İstanbul Boğazı'nın Evliya Çelebi Seyahatnâme'sinde Anlatılan Mitolojik Oluşum Süreci

17. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından yazılan on ciltlik gezi kitabı Seyahatnâme'de İstanbul Boğazı'nın oluşumu da fantastik bir versiyonla yer alıyor. Jeolojik gerçekten uzak olan bu anlatım, Çelebi'nin hikayeciliğinin bir örneği sayılabilir rahatlıkla.
İstanbul Boğazı'nın Evliya Çelebi Seyahatnâme'sinde Anlatılan Mitolojik Oluşum Süreci

istanbul boğazı'nın oluşumunun anlatıldığı evliya çelebi'nin seyahatname'sinde adeta bir dede korkut, bir tolkien, bir ihsan oktay anar havası vardır. haşa! üslüp değil; üslup özlemi kastettiğimiz.

iskender bütün dünyayı ele geçirmiş ancak ele geçiremediği son iki yer makdonya (bir bakıma önistanbul) ve izmir kalmış. her ne kadar savaşsa, ucuna taramalı bağlı roketler atsa da bu iki şehrin sahibi kaydafa'ya bir türlü baş eğdirememiş. en sonunda iskender kılık değiştirip şehrin divanını, ordusunu gözlemlemek için kente girer ancak kaydafa'nın askerleri iskender'i tanıyıp yakalarlar.

kaydafa, daha önce resmini kazdırdığı taşla iskender'i karşılaştırır ve onun o olduğuna kanaat getirip iskender'i hapse atar. bir süre hapiste kalan iskender, kaydafa'nın önüne getirilir. kaydafa barış teklifinde bulunur ve bundan gayri kılıç çekmeyeceklerine dair birbirlerine söz verirler.


serbest kalan iskender kafkaslardaki elbrüz dağları eteklerindeki kentine gider. vezirleri "bu şerefsiz kaydafa'nın kentine varalım, karıştıralım, halkını kılıçtan geçirip ciğerlerini kebap yapalım" derler ancak iskender tüm vakurluğuyla "beni saldıktan sonra ona saldırmayacağıma söz verdim, ne yapalım ki hemen öcümü alayım" der. hızır alehisselam, "ey iskender, kaydafa'dan öc alacağız, savaşmadan, cenk etmeden alacağız. karadeniz'i akdeniz'e bağlayalım ve makdonya (istanbul) sular altında kalıp boğulsun, öcünü almış olursun" buyurur.

burada araya girmem gerek iyi anlaşılabilmesi için. çünkü, evliya çelebi ve yararlandığı kaynaklara göre dönemin coğrafyası günümüzden farklı. karadeniz günümüze oranla daha yüksekmiş ki kıyıları ta macaristan ovalarına, silistre'ye kadar uzanırmış. ve karadeniz'in akdeniz'e bağlantısı olmayıp, istanbul boğaz'ı kuruymuş, su ile dolu değilmiş ve boğazın içinde, seyahatname'de sarayburnu ile üsküdar arasındaki makdonya olarak geçen, önistanbul olarak düşünebileceğimiz bir kent var imiş.


iskender karadeniz ve akdeniz'in yüksekliklerini inceletmiş ve karadeniz'i daha yüksek bulmuş. yedi kere yüz bin dağ deviren yiğit gençleri toplayıp istanbul boğaz'ını açmaya girişmiş, kazıyı hızır yönetmiş. 3 yılın sonunda karadeniz yolunu bulur ve akdeniz'e akar. vadi, boğaz olur, tüm makdonya sular altında boğulur. söz verdiği üzere kılıç ile savaşmadan, öcünü almayı bilmiştir iskender. bu olaydan sonra su üzerinde kalan sarayburnu'nda, makdonya kentinden arta kalanları onarmaya başlar.

buyrulur ve ilan olur evliya çelebi seyahatnamesi'nde.

Türk Mitolojisinde Yağmur Yağdırdığına İnanılan Kutsal Taş: Yada