IKEA'nın Popüler Raf Modeli Kallax Neden Bu Kadar Çok Seviliyor?

Plak koleksiyoncusu da kullanıyor, kutu oyunlarını koyacak yer arayan da... Nedir bu Kallax'ın olayı?

her şey bir gün ikea’ya “sadece kitap koymalık olmayan, ama istersen kitap da koyabileceğin, kutu da sığdırabileceğin, istiyorsan üstüne bitki koyup kendini ‘dekoratif’ sanabileceğin bir şey yapalım” demesiyle başladı. adı kallax. daha önce expedit’ti ama onu biraz inceltip doğaya duyarlıyız ayağına (ki aslında gerçekten öyle, daha az malzeme kullanıyorlar) kallax’a çevirdiler. sonuç? bir mobilya değil, bir yaşam tarzı. insanlara "ne istersen o olabilirim" diyen bir boş tuval.


kallax, öyle aman aman tasarım harikası falan değil

ama işlevi, sadeliği ve her eve her hayata adapte olabilme potansiyeli yüzünden bu kadar tutuldu. bir kere modüler. yani sen diyorsun ki “ben bu rafı dik koyarım, içine kutu koyarım, üstüne de plak koyarım.” öteki diyor ki “ben yatay koyarım, üstüne televizyon oturturum, içine konsol aksesuarı atarım.” bir başkası çocuk odasında oyuncak dolabı yapıyor. sonra biri çıkıyor, kallax’ı duvara monte edip dresuar yapıyor. hayat gibi, ne istersen olabiliyor. ve kimse de sana “böyle kullanamazsın” demiyor. çünkü ikea da biliyor; kallax halkındır.


bir de şöyle bir şey var: ucuz, yani diğer mobilyalara göre

öğrenci evinde de var, yeni evli çiftin salonunda da. home office kuran da alıyor, plak koleksiyoncusu da. çünkü raf dedin mi kallax. başka opsiyon bakmıyorsun artık. hani bazı ürünler vardır ya, o kadar çok hayatımıza girer ki marka ismi jenerik hale gelir. mesela selpak, mesela jeep. kallax da raf dünyasının o noktaya geldi. "şöyle kare kare, içine kutu giren bir raf alalım" deyince zaten kallax alınıyor. başka alternatifler elenirken, o her seferinde finale kalıyor.

görsel olarak da güvenli bir alanda duruyor: ne çok soğuk, ne çok sıcak

“ben buradayım ama dikkat çekmek gibi bir derdim yok” diyor. yani sen üzerine koyduğun objeyle, içine attığın kitapla ya da saksıyla istediğin havayı verebiliyorsun. kallax seni tanımaya çalışmıyor, seni olduğu gibi kabul ediyor. "istediğin kişiliği bana giydirebilirsin" diyor. pasif agresif değil, düz sakin. sen ne istersen onu yapıyor, mutlu mesut takılıyor köşede.


ama işte bu kadar çok kişiye hitap eden, bu kadar çok forma girebilen, bu kadar erişilebilir bir şey... ister istemez kültleşiyor. internette milyon tane kallax hack’i var. kimisi tekerlek takıyor, kimisi içine kedi evi yapıyor. biri youtube’da kallax’ı bara çevirmiş. biri yatak altı depolama ünitesi yapmış. reddit’te “en yaratıcı kallax kullanımları” diye başlıklar var. ikea bile buna direnemedi, “senin için hazır kombinasyonlar yaptık” diyerek kallax’a yeni kimlikler uydurmaya başladı.


yani sonuç olarak

kallax dediğimiz şey, bir mobilya ürünü olmaktan çıkıp, evinde bir düzen kurmaya çalışan orta sınıf insanın umudu haline geldi. dağınıklığı karelere bölüp saklamanın simgesi. bir şeylerin hayatında yolunda gitmediğini düşündüğün zamanlarda, “şu rafa bir çekidüzen vereyim” diyorsan, işte orada kallax devreye giriyor. bir tür modern ritüel gibi.

herkesin evinde bir kallax vardır. yoksa bile olmak üzeredir. ya da gizlice onu istiyordur. çünkü bazen insanın ihtiyacı olan tek şey... birkaç karelik boşluktur.