İzleyenlerin Kaleminden: Cem Yılmaz'ın Yeni Gösterisi Diamond Elite Platinum Plus Nasıl Olmuş?

Cem Yılmaz, uzun bir aradan sonra yeni gösterisi "CMYLMZ – Diamond – Elite – Platinum - Plus"ı sahnelemekte. Mart ayında başlayan ve yaklaşık iki yıl süreceği söylenen yeni gösterisinde Cem Yılmaz nasıl bir performans sergilemiş peki? İzleyen Sözlük yazarlarının yorumlarıyla inceleyelim.
İzleyenlerin Kaleminden: Cem Yılmaz'ın Yeni Gösterisi Diamond Elite Platinum Plus Nasıl Olmuş?

gösteriye, bu hafta iki farklı arkadaş grubuyla iki gün üst üste gitme fırsatı buldum. naçizane birkaç tespitim var oyunla ve ortamla ilgili. sosyal medyada "cem yılmaz ne yaparsa yapsın eleştirilmez" diyen bir kitle mevcut ama baştan söyleyeyim, ben de sağlam bir cem yılmaz hayranıyım.

zaten biraz da bunun yan etkileri var. yani sorunun bir kısmı bizde aslında. sosyal medya o kadar gelişti ki, artık cem yılmaz'ın sadece gösterileri ve filmleri değil; konuk olduğu alakasız youtube kanalları, ödül geceleri, borusan orkestra şefliği, film backstageleri ve benzeri gibi akla gelebilecek katıldığı her türlü organizasyon, akşamında youtube'da. dolayısıyla benim gibi sağlam hayranları da kaçırmadan hepsini izliyor. bu durum maalesef cem yılmaz'ın düşmanı olmuş. çünkü gösterinin yüzde 70'ini ister istemez daha önce duymuş oluyorsunuz. bu dediğim gibi cem yılmaz'ın suçu değil. adam sonuçta bir hayat yaşıyor ve hayatında yaşadığı komik şeyleri gelip gösterisinde anlatıyor. ama işin kötüsü biz onun yaşadığı hayatı en az onun kadar yaşıyor ve takip ediyor oluyoruz sosyal medya sayesinde. burada bir yanlış veya suçlu yok, buna önlem almak da neredeyse imkansız. daha önce hiç anlatmadığı şeyleri veya yapmadığı esprileri kapsayan bir gösteri çıkarmak da gerçekten imkansıza yakın olurdu zaten. cem yılmaz gibi bir ustadan bile çok şey beklemiş olurduk. ama sonuç olarak bu bir eksi ve bunu atlamak istemedim.

ikinci olarak konusu olan ve anlatım tekniğiyle 8 koldan birbirine bağladığı uzun hikayeler yok. daha çok söyleşi tadında olmuş. bol bol siyasi espri yapıyor. 8-9 kere "mecidiyeköy sevdamız istanbul aşkımız" dedi mesela. onun dışında da felaket siyasi göndermeleri var. hologramlı mitingine atıfta bulundu mansur yavaş'ın örneğin. ve vura vura söyledi. dert yana yana söyledi. komedi yapmak için değil de sanki ders vermek için anlattı çoğu şeyi. bu da biraz söyleşi tadına çevirdi ortamı. insanların takip mesafesi kırılmadı yani, daha çok "vay be yürek yemiş herhalde... bunu kesin köşesinde yazar birkaç sipsi gazeteci, adamın başına üşüşmese leş kargalar bari" şeklinde pür dikkat takip etti herkes bence. her şekil dinlemesi keyifli ama tabi o başka.

bir de ilk gittiğim gösteride yaptığı şeyma şakalarını ikinci gösteride sırf acun ve burak yılmaz gelip izlediler diye yapmadı ve şaşırdım. nerden baksan 8-10 dakikası boşa gitti ve oyalanmak için seyirciye sataşma yoluna gitti. orada da pek verim alamadı. ikinci gösteride ufaktan yaşadığı kopmalar bundan kaynaklı oldu.

sonuç olarak daha önceki gösterilerini izleyenler mutlaka görmüştür, finalde bomba gibi bitirir ve dakikalarca ayakta alkışlanırdı. bu sefer her iki gösteride de son 15 dakikaları güzel bağlayamadı. üzülerek söylüyorum ama biraz bitse de gitsek oldu ortam. ben özellikle ikincide çıkışta yaşanacak otopark trafiğini hesaba katıp erken çıkmayı düşündüm, ki kendimden asla beklemezdim. ayakta alkışlanma da olmadı ikisinde de haliyle. seyircinin o donuk tavrı cem yılmaz'ı da etkiledi. çok neşeli değildi her iki bitişte de.

böyle negatif bir yazı yazmamın tek sebebi cem yılmaz'dan çok daha fazlasını beklememdir. diğer gösterilerde de benzer durumlar yaşandıysa yeni biletleri satışa çıkarmamayı ve biraz toplarlayana kadar ara vermeyi düşünebilir, bende öyle bir izlenim bıraktı.

Kısa kısa diğer yorumlar

gösteriden bir saat önce çıkmış bir halde yazıyorum: adam hala anırta anırta güldürüyor. bazı önyargı oluşturan yorumlar okumuştum ekşi sözlük'te, gitmeden önce ama an itibarıyla onlara pek katıldığım söylenemez.

önceki gösterilerle kıyas yapmak gerekirse, ilk olarak gösterinin süresi daha kısa geldi bana. sanırım 2 saat 10/15 dakika kadar sürdü. ikincisi de öncekilere göre biraz daha kopuk kopuk hikayeler dinledik. cmylmz olsun, fundamentals olsun daha bir bütünlük hissi veriyorlardı dinlerken. konudan konuya geçiş çok daha yumuşaktı onlarda ve en son bittiğinde “nerden nereye geldik biz ya?” dedirtmiyordu. en azından kafanızda ana başlıklarla gidişatı oturtabiliyordunuz. bu sefer öyle değildi. ama tekrar edeyim, hala anırta anırta güldürüyor adam. sosyal medyaya takılmayın.

gösteriyi ilk gününde, yerinde seyretme fırsatı buldum. cem yılmaz’ın sahneye 10 dakika önce çıkıp gösteri öncesi seyirciyle diyalog kurması baya keyifliydi. ilk gösteri olduğu için uzun uzun anlattı. ilk yarısında üniversite soru-cevap etkinliğinde anlattığı esprilerden vardı ve youtube’a düşen görüntüleri izlediğim için çok keyif alamadım ve biraz hayal kırıklığı yaşadım. ikinci kısımda ise oldukça gülüp eğlendim. ayrıca gösteride birkaç kez ekşi sözlük takipçisi olduğu izlenimini verdi.

bostancı gösteri merkezinden yeni çıktım ve taze taze yazmaya geldim. bence bu adamın zirvesi cmylmz. depp de kötü değildi ancak yarılarak güldüğüm anlar, önceki gösterilere göre azdı. programlanmış olarak güldüğüme ayıldığım bir an yaşadım hatta. 2 yıl boyunca devam edeceğini okumuştum depp için. umarım bugünki esprilerden daha üst bir noktaya koyar şovunu.

her zamanki cem yılmaz. ne eksik ne fazla. değindiği konular, anıları vs. her detay, her hikaye komik. her şeyden önce konu ne kadar sıradan olursa olsun anlatım tarzı/seyirciyi yakalayabilmek çok önemli. kendisi bunu her zaman başardığı için buralarda. eski karikatürist olması hayatı boyunca detayları kolay yakalamasına ve iyi gözlemlemesine fazlasıyla yardımcı olmuş, çok belli. adam zeki, kültürlü, yapacak bir şey yok. güldürmek zordur. başarıyor ve kazanıyor. stand-up gösterileri her zaman izlenir, hem de defalarca.

eski gösterilerdeki kadar güldürmese bile yine oldukça güldüren ve beklentileri karşılayan bir iş yapmış cem yılmaz. müthiş gözlemlerini kendine has üslubu ile yine enfes şekilde anlatıyor cem yılmaz. sağ olsun, var olsun.

fiziksel özelliklerle ilgili yaptığı bir iki şaka vardı. öyle çok komik bir şaka olmadığı için kendisine tavsiyem, bu şakayı gösterisinden çıkartması olacak. çok komik olmayan ve cem yılmaz zekasını ortaya koymayan bir şaka için seyircisini kırmasının, üzmesinin bir alemi olmadığını düşünüyorum. iki sıra önümde, gösterisinde betimlediği fizikte bir kadın vardı. resmen ağlamaklı oldu gösterinin o bölümünde.

gösterinin londra'daki prömiyerini izledim. cem yılmaz zaten cem yılmaz, farklı olanları söyleyeyim;

- inançlı biri olmadığını herhalde ilk defa dile getirdi. ya ilk gösterinin heyecanı ya da artık umrunda değil. 

- az da olsa siyasi espri yaptı. bu toplara da girmezdi eskiden.

- ingiliz komedisi gibi durum hazırlayıp espriyi sona saklamaya başlamış. londra seyircisi bunu beğendi. afyon seyircisi ne yapar bilinmez. 

- endüstriyel bir ürün izlemedik. çok içten ve samimi bir gösteriydi.

sonuç: tahminim bu gösteriyi 45 dakika kesip fundemantals gibi soluksuz kahkaha atmalı formata sokar. cem yılmaz'ın hayal ettiği seyirci, londra'daki seyirci diye düşünüyorum. o yüzden bu gösteri biraz farklı olacaktır. daha sonra bu kadar içten olması biraz zor.

9 ve 10 nisan gösterilerinden aklımda kalan konu başlıklarını hatırlamak isteyenler için aşağıda derledim

(dikkat, ağır spoiler içerir)

- abisi ve zafer algöz'ün gösterisi. kulise komedyen istemeleri. gösterinin gözlüklü ibne ile kırbaççı adıyla rotterdam yerine anadolu'da başlaması.

- cem ne anlatıyor biliyor musun?!? bildiğimiz şeyleri.

- facetime'da yaşlılarla konuşurken kendileri dışında her şeyi göstermeleri.

- tarkan'ın şarkı sözleriyle dansları arasındaki çelişki. mustafa sandal'ın surlardan bir türlü sahneye inemeyişi ve müzik kalitesini özetleyen "suç bende" albümü.

- acun'un nafakadan sonra giydiği terliği moda diye satması. acun'un öteki dünya için sms oylaması.

- karadeniz türkücülerindeki "attention deficit disorder".

- salon tıka basa dolu... burası sıkışık, bodrum'daki yazlığa geçelim.

- 5 yaşındaki cem'in, bütün gün evde oturan komşusu yeni gelinle kızma birader oynayışı. osuruktan sonra gelmeyen özrün bütün romantizmi kaçırması.

- jenga oynayan çocukla tanışma ve akabinde yaptığı uyarı.

- cem'in kışlık montu yokken, oğlu kemal'in bunny'yi 6 bin liraya giydirmesi. apple'dan gelen teşekkür mesajları.

- roketatar... 500 kilo eroin... silah kaçakçılığı normalken uçağa el kremiyle binmenin oluşturacağı güvenlik zaafiyetleri. pilotu kremleme. 20 dakika, bilemedin 40.

- abi arkadaki göt kimin? "dünya'yı 4 aile yönetiyor abii" diyen sultangazili.

- adalar niya bozildi yeav?

- erteleme... yazlık+havuz+şampanya bu ortamdayken, "abi aslında imkan olucak var ya" diyen arkadaş.

- istanbul sevdam, mecidiyeköy aşkım.

- morgan freeman'ın "land of brotherhood" dediği istanbul'un mecidiyeköy semtinden bihaber olması.

- ozan güven'in oğlu: ne iş yapıyorsun
cem: komiklikler, şakalar
ogo: mesela?

- ben yokken nelere gülüyordunuz (tiktok-insta videoları, çaydanlık fırlatma)

- ata demirer'in hep aynı filmi çekmesi.

- osuruğu ilk ayıplayanların ilkel yaşamda avlananlar olması.

- "nimetle şaka olmaz" diyip midye fırlatan, kokoreç sallayan tipler.

- az ünlü ozan güven ve ismi yazılamayan tırnak pidesi.

- ebru gündeş'in kariyer planları arasında tırnak pideye ismini yazdırmak oluşu.

- çeşme'deki her iki yazlıktan birinin eskiden kilise olması.

- cem beeyyyy, burası ilahiyat fakültesi
napiyim mnkym vatikan ajanı mıyım?!?

- ezan o ezan.

- tırnaklarını yediği için biten müzik kariyeri.

- müzik grubunda fazla işi olmayıp sürekli karı kız kesen bas gitarist ve don yiyince kendine gelen solist.

- en seksi 20 erkek;
1) ali kırca
.
.
.
19) ozan
20) cem

- ozan'ın her karizma rolünden sonra 216'yı oynaması.

- kadir inanır'ın bavullarla havuza girmesi.

- gösterinin adındaki plus'a karşılık gelen pinti adam. - cem' e gidelim... masaya şampanya söyleyelim... balık yapalım bi... para? yok.

- rahmi bey sabah uyandınız, 100 milyon usd'niz var ne yaparsınız? - ağlarım. aliii

- ikramiye parasını almaya tenezzül etmeyen adam.

- ikramiye çıksın diye allah'ı kandırmaya çalışan halk. - çıkan parayla ne yapardınız?
- fakirleri doyururdum. -aaaa ibrahim'in bir fikri varmış.

- cenazede beni görünce siyah gözlüklerini saklayan ünlüler. geliyoo geliyoo, saklayın.

- cem'e enstrüman kalmaması. ricky martin mi geldi mnkym.

- kıbrıslı spor hocası hulk'un kabile çağrısı.

- vücudunun bazı bölgeleriyle uzun zamandır görüşmediği halde kendiyle barışık insan.

- spor salonunda sürekli konuşarak rahatsız eden yavşağın "rahatsız ederler" demesi.

- ben o kadar istemiyorum (vücut & squat)

- aquaman filminde konuşurken aslında çıkması gereken ses.

- 5 erkek çıkılan tatilde, abisinin iki finli turist için "ibne ya bunlar" demesi. ibne federasyonu başkanlığı.

- ünlü cenazesinde sıradan insanın "teker teker eksiliyoruz" serzenişi.

- nusret'in danayla ilişkisi.

- polonya pornosu.

- yeni doğan çocuğun doğar doğmaz ipad şifresi sorması.

- yaşlıların kısa şort aşkı ve tavladaki yaverleri.

- yaşlıların tatilde ölüm provası.

- trabzon'un 4 boyutlu olması ve allah katındaki camii.

- uçak koltuğu 24b olan yolcunun 1a'dan itibaren tüm koltuklara bakması.

- "çok türk var yeaaa" diyen yavşak.

- genç göstermenin tek kuralı.

- eurovision şarkısı sorarak yaş tespiti.

- kurban bayramı vs halloween.

- kalıp mermerden çekiçsiz heykel yapan adam.

- albüm yapıp adını "aman eller duymasın" koymak.

- bozuk para olmadan gidilemeyen stand-up.

- "ışıklar içinde uyu" temennisinin saçmalığı.

- her şeyi convert etme hastalığı.

- çocuğun okul toplantısında. ayrılmışlar.. sus sus.

- kolonya-gül reçeli içen enişte.

- herkesin yunus'ların, nasrettin hoca'ların torunu olması.

- anadolu türkülerindeki umursamaz tavır (kapıyı kırdım da geldim).

- 1 lokma 1 hırka (hırka louis vuitton, lokma nusret)

- nasreddin hoca'ya mal soru soran kitle.

- türk turistin yurtdışında ortaya çıkan fakir geni (telefon kabı, kestane satan bangladeş'li).

- kaza yapan enişte.

- gösteride başkasının çocuğunu çeken adam.

- jeff bezos'un boşanmak için ödediği nafaka.

- kemal'in babasına gümüşlükleri satmayı teklif etmesi.

- kemal ile nusret'in oğlunun ortak işe girmesi.

- seyirciyi avuç içine içine almanın aslında son çare olması gerektiği.

Kadın Milli Futbol Takımımızın 10 Numarası Melike Pekel'in İlham Verici Hayat Hikayesi

Kadın Futbolunun Yasakları Aşarak Ses Getirir Hale Gelişinin Öyküsü