İsveç'te Yaşayan Bir Türkün Gözlemleriyle: Ortalama Bir İsveçlinin Yaşam Tarzı

Ortalama bir İsveç insanının yaşam tarzı, günlük rutinleri, alışkanlıkları ve İsveç kültürüne dair daha bir sürü detay. İsveç'e ilgi duyuyorsanız bu yazı mutlaka ilginizi çekecektir.
İsveç'te Yaşayan Bir Türkün Gözlemleriyle: Ortalama Bir İsveçlinin Yaşam Tarzı


isveç'te ortalama bir insan büyük ihtimalle mavi yakalıdır

fabrika işçisi, belediye işçisi, devlet memuru, polis, öğretmen, itfaiye, hemşire vs. bunların eğitim düzeyi çok büyük ihtimalle gymnasienivå olarak geçer. yani 18-19 yaşına kadar okumuştur bunlar. meslek yüksek okulu (bkz: gymnasiet) bitirmişlerdir. isveç'in meslek okulları çok yaygındır. nüfusun büyük kısmı buralardan mezundur. üniversiteli sayısı ise azdır.

mavi yakalı, işçi falan dediğime bakmayınız. burada inşaat amelesi bile ekskavatör, dozer, silindir, skylift vs. aklınıza gelen her makineyi kullanacak yeterliliğe sahiptir. bizde bunların operatörü farklı, amele farklı oluyor genelde. tabii yeterliliğiniz olduğu için maaşınız da ona göre oluyor.

ülkedeki en boktan iş kolu fastfood restoran elemanı, tezgahtarlık, kasiyerliktir. amelelik, çöpçülük, şoförlük bunlardan iyidir. belediyede çöpçü dediğiniz insan aslında o araçların eğitimli operatörüdür zira.

mesela vatandaşımız göteborg'da otobüs şoförlüğü yapan bir insan olsun

muhtemelen borås'ta falan, yani göteborg'un dışında bir banliyöde oturuyordur. ideal bir apartman dairesi veya villası (müstakil evi) vardır. bunun ve arabasının kredisini ödemekle meşguldür. karısı da o bölgede bir fabrikada işçisidir veya yarı zamanlı öğretmenlik falan yapıyordur. genelde evli ve çocuklu insanlar müstakil evlerde otururlar.

bunlar hafta sonlarını evlerinin bakımını yaparak geçirirler. çok çalışkan insanlardır. çok yürürler, spor yaparlar, hobileri vardır. isveç kültürü genellikle çalışmak ve keyif yapmak arasında bir denge kurmak üzerine kuruludur.

hafta içi saat 9 civarında 15 dakika kadar mola verirler. kahvaltıda 2 adet tam tahıllı knäckebröd üstüne bregott tereyağı sürüp, üstüne ham veya port salut peynir koyup yerler. yanında da kahve içerler. sonrasında saat 11 gibi fika molasıdır. 2 tane cookie alıp bir kupa kahve daha içerler.

saat 1 civarında öğle yemeği molası başlar. insanların yarısı donmuş yemek getirir, onu mikrodalgada ısıtıp yerler. kalan yarısı da pasta bolognese, haşlanmış patates ve isveç köftesi vs. gibi basit bir yemek hazırlamıştır onu ısıtır yer. bunlar haftada bir pizza falan söylerler. arada gevşemek iyidir derler. her iş yerinin mola alanında mikrodalga, tabak çanak, bulaşık makinesi, kahve makinesi vs. mevcuttur. neyse, akşam 4 gibi eve giderler. hemen bir fika daha patlatırlar. sonra çıkar yürürler dışarıda. gelirken alışveriş yaparlar. kiosk'tan, zalando'dan, boozt'tan siparişini verdikleri kıyafeti falan alırlar. akşama güzel bir yemek hazırlarlar. sonra oturur tv izlerler veya netflix falan takılırlar ve 10-11 gibi yatar uyurlar.

hafta sonu cuma günü başlar. genellikle cuma günü yarım gün çalışılır. kalan yarım gün şehir merkezinde alışveriş, piknik, mangal, barda takılmaca vs. sosyal işlerle geçirirler. cuma gecesi ise parti gecesidir. arkadaşlarıyla içerler, dans ederler, tepinirler; o ciddi isveçliden eser yoktur cuma gecesi. sonra eve gelir kusarsa kusar, duş alır, yatar uyurlar.

cumartesi günü kalkar yine alışveriş, spor, yürüyüş ve hobilerini yaparlar. pikniğe giderler yine. bir kafede oturur fika yaparlar, çimleri keser, çalılarını biçerler. pazar günü ise kimse hiçbir şey yapmaz. bol bol uyurlar. alışveriş pek yapılmaz pazarları, zaten her yer kapalıdır. kitap okurlar, film izlerler, spor yaparlar, ormanda yürürler, bisiklet sürerler uzun bisiklet yollarında.

sıkıcıdır ama stabildir isveçli yaşamı. her şeyden biraz biraz vardır

herkes her şeyini kendisi yapar. herkes yemek pişirmeyi, temizlik yapmayı, çamaşır yıkamayı, tamir tadilat yapmayı bilir genelde. çalışan kesim bu işleri kendisi yapmayanlarla kendi aralarında dalga geçerler çok havalı oldukları için.

small talk denen sohbetlerin konusu fikstir. her zaman havadan konuşurlar çünkü yağmur yağar, dolu yağar, kar yağar, yağar oğlu yağar yani. bazen fırtına olur hatta. bununla birlikte genel dünya gündemini konuşurlar. trump böyle demiş diye dalga geçerler. hepsi trump karşıtıdır. çoğu sosyal demokrat olsa dahi bol bol hükümeti eleştirirler. hayat pahalılığından şikayet ederler. seyahat ettikleri yerleri birbirine anlatırlar. seneye italya'ya gideceksen roma'dan başlamalısın, şurada şunu bunu yaptık geçen sene gibisinden. yeni açılan mekanları falan sorarlar birbirlerine. çoğu futbol izler ama oynamaz. golf, tenis falan çok yaygındır. kimisi avcılık sever, kimisi kamp sever. bazısı binicilik yapar. herkesin birkaç hobisi vardır. hepsi masaja gider bunların. akupunktur, ayak bakımı, thai masajı, cilt bakımı vs. çok düşkünlerdir bu tip şeylere.

ilişkiler

acınası halde olanlar genelde tayland'a seks yapmaya giderler. sonra buldukları ilk hayat kadınını buraya getirirler, evlenirler falan. vardır böyle mallıkları.

kadınlar genelde çok seçicidir erkek konusunda. cömert, kibar ve eğlenceli olması gerekir bir erkeğin. genellikle hayalleri bir abd'li zengin bulup abd'de yaşamaktır. böyle tv programları bile var burada.

çoğu isveçli, diğer isveçlileri sevmez. eleştirir onları. sıkıcı bulur. ama kendisi de sıkıcıdır. önyargılı olmakla beraber, çoğu ilginç bulur yabancı ülke insanını. çok masumane biçimde ilgi çekici görürler doğu kültürünü. ama son zamanlarda gelen bazı tipler yüzünden bu durum bozuluyor.

avrupa'nın en amerikan kültürünü içselleştirmiş ülkelerinden birisidir

ingiltere'den daha çok amerikan kültürüne aşinalardır. bir sürü muscle car, harley vs. süren insan vardır. öte yandan, amerikalıları pek sevmezler. onları kaba, gürültülü, servet düşkünü, kibirli insanlar olarak değerlendirirler. isveçliler daha sol görüşlüdür.

hepsi hristiyandır ama hepsi ateisttir aynı zamanda. din burada kültür ve gelenekten ibarettir. yaşlandığınızda psikolojik destek olarak vardır. kimse günah diye bir şeylerden sakınmaz.

burada kibarlık ve etik değerler öğretilir genelde

genç nesil cidden kibardır. teşekkür etmeyi, özür dilemeyi vs bilir. buna çok defa şahit oldum. mesela internetten ikinci el alışveriş yaparken çoğu zaman güvenebilirsiniz satıcıya. paranızı alıp uçmaz pek. çünkü ihtiyacı yoktur 50-100 euroya. ikinci el işi de baya gelişmiştir. insanlar çocuklarına çoğu zaman kullanılmış kıyafet alırlar. çocuk sürekli büyüdüğü için masraf etmek istemezler. tutumlu insanlardır bir çok konuda. ama bazı durumlarda da para saçabilirler. mesela kaliteli bir şey satın alacaklarsa acımazlar. hobisi için binlerce euro harcayan çok isveçli gördüm.

süreklilik, sürdürülebilirlik, sustainability, hållbarhet bu laf esastır burada iş hayatında

her şey planlıdır. plansız iş yapılmaz. 3 ay sonra taşınacağın bellidir. 5 ay sonra işe başlayacağın yer bellidir. 4 ay sonra hangi görevleri yapacağınız bellidir. size geniş bir zaman verirler o zaman içinde o iş zaten yapılır yaya yaya. ama kaliteli yapmanız esastır. insanlar size işinizde bir defalık güvenirler. güvenlerini suistimal etmediğiniz sürece size güvenmeye devam ederler. herkes bu güvenin değerini bilerek yaşar.

hediye vermek almak bayağı bir yaygındır burada. her yıl iş yeri noel hediyesi verir. her çalışana doğumgünü hediyesi alınır. aile arasında da özel günlerde hediye verilir alınır. hediye konsepti de genellikle almaktan imtina edeceğiniz kadar pahalı ama küçük şeylerdir. mesela paranız vardır ama asla 20 euro vermezsiniz bir 70 gramlık çikolataya, işte o çikolata hediyeliktir. veya iittala bir porselen kupa. 25 euro etmez bir kahve kupası ama hediye edildiğinde sevindirir. böyle hediyeler yaygındır.

resmiyeti baya gevşektir. kimse takım elbise kravat takılmaz burada. kimse kimseye bey, hanım vs. demez. herkes herkese ismiyle hitap eder. hiyerarşi vardır iş yerinde ancak bizdeki gibi değildir. müdür karar alırken üstündür ama onun haricinde odaya girdiğinde ayağa kalkmalar falan olmaz. müdür oturur hademeyle işçiyle kahve içer muhabbet eder molalarda, odasının kapısı biriyle özel konuşmayacaksa hep açıktır. kimse kimseye patron, şef, müdürüm vs demez. böyle üstten bakan patron tiplerini hiç sevmezler. kendini ederinden fazla güçlü, iyi, zengin vs. göstermek genellikle ayıplanır burada. birisini övdüğünüzde mesela genellikle off puff yapar utanır sıkılır. insan değeri konusunda eşitliğe önem verirler. mesela yemek verilecek lüks bir restoranı kapatırlar işçiler, yöneticiler hepsi bir arada noel yemeği yerler. öyle ayırmazlar işçi yönetici vs diye.

böyle bir yer işte burası da.