İsrail, Orta Doğu Coğrafyasında Önemli Bir Teknoloji Merkezi Olmayı Nasıl Başardı?
o tarihe dek israil'e en önemli siyasi ve askeri desteği veren ülkelerden biri olan fransa, 1967'de israil'in suriye ve mısır'a eş zamanlı saldırısından sadece üç gün önce, önceden haber vermeksizin ve sürpriz bir şekilde israil'e desteğini çekti ve israil'e sattığı silahların sadece savunma amaçlı kullanılabileceğini söyleyerek, bir saldırıda ilk ateş eden olarak kullanamayacağını deklare etti.
bu israil için bir daha hangi ülke olursa olsun, dış desteğe güvenmemeleri gerektiğini öğreten bir "wake-up call" oldu. fransa 1969'da de gaulle yerine georges pompidou'nun geçmesi ile birlikte israil'e karşı tavrı daha da sertleştirdi ve israil'in parasını ödeyip transferini beklediği 200 tankı libya'ya, 50 mirage jeti de israil'in savaş durumunda olduğu suriye'ye gönderdi.
fransa'nın bu tutumu israil'i, kendi silah sanayisini kurmaya itti
ve öncelikle bizzat israel aerospace industries'in kurucusu al schwimmer'ın israil adına bilgi casusluğu yapmaya ikna ettiği bir isviçreli mühendisin gönderdiği bilgiler ışığında fransız mirage jetinin kopyası olan iai nesher'i geliştirmesi ile sonuçlandı.
bunu bir sonraki jet modeli olan kfir ve merkava tanklarının geliştirilmesi takip etti
fakat en önemlisi, o zamana dek halihazırda var olan başka uçak ve tank modellerinin geliştirilmesi amacı, yerini "var olan dünyadaki en iyisi yapmak" olarak güncellendi ve dünyanın en iyi jet uçağını geliştirme amacı ile lavi programı başlatıldı.
lavi projesi, 1982'de tamamen geliştirilip üretilme amacına gelmesine rağmen, 1987'de 5 adet üretilmesinden ve milyarlarca dolar harcandıktan sonra israil kabinesindeki 12'ye karşı 11 oy ile askıya alındı. dönemindeki incelemelerde birçok uzman tarafından gerçekten de üstün bir uçak olarak tanımlanmış hatta, flight international dergisi tarafından "çöl fırtınası harekatında tam olarak gereken uçak" olarak bahsedilmişti.
işin askeri yönü böyle iken, asıl önemli kısmı olan sivil yönü ise şu şekilde
lavi projesinde bir araya gelen yüzlerce uzmanın çoğu, projenin iptal edilmesinden sonra israil'i terk etmek yerine sivil sektörlere kaydı ve teknoloji firmaları kurmaya başladılar. daha sonra kurdukları şirketlerin israil dışı şirketleri (çoğunlukla abd) satılmaları ve ortaklıklar sayesinde milyarlarca doların israil'e akmasını ve bunun bir döngü haline gelmesini sağladılar. bunlardan en önemlisi yossi gross iai'den ayrıldıktan sonra kendi başına 17 start-up şirketi kurup, 300'den fazla patent sahibi oldu.
günümüzde israil, dünyanın en önemli teknoloji merkezlerinden biri.