İstanbul'un yaşadığı Gelmiş Geçmiş En Büyük Yangın: 1660 Büyük İstanbul Yangını

1660 yılında, İstanbul'un başına romanlarda okusak abartı bulacağımız bir afet musallat oldu. Buyrun detaylara.
İstanbul'un yaşadığı Gelmiş Geçmiş En Büyük Yangın: 1660 Büyük İstanbul Yangını

Nedir, ne değildir?

24 temmuz 1660 tarihli yangın, bu zamana kadar istanbul’un görmüş olduğu yangınlar arasında en büyüğü olarak anılıyor. ikindi vaktinde tütün içen birinin dikkatsizliği sonucu (bu nasıl bir dikkatsizlik birader) odunkapısı ve ayazmakapısı’nın ortalarında bulunan ahî çelebi camii’nin yakınındaki bir sandıkçı dükkânından başlayan yangın, suriçindeki keresteci dükkânlarına, oradan ağakapısı, süleymaniye, eski saray, beyazıt ve fatih’e, bir koldan yeniçeri odaları, molla gürani ve davutpaşa’ya, bir koldan tahtakale, yahudi mahalleleri, kapalıçarşı çevresi, mahmutpaşa ve hocapaşa’ya ve bir koldan atmeydanı, kadırga limanı, kumkapı, nişancı ve samatya’ya kadar uzanmıştır.

başladığı anda müdahale edilmiş edilmesine ama şiddetli poyrazın etkisiyle yangın hızlı bir şekilde büyüyerek şehrin üçte ikisini küle çevirmiştir. çok kurak bir dönem olan temmuz ayında çıkmasının da etkisiyle çok miktarda ev harap olmuş, 2.700 ila 4.000 civarında insan ölmüş, 120 saray ve konak, 40 hamam, 360 cami ve mescit, yüzden fazla mahzen, birçok medrese, tekke ve kilise yanmış. o dönem için nasıl bir yıkım olduğunu tahmin edersiniz...

1660 istanbul ve 1666 londra yangını kıyası

1660 istanbul için felaket yılı, şehrin 3'te 2’si yangınla yok oldu, 1666 londra için felaket yılı, 80 bin nüfusun 70 bini evlerini kaybetti. 1660’lı yıllar dünya tarihine kurak yıllar olarak kaydedildi, o yıllara ait bir kayıtta son 900 yılın en kurak yılları diye yazılmış!

istanbul bu tarihten sonra sayısız yangınlar gördü, her seferinde ahşaptan yeniden yapıldı, yeniden yandı, ta ki taştan binalara geçinceye kadar... londra ise 1666'dan sonra ızgara şehir planına ve taş binalara geçti. o tarihten bu yana bilinen devasa londra yangını olmadı... 1666 yılı diyorum, yani ortaçağın karanlığında, geceleri cadı yakarak sosyalleşen, boğazlarına kadar pislik ve cehalete batmış adamların yaptığına bakın! ızgara şehir planı ve taştan evler... demek ki istanbul için o tarihlerde alınacak böylesine basit bir karar ile istanbul’un kaderi nasıl değişirdi acaba?!

200-300 yıllık mahallerimiz olur muydu? (olsa ne güzel olurdu...)

Büyük Londra yangını.

1660 istanbul yangını neden önemlidir?

bu dönemlerde istanbul yangınları peşi sıra gelir. birbirini bütünleyen bir tamlama gibidir. ama bu yangın neden önemlidir? kendinden önceki yangınlardan çok daha büyük bir yangındır. dini ve siyasi mimariye birçok zarar vermiştir. birçok sonuç doğurmuştur. osmanlı devleti içerisinde kinen büyük yangın diyebiliriz. belgelerde dahi en büyük yangın olarak geçmiştir. halik-i kebir olarak tanımlanmıştır. bu yangında taşlar bile yanarak kömürleşmiş. süleymaniye'nin minarelerine kadar yükselmiştir alevler. süleymaniye caminin minareleri bir kandil gibi yandı şeklinde konuşmalara neden olmuştur. beyazıt camiinin de bir külahı yanmıştır.

yangın sonrasında fırsatçılar peydah olmuştur. yağmacılara gün yüzü doğmuştur.


istanbul’daki yangınlarda sokaklar çok dar olduğu için bir evin yanması bütün sokağın yanması demekti. bir mahalle komple harap olabilirdi. ancak ardından aynı mahalle aynı düzeni ile kurulurdu. yangını söndürme sistemi ise 100-150 metre ötedeki evleri yıkarak sıçramasını önlemekti. bilinen modern sistemler bu dönemde yoktu. yangını önlemek adına bir önlem de alınmazdı. bu yıkma metodu batıda da vardı. taşıma su ileyi yangın söndürmek imkansızdı. yeniçeriler ellerinde çengellerle gelerek binaların çivileri söker ve çökerterek yangını önlemeye çalışırdı. şiddetli bir rüzgar varsa alevler çoğalacaksa bu yıkım işlemi hız kazanırdı. ki poyra rüzgarı istanbul için bir felaketti.

1660 yangınına gelirsek... istanbul’un üçte ikisini yok etmişti. 1660 yazına baktığımızda ise 900 yılın en kurak mevsiminin bu dönemde olduğunu görüyoruz. bu susuz ve kurak mevsim yangını da tetikliyor. bu dönemde londra’da da bu kuraklığın etkisi gözüküyor. ahşap mimariye sahip olan londra yangından payını alıyor ve londra taş mimariye dönerek şimdiki yerleşim planını bu dönemde oluşturmuş oluyor.

1660 yılında çıkan yangının büyüklüğünden çok sonuçları yangını büyüklüğünü gösteriyor

literatürde dahi bu şekilde yer tutmuştur. dini, mezhepsel ve siyasi olarak birçok sonucu var. batıda dahi birçok araştırmacının dikkatini çekerek araştırmasına neden oluyor. sonucunda şunu görüyoruz: yarımadayı derleyen düzenleyen bir yangın çıkıyor karşımıza. camiilerin inşaatı, ticaretin akışı ve bölgenin düzenlenmesi adına bir adım atılıyor. ancak bunun içerisinde bir hak gaspından yahut sürgünden bahsedemiyoruz. zeyrek’ten sirkeci’ye kadar olan bölgenin ıslah çalışması başlamış oluyor. problemleri ortadan kaldırmak adına büyük bir şehircilik harekatı oluyor. alt yapı dahi bu dönemde gerçekleşiyor. yangının sonucu beklenilmeyen bir düzen çalışmasını getiriyor. ancak bir felaket midir? kesinlikle, bu dönemde vebadan 700-800 kişi ölürken bu yangında iki günde 2700 kişi ölmüştür. bu bile felaketin boyutunu göstermek için yeterlidir. yine sosyal tabakada bu yangının etkisini kadı sicillerinin çevrilmesi ile ulaşılıyor. şeriye sicilleri ise iyi bir destek merkezin bakış açısıyla değil çevrenin bakış açısı ile kayıtlar oluşmuş oluyor...