yapmışlardı.
1912 yılında yeni zelanda'da doğan nancy wake, savaşta elinden geleni yapanlardan biriydi. aslında savaşın başlangıcında her kadın gibi sıradan bir yaşam sürüyordu. nazi almanyası'nın fransa'yı işgaliyle birlikte, nancy için her şey değişmeye başlamıştı. fransız sanayici henri fiocca ile evli olan nancy, eşinin naziler tarafından öldürülmesiyle bu işgale karşı koymak ve intikam almak için fransız direnişi'ne katılmaya karar verdi. direnişe katıldıktan sonra bir yandan gizli belgeleri taşıyor, bir yandan yerel halkı nazi zulmünden kurtarıyor, bir yandan da nazi askerlerine karşı casusluk faaliyetleri yürütüyordu. ama onu özel yapan şey, savaşın ilk dönemlerinden itibaren gösterdiği olağanüstü cesaretti, çünkü bu cesaret diğer kadınları da direnişe katılma konusunda teşvik ediyordu. nancy, oldukça tecrübeli ve akıllı bir strateji uzmanıydı. zorlu koşullar altında bile kaçmayı, gizlenmeyi ve düşmanını yanıltmayı ve bir şekilde görevini tamamlamayı başarıyordu.
nazi askerleri, nancy'e adeta kafayı takmış ve onu yakalamak için ellerinden geleni yapıyorlardı. nancy, nazi askerleri peşindeyken direnişi organize etmekle meşguldü ve onlardan korkmuyordu, çünkü motivasyon kaynağı intikamdı. zorlu dağlık bölgelerde direnişçi grupları yönetiyor, onlara liderlik ediyordu. o dönemdeki birçok erkek direnişçi, nancy'nin cesaretine ve zekâsına hayran kalmıştı. bu hayranlık, direnişin çok daha güçlü ve etkili hale gelmesini sağladı ve direniş zaferle sonuçlandı. savaşın sonunda nancy wake, fransız hükümeti tarafından yüksek cesaret madalyasıyla onurlandırıldı ve aynı zamanda ingiliz hükümeti tarafından da çeşitli madalyalar verildi. birçok ödül almasına rağmen, hep mütevazı kalmayı başardı. çünkü onun amacı ödül kazanmak değil, özgürlük mücadelesi ve intikamdı.
savaşın ardından birkaç yıl boyunca ingiltere ve amerika'da yaşadıktan sonra, avustralya'ya yerleşti ve ingiliz pilot john forward ile evlendi, sakin bir yaşam sürmeye başladı. eşi john öldükten sonra ingiltere'ye geri döndü. savaşta birçok arkadaşını kaybeden, zorlu koşullarla mücadele eden ve travmalar yaşayan nancy, tüm bu yaşananları unutmadı ve savaştan sonra insan hakları konusunda mücadele etti. savaş sonrası dönemde bile tehditlere, suikast girişimlerine maruz kaldı ama tüm bu yaşananlara rağmen hiçbir zaman korkmadı ve her zaman doğru bildiğini savunmaya devam etti.