İnsanoğlunun Hikayesinde Ta En Baştan Beri Mevcut Olan Varlık: Şeytan

Şeytan figürünün tarihsel ve dini gelişimi hakkında özet niteliğinde, bilgilendirici bir yazı.
İnsanoğlunun Hikayesinde Ta En Baştan Beri Mevcut Olan Varlık: Şeytan

şeytan veya iblis, daha çok yahudilik, hristiyanlık ve islam'ın dini geleneklerinde en iyi bilinen karakterlerden biridir. insanlık tarihinin en eski mitolojik ve dini figürlerinden biri hatta. pek çok kültür ve dinde farklı isimler ve şekillerde yer alsa da, ortak özellikleriyle kötülüğün ve baştan çıkarıcılığın sembolü olarak görülür.

fakat şaşırtıcı bir şekilde, bu varlık antik dünyaya sonradan gelmiştir ve bu günkü tahtına oturmuştur. bu tahtta oturan varlığın ismine kelime olarak baktığımızda şeytan kelimesi, ibranice kökenli "şatan" kelimesinden türemiştir ve "karşı çıkan", "düşman" veya "suçlayıcı" anlamına gelir. bu kelime, ilk olarak tanah (ibranice incil)'de yahweh'ye (tanrıya) bağlı bir göksel savcı olarak görünür ve yahuda ulusunu göksel mahkemede yargılar ve yahweh'in takipçilerinin sadakatini test etmektedir.

yani anlayacağınız kötülük şeytanın içine daha nüfuz etmemiştir. neyse biliyoruz ki kötülük her zaman var olmuştur. insanlar doğal afetlerle (kötü alametler olarak bakarlar), yağma ve tecavüzle sonuçlanan savaşlarla, hastalıklarla, vebalarla ve bebek ölümleriyle, cinayet ve hırsızlık gibi insan yapımı kötülüklerle ve tabii ki ölümle karşılaştılar.

antik çağlara baktığımızda insanlar dini sistemlerini oluştururken, kötülüğün varlığı açıklanmalı ve mantıklı hale getirilmeliydi. buna göre eski din ve mitlere baktığımızda genellikle diğer tanrılar ve doğa da dahil olmak üzere her şeyi kontrol eden yüce bir tanrıyı veya tanrıların kralını belirtir örnek verecek olursak çok bilinen zeus gibi. ve hal böyle olunca hem iyilikten hem de kötülükten sorumluydular.


yani mevcut tanrıya veya tanrılara herkes istediği gibi tapınabilirdi. tanrıların kendileri kötülükten sorumlu oldu için kıza bildiklerinden dolayı kaprisli ve kaotiktiler ve insanları sadece kendilerine kurban sunmak için köle olarak yaratmışlardı.

fakat insan düşünen bir varlık olduğundan yeni görüşler kaçınılmazdı ve dinler değişmeye başlamıştı. en önemli şey toplumlar arası etkileşimdi. kudüs yeni babil imparatorluğu (mö 587) tarafından fethedilip yıkıldığında, bazı yahudiler babil'de esir alınmıştı. ardında da büyük kiros daha sonra mö 550'de babillileri fethet edecek ve pers imparatorluğu'nu kuracaktı. ardından pers peygamberi zerdüşt tarafından kurulan tek tanrılı inanç ortaya çıktı. buradaki en önemli şey ilk defa kötülük, iyiliğin tam zıttı olarak görülüyor olmasıydı. saf, iyi bir varlık olan ahura mazda (bilgeliğin efendisi) her şeyin kaynağıydı ve kutbun diğer ucunda kaos olan ahriman vardı. ahriman, yıkıcı/kötü bir ruh olarak kişiselleştirildi. gökler, dünya ve tüm insanlar bu iki kutbun arasında kaldı.

daha sonra yeni israil'in tanrısı ortaya çıktığından tam tersi olarak göründü; en önemlisi asla kaprisli değildi, ilahi bir planı vardı ve yarattığı her şey kendi ruhundan olduğu için iyi kabul edildi. sonra adem ve havva yaratıldı ve hikayesi olan cennet bahçesi'ndeki kovulmalarının anlatısal işlevi , kötülüğün tanrı'nın değil, insanların yaratılmasıyla olan bağlantısını ve bunun üzerine yaptıkları hatalarıyla başladığını göstermekti. çünkü yukarıda söylediğim gibi satan tanrı'nın savcısı olarak hareket etmekteydi.

kudüse geri dönen yahudiler perslerden aldığı bu düşünceyi aldılar ve yanlarında götürdüler ve kaosun kişiselleştirilmesini ha-şeytan'ın daha önceki görüşleriyle birleştirdiler. artık o sadece şeytan'dı veya yunancada diabolos ve yahudiler tüm kötülüğü tanrı yerine şeytan'a atfetmeye başlayacaklardı.


ölü deniz parşömenlerinde artık şeytan yalnızca kötülükle değil, aynı zamanda diğer yahudiler de dahil olmak üzere kendi görüşleriyle aynı fikirde olmayan herhangi biri veya herhangi bir grupla özdeşleştiriyordu. metinlerine göre, tanrı insanlarda iki ruh yaratmıştı: ışık yolu ve karanlık yolu. iblisler artık şeytan'ın kontrolü altındaydı; onları, karanlıktakileri ele geçirmesi ve kötülük yapmaları için gönderdi.

başka bir metin olan jübileler kitabında şeytan için daha fazla bilgi görmekteyiz. burada şeytan'ın adı mastema'dır (nefret edilen veya düşmanlık anlamına gelir). mastema'nın tanrı'dan daha üstün olmak istediğini ve isyan ettiğini öğreniyoruz. bundan kaynaklı o ve diğer melekler tanrı tarafından dipsiz çukura atılmışlardır ve şeytan düşmüş melek olmuştur. burada da uslu durmayan şeytanı tanrı yok etmek istemiştir.

ancak mastema tanrı'dan, "insan oğullarının kötülüğü büyüktür" diyerek insanları rahatsız etmeye devam etmesi için onda birine sahip olmasını isteyecektir . tanrı da buna izin verip mastema'yı, daha önceki hikayedeki gibi ayartıcı bir konuma sokacaktı.

tarih biraz daha ilerlediğinde pavlus'un mektuplarında ve incillerde , şeytan'ın artık bu dünyanın yöneticisi olduğu görüşüne sahibiz. bu, pavlus'un öğrencilerinden birinin yazdığı bir mektupta ifade edilmiştir:

tanrı'nın tüm silahlarını kuşanın ki, iblis'in düzenlerine karşı durabilesiniz. çünkü bizim mücadelemiz kan ve cana karşı değil, yönetimlere, otoritelere, bu karanlık dünyanın güçlerine ve göksel bölgelerdeki kötülüğün ruhsal güçlerine karşıdır (efesliler 6:11-12).


şeytan, daha sonra ilk incil'de, markos'ta önemli bir yer tutacaktır

buradaki metinde isa'nın anlatımı altından onun mucizeler gerçekleştiren karizmatik biri ve bir şeytan kovucu olarak görmekteyiz. o dönemin yaşantısına baktığımızda fiziksel ve zihinsel engelli kişiler ve hastalıklar iblisler tarafından ele geçirilme olarak anlamlandırılmıştı. belkide insanın şeytanla olan fiziksel savaşı belki de burada başlamıştı.

başka incillerde de şeytan'ın cehennem çukurlarına zincirlendiği ve böylece işini ajanlarına dayandırdığı iddiasını da eklemişti. ms 4. yüzyıl iznik inanç bildirgesi'de isa'nın ruhu cehennem'e gitti ve orada dürüstlerin ruhları için şeytan'la savaştığı düşüncesi benimsenmiştir.

yine islam dininde de diğer ibrahimî dinlerdeki gibi şeytan bir melektir ve temelde tanrının emrinin dışında hareket ederek yani adem ve havva'ya eğilmeyerek; ateşten yaratıldığını ve onlardan üstün olduğunu iddia etmiştir. sonuç olarak, tanrı onu cennet'ten kovmuştur. şeytan bundan sonra bir kafir, "nankör bir inkarcı" olarak ahirete kadar insanlığı saptırma konumuna düşmüştür.

sonuç olarak

eski dinlerde şeytan figürüne benzer varlıklar bulunsa da, bu figürler ibrahimî dinlerdeki şeytan figüründen bazı önemli yönlerden farklılık gösterir. antik mısır ve antik yunan dinlerindeki figürler mutlak kötülük olarak tasvir edilmezken, zerdüştlük dinindeki ahriman figürü ibrahimî dinlerdeki şeytan figürüne oldukça yakındır.

kaynak: 1 / 2 / 3