İnsanı O Yıllara Işınlayan Mükemmel Çalışma: 1993 New York'unun HD Sokak Görüntüleri

O yıllarda nasıl olup da bu denli kaliteli görüntü elde edildiğine insanı şaşırtan bu video hakkında söylenecek ve düşünülecek pek çok tatlı şey var. İnsanların cep telefonlarına kilitlenmemesi bunlardan biri olabilir mesela.

formatı merak edenler için

video çözünürlüğü 1080p'dir. o zamanlar var olan tek digital video formatı olan mpeg2 çözücüsüyle kodlanmıştır. 60 hz yenileme hızında çekildiği için bilgisayar ortamına aktarılıp, deinterlace edilip export alındığında 60fps olarak çıkmıştır.

video açıklamasında yazan bilgiye göre görüntüler muhtemelen sony hdc-500 diye bir kamerayla kaydedilmiş. video, orjinalinde d-vhs için değil, 93 yılında japon pazarına sunulan laserdisc hd formatı için hazırlanmış, daha sonra jvc tarafından d-vhs formatının amerika pazarındaki tanıtımı için tekrar kullanılmış.

bu da bonus


O yıllarda orada olan bir Sözlük yazarı anlatıyor

çok ilginç. 1993-1994 yılları arasında temmuz ayında pioneer financial inc. isminde bir firmada staja başladığım yerde bana bana bt biriminde unix programcılığını öğretmek için canını dişine takan mr. angelo videonun 1:13 ceketi elinde, ofisten çıkmış o çok sevdiği pastiramici'ye doğru gidiyor. o detayı nereden biliyorum? çünkü her öğlen ben yiyecekleri ucuz oluyor diye evden birşey getirirdim, o hava almak için çıkardı.
sorduğumda yarım sandviç yiyorum, iyi geliyor derdi. bir kaç kere ekibi de götürmüşlüğü vardı. sanırım yine öyle bir gündü.

ortalama o videonun çekildiği zaman bende tabir yerindeyse, kısa pantalonla üniversite staji için o an çekim yapılan yere yaklaşık 1 blok ötede bir banada çalışıyordum.

rahmetli angelo'yu, burada o şekilde görmem çok ilginç bir tesadüf oldu. çünkü o zamanlardan tanıştığım ve hala arada hatrını sorduğum bir kaç kişi var. onlardan öğrendiğim kadarıyla angelo 2015 yılında geçirdiği bir kalp krizi ile yaşama veda etmiş. şimdi de karşıma burada çıktı. hayat tuhaf.

bu arada bu videoyu paylaştığı ve anılarımı tekrar canlandırdığı için (bkz: pembe votka) teşekkürü borç bilirim.

geçtiğimiz akşam bir belgesel izledim. belgeselde uzun yıllar cezaevinde yatan bir yaşlı siyah adamın cezaevinden çıktıktan sonra, adamın peşine takılan bir kamera ekibi oluyor. adama çıkışında içeride çalışmalarına karşılık 12 bin dollara yakın bir para verdiler. o zaman içeriye girerken takım elbisesi ona artık olmadığı için yeni bir kıyafet getirdiler ve adamı 51 sene sonra dışarıya saldılar. adam 2 polisi harlem'de araç içerisinde kurşunlayıp, öldürmüş. suçunu itiraf ettiği ve çeteden kız kardeşini kurtarabilmek için bunu yaptığını söyleyince, 36 yıl almış ama içeride de bir öldürme işine karışınca amca 19 yaşında girdiği içeriden 70 yaşında çıktı.
adam önce çok özlediği times square'a gitti ve orada insanlara bakmaya başladı. yanında çekim yapan çocuk soruyor. ne hissediyorsun? adam sulu gözlerle bakıp, çok özlemişim, ama bir an da çok kabalık geldi insanlar. ayrıca herkes bir tarikata falan mı girdi?
neden? diye soruyor belgeselci...

herkes hiç kafayı kaldırmadan cep telefonlarına bakıyor ve beyaz kulaklarında, hepsinin ona bağlı bir kulaklık var. 

-ne dinliyorlar?
-kim ne anlatıyor?

onlara.... diyince bu videodaki insanlara dikkatlice başka bir gözle baktım.
artık amerika'da da o çok meşhur herkesin birbirine selam verdiği, kapı tuttuğu dönem bitti. çünkü ofislere çıkarken 15 kişilik asansörde kimse kimseye bakmadan, gözünde gözlük, elinde telefon ve kulağında kulaklıkla sadece tek beslendiği kaynağından donuk bir şekilde ofisine doğru yöneliyor. çok ama çok acı. bu görüntülerde insanların hiç telefonları olmadan, özgürce etraflarına bakmaları çok ama çok güzel geldi.

o zamanlar güzel kızı da görürdük, güzel insanları da...

Sözlük yazarlarının farklı açılardan yorumları

kıyıdan köşeden her an kramer ile jerry seinfeld fırlayacak gibi...

0:57'deki hatun harbi taşmış. kadını geçtikten sonra dönüp bakan tek kaşı kalkık çakma john travolta ayrıca yarmıştır.

1993 yılında 2017 türkiye'sine taş çıkartırmış new york.

bu kadar imarın içerisinde yeşil kalmayı başarabilen bir şehir.

not: erkeklerin %90'ı takım elbise giyiyor. hepsi jilet. biz de bu kadar takım elbiseli adamı düğünlerde falan görürsün anca...

bir nesil için 90'ların amerikası mutluluk puzzle'ının önemli bir kısmını oluşturur. bugünlerde, 80'ler ve 90'larda çekilmiş amerikan dizi ve filmlerini izlerken hissedilen duygu yoğunluğu onlar için bu dünyada ellerinde kalmış bir kaç lezzetten biridir. çocukluk insanın anavatanıdır demişler. bu görüntü insanın çocukluk anılarını refere etmesi bakımından, insanı memleketine götürür. sonra büyürsün, renklerin ışığın dalga boyuyla alakalı şeyler olduğunu öğrenirsin, büyü bozulur. amerika artık senin için bir başka gurbettir.

vatan çocukluktur. aslolan çocukluk.

olum bu nasıl 24 sene öncesi lan dedirten görüntülerdir.

93'de ankara'yı düşünüyorum da resmen sanki new york'tan 100 sene geri kalmış gibi. adamların 93'deki hali ile 2017'deki hali arasında dağlar kadar fark yok sanki. mimari ve yaşam seneler öncesinde oturmuş, biz sonradan dahil olduk.

93'de köhne evler, sıvasız binalar içinde yaşardık. kadın erkek ilişkileri mesafeliydi. öyle yan yana gezip tozma olayı yoktu. ankara'da öyle kot pantolonlu gezen kadınlar kötü görülürdü. dedem teyzemleri sırf bu yüzden kaç defa dövmüştür.

2017 türkiye'si, 93 türkiye'sindeki gericilere sahip tabi. bu noktada ortaklaşıyorlar.

çekimlerinin ne kadar özenilmiş, kurgusunun ne kadar güzel olduğunu düşünürken bir yandan da beni bir huzur, hüzün ve sükunet hali aldı. bir de o zamana ve oraya özlem duydum. bunun adı:

(bkz: fernweh) almanca'da "uzaklara gitmeyi özlemek" anlamı olsa tam manası "hiç gitmediğin bir yere özlem duymak" bu kelimenin. işte bu videoyu izleyince tam da bu hisse kapıldım. üstüne bir de sözlükten iki kişinin orayla ilgili anılarını okuyunca iyice garip oldum.

o videodaki herkesi, hepsinin hikâyesini merak ediyorum. o çocukların şimdiki hali nasıl, neredeler? köpeğini gezdiren siyahi abi hala hayatta mı? o kamerayı eliyle kapatan abi neler yapıyor? yeşil gömlekli adam ve yanındaki kısa boylu sevgilisi evlendiler mi ayrıldılar mı? bu düşüncelerden alamıyorum kendimi.

bir de fark ettiniz mi bilmiyorum ama çok klasik giyinen ve klasik stile sahip olan insanlar hariç herkesin kılığı kıyafetinden bunun başka bir döneme ait olduğunu anlıyor insan. video sanki dün çekilmiş gibi 1080i 60fps olsa bile...

videonun sonu parliament pazar gecesi sinemasına götürmüştür beni.

Videonun nasıl bu kadar kaliteli görüntü içerdiğini merak edenler için

techmoan tarafından internete aktarılmış bir videodur. "d-vhs nedir? vhs'de hd kalite mi olur?" diyenler yine techmoan tarafından hazırlanmış şu harika video'yu izleyebilirler: