III. Murat Devrinde Ekonomik Krize Karşı Halkın İlk Defa Ayaklandığı Olay: Beylerbeyi Vakası

Osmanlı'da otoritenin ilk defa sorgulandığı zamanlara gidiyoruz.
III. Murat Devrinde Ekonomik Krize Karşı Halkın İlk Defa Ayaklandığı Olay: Beylerbeyi Vakası

beylerbeyi vakası... 1589 istanbul'unda vuku bulan, osmanlı hanedanının otoritesinin ilk defa sorgulandığı isyandır. çıkış nedenine ise tağşiş diyebiliriz.

bu yazıda, öncelikle 16. yüzyılın ortalarından itibaren osmanlı ekonomisinde yaşanan bozulmaları sebepleriyle birlikte kısaca izah edip, bu bozulmaların toplumdaki huzursuzluğu arttırmasına ve nihayetinde de 1589'daki başkaldırıya değinmeye çalışacağım.

16. yüzyıla girilirken amerika'nın keşfi neticesinde avrupalı devletlerin amerika'dan avrupa'ya aktarmaya başladığı tonlarca altın ve gümüş, avrupa ülkelerinde fiyat dalgalanmalarına ve para birimlerinin önemli ölçüde değer kaybı yaşamasına neden olmuştu (beylerbeyi vakası). avrupa'daki fiyatlar git gide şişmeye başlayınca ise yüksek kâr kovalayan avrupalı tüccarlar, kendi topraklarındaki mallara nazaran daha ucuz olan osmanlı mallarına hücum etmeye başlamışlardı. avrupalı tüccarların bu hücumu neticesinde de osmanlı malları başka ülkelere akmaya başlamıştı. bu durum, osmanlı iç piyasasında mal arzının git gide azalmasına ve fiyatların yükselmesine yol açmıştı. diğer yandan avrupalı tüccarların bu esnada osmanlı ülkesine sokmaya başladığı gümüşler de ülkede gümüş bolluğu yaratıp, osmanlı iç piyasasını altüst etmeye başlamıştı.

yine aynı dönemlerde avrupalıların afrika'nın güneyinden hindistan'a giden deniz yolunu keşfetmesi, osmanlı imparatorluğu'nun kadim ticaret yollarından elde ettiği gelirlerde ciddi manada kayıplar yaşamasına neden olmuştu.


16. yüzyıl osmanlısı'nda yaşanan nüfus artışı da toplumsal ve mali bunalımın önemli nedenlerinden bir tanesidir. bilhassa anadolu'daki nüfus artışı sonucunda barksız, topraksız, işsiz insan sayısının artması, birtakım çeteleşmelere, eşkıyalık ve yağmacılık faaliyetlerinin artmasına, ekip-biçen köylünün büyük sorunlar yaşamasına neden olmuştu. bu da osmanlı ekonomisinin bel kemiği olan tımar sistemini baltalamaya başlamıştı. (bkz: suhte isyanları) (bkz: celali isyanları)

bir diğer husus ise: osmanlı askeri gücünün diğer devletlerin askeri gücüne olan üstünlüğü zamanla sona ermeye başlamıştı. bu da osmanlıların giriştiği savaşların süresini uzatmış, savaş sürelerinin uzaması da hazineye ekstra bir yük getirmeye başlamıştı. ayrıca 16. yüzyılın ortalarından itibaren osmanlıların zorlu iran coğrafyasında savaşlara girişmesi, bu savaşların sonuçsuz kalması, kanuni'nin şehzadeleri (selim & bayezit) arasındaki kavgalar devleti ve ahaliyi fazlasıyla yormuştu. bilhassa üçüncü murat saltanatında başlayan uzun soluklu (12 yıl) iran savaşları osmanlı ekonomisinin canına okumuştu.

osmanlı parası, 16. yüzyılın ortalarına kadar değerini muhafaza edebilmiştir diyebiliriz. ikinci mehmet (1451-1481) devrinde yaşanan gümüş kıtlığı nedeniyle askeri harcamaları finanse etmek için başvurulan tağşişe, onun ölümünden sonra uzunca bir süre başvurulmamıştır

buna burada kısaca değinmiştim:


bunun en büyük nedeni ise yapılan fetihlerin getirmiş olduğu kazanımlardı. bilhassa mısır'ın osmanlı mülkü olması, osmanlılar için çok büyük bir kazanç olmuş, osmanlı ekonomisini bir süre güçlü kılmıştı.

osmanlı ekonomisi, yukarıda sıralamış olduğum iç ve dış gelişmelere karşı 16. yüzyılın ortalarına kadar direnç gösterebilmiştir. bu süreçte yönetim ise aleyhlerine işleyen iç ve dış gelişmeler karşısında bir zihniyet değişimine gitmemiş, mevcut gidişatı lehlerine çevirecek bir tutum sergileyememiştir. bu sebeple yüzyılın ortalarından itibaren hem iç hem dış dünyadaki gelişmelerin tetiklemesiyle osmanlı imparatorluğu hem toplumsal hem de mali bunalıma saplanmaya başlamıştır.

genel manada izahına çalıştığım bu olumsuz konjöntürde, yukarıda da değindiğim gibi üçüncü murat'ın safevilerle 12 yıl savaşması, bu savaşın hazineye olan yükü osmanlı ekonomisinin canına okudu. bu savaş döneminde yaşanan enflasyon toplumsal huzursuzluğu beraberinde getirdi. savaşın tüm hızıyla devam ettiği 1585 yılına gelindiğinde ise özellikle de sabit gelirli sipahi ve yeniçerilerin şikayetlerinin artması sonucunda osmanlı tarihindeki ilk büyük devalüasyon yaşandı. para bir anda %50'den fazla değer kaybetti. fakat bu düzenleme esnasında eski paraların doğru düzgün tedavülden kaldırılmaması, yeni paraların hızlı bir şekilde çıkartılmaması sebebiyle yapılan düzenlemeler sonuçsuz kaldı. bu hatalar da ürün fiyatlarının daha da yükselmesine, karaborsacılığın yayılmasına neden oldu.

Sultan 3. Murat döneminde basılan Osmanlı parası (Amasya Müzesi).

1585 devalüasyonu sonuçsuz kalınca ve işler iyice sarpa sarmaya başlayınca üçüncü murat tekrar bir düzenleme yapmak istedi

bu düzenlemeyi de rumeli beylerbeyi mehmed paşa'ya havale etti. paşa, piyasadaki tüm paraları toplayacak ve yenilerini piyasaya sürecekti. fakat bu maliyetli bir işti. bu maliyeti karşılamak için de resm-i tashih-i sikke adıyla bir vergi toplattırdı. toplatılan bu vergi de halk tarafından tepkiyle karşılandı. velhasıl, paşa'nın düzenlemelere başladığı dönemde, yeniçerilerin ulufe vakti geldi. ulufeler züyuf akçeyle yani değeri düşürülmüş akçeyle ödendi. bu durum ilk etapta yeniçeriler tarafından iyi karşılanmasa da herhangi bir olay yaşanmadı. fakat ilerleyen günlerde yeniçerilerin bu parayı esnafa kabul ettirmekte zorlanmasıyla kaos başladı. 2 nisan 1589'da da genel bir isyan patlak verdi.

devrin tarihçisi selanikî mustafa efendi'ye göre isyan şöyle başlamış

100 dirhem gümüşten 500 akçe kesilirken, 2000 akçe kesilmiş. para öyle bir değer kaybetmiş ki hiçbir şeye yaramaz olmuş. gümüşün dirhemi 12'şer akçeye alınıp satılır olmuş. altın ise 60 akçeden 120 akçeye yükselmiş. ulufeler 10 altından 5 altına düşünce de askerler züyuf akçelerini eline alıp önce şeyhülislamın sonra da vezir-i azamın evine gitmişler. vezir-i azam siyavuş paşa "bu iş rumeli beylerbeyine ısmarlanmıştır" diyerek kendisini bu işten sıyırmış ve doğrudan rumeli beylerbeyini hedef göstermiş. ardından kalabalık beylerbeyinin evine gidip, ondan hesap sormuş. bu esnada da yarın devlet erkanının önünde hesaplaşılması kararı alınmış. (tarih-i selaniki, syf: 210)

ertesi gün isyancılar kalabalık bir halde saraya ulaştılar

bir ayak divanı düzenlendi ve isyancılarla devlet erkanı karşı karşıya geldiler. isyancılar bu divan esnasında; iran seferleri yüzünden paralarının bu hale geldiğini, sorumluların kendilerine teslim edilmesini, özellikle de rumeli beylerbeyinin kellesi alınmadan saraydan çıkmayacaklarını, gerekirse kendilerine yeni bir padişah bulacaklarını söyleyerek padişaha meydan okudular. buna çok öfkelenen üçüncü murat içoğlanlarına, baltacılarına, bostancılarına savaşmaya hazır olmalarını emretti. bu esnada ortalığın iyice kızışmasından çekinen vezirler padişahı sakinleştirerek, bu fikrinden caydırıp, asilere istediklerinin verilmesini tavsiye etti. bunun üzerine rumeli beylerbeyinin ve başdefterdarın kellesi alındı. ardından vezir-i azam ve şeyhülislam da azledildi. böylelikle isyan yatıştı. fakat bu isyan süresince yaşanan yağmalar, çıkan yangın istanbul'a büyük zarar verdi. ayrıca beylerbeyinin tamamlayamadığı düzenlemeyi, bu hadiseden sonra vezir-i azamlığa getirilen koca sinan paşa tamamladı. çünkü tağşiş kaçınılmazdı...

beylerbeyi vakası, osmanlı hükümdarlarının saltanatlarının devamlılığını sağlamak açısından dara düşüp, kapıkullarına taviz vermek zorunda kaldığı, yani geri adım attığı ilk olaydır diyebiliriz. bu olaydan sonra kapıkulları neredeyse her olumsuzlukta istedikleri devlet adamının kellesini almayı başarmışlardır.

kaynaklar:
+ selanikî mustafa efendi - tarih-i selanik - haz: mehmet ipşirli - türk tarih kurumu yayınları - 1999.
+ mustafa akdağ - türkiye'nin iktisadî ve içtimaî tarihi (1453-1559) - cilt: 2 - tekin yayınevi.
+ mustafa akdağ - türk halkının dirlik ve düzenlik kavgası: celali isyanları - cem yayınevi.
+ ruhi özcan - ''osmanlı devleti'nde xvii. yüzyılda yapılan sikke tashihleri'' - sü türkiyat araştırmaları dergisi - sayı: 17.
+ necdet öztürk - 'kelle isteriz' yeniçerilerin ilk kanlı isyanı: beylerbeyi vakası - tarih ve medeniyet - sayı: 28.