James Webb Uzay Teleskobu, Uzayda Yaşamın İlk İzlerini mi Buldu?

James Webb Uzay Teleskobu, Dünya'ya 120 ışık yılı uzaklıkta ve Aslan Takımyıldızı'nda yer alan K2-18 B'nin atmosferinde karbondioksit, metan, hidrojen ve dimetil sülfat keşfetti. Tüm bunlar ne anlama geliyor?
James Webb Uzay Teleskobu, Uzayda Yaşamın İlk İzlerini mi Buldu?


Öncelikle nedir bu haber?

tüm insanlık tarihinde uzayda yaşamın elle tutulur ilk kanıtı bu muhteşem teleskop tarafından geçtiğimiz haftalarda ortaya kondu. resmi açıklamanın yapıldığı tarih ise 11 eylül 2023.

james webb uzay teleskobu bilindiği üzere uzak yıldızlardan gelen ışığı analiz edip o ışığın yansıdığı gezegenlerdeki atmosferlerin kimyasal yapısını ortaya çıkartabiliyor. bazı kimyasallar bizim bildiğimiz şekliyle sadece biyolojik aktivite tarafından üretildiğilden bu kimyasalların varlıkları o gezegendeki biyolojik yaşama kanıt oluşturabiliyor.

buna göre; dünyadan tam 8 kat büyüklüğünde ve habitable zone'da bulunan söz konusu gezegen olan k2-18 b'in atmosferinde öncelikle karbondioksit ve metan bulunmuş. bu durum gezegende su varlığına işaret ediyor.

sonrasında dünyada sadece yaşayan organizmalar tarafından üretilen dimethyl sulphide (dms) molekülü de bulunmuş. bu keşifler şimdilik ileri seviye teyite muhtaç olsalar da suanki halleriyle direkt olarak yaşamın ilk izlerine bir kanıt niteliği taşıyorlar.

kaynaktwitter

dms ve dimetil sülfit nedir?

denizin kendine özgü bir kokusu vardır, hepimiz biliriz. rüzgar estikçe ya da deniz dalgalandıkça burnumuza gelen koku, sandığımız gibi tuz, iyot gibi minerallerden değil, deniz yosunu ve basit su yosunları denilen alglerden gelir temel olarak. algler hücrelerinde dmsp adı verilen bir bileşik içerirler, bu madde tuzlu suda canlıya kalkan görevi görür. bu bileşiğin bir kısmı yosunun hayatı sona ererken dms adlı moleküle dönüşür. dimetil sülfit ise, tek hücreli fitoplanktonları yiyen bakteriler tarafından üretilir. (entry'nin bu kısmı için google'dan yararlanılmıştır.)

yani, deniz kokusu dediğimiz şeyin içinde baskın olarak bu iki molekülün kendine özgü kokusu vardır. james webb'in yakaladığı şey, bu molekülün gezegenin atmosferindeki (kendine özgü renge sahip) izidir.

james webb ötegezegen keşfetse ne olur, gidemeyeceğiz, çok uzak diyenler için de birkaç kelam etmek isterim.

bir insanın yaşam süresi içinde ışık yılı uzaklığındaki bir diğer galaksiye gitmesi hatta şu andaki yakıt - ivme gücü ile güneş sistemi'nin sınırına gidip dönmesi bile imkansızdır. merak etmeyin bu buz gibi gerçeği bilim insanları sizden önce gördü :) bu tür yıldızlararası bir görev için düşünülen organizma elbette bir insan değil, yapay zeka. milyarlarca satır koddan oluşan, kendi kendine öğrenen, beyni olduğu uzay aracının navigasyon hesaplamalarını dahi nokta atışı yapabilecek, tam anlamıyla kendi otonomuna sahip güçlü bir yapay zekadan bahsediyorum, aklınıza sınırlı kapasitedeki chatgpt ve türevleri gelmesin.

ötegezegenlere seyahatte diğer önemli konu ise, yakıt ve ivmelenme meselesidir. geri kalan her tür mühendislikte (yeni alaşımlar bulunarak uzay aracının hafifletilmesi haricinde, o kısım malzeme mühendisliğinin alanıdır ve gelişime çok açıktır) insanoğlu neredeyse uzmanlaşmıştır. tam bu noktada da, neredeyse sınırsız bir enerji kaynağı olan soğuk füzyon bilim dünyasını heyecanlandırmaktadır. asıl mesele, soğuk füzyonun teoride ispatlanmış verimliliğini pratiğe dökmekte. bu füzyon enerji kaynağında ne zaman x enerji girişi karşılığında x+100 (rakam örnektir), elde ederiz, işte o zaman yapay zekalı yıldızlararası yolculuğumuz için en önemli engel de ortadan kalkar. soğuk füzyon dünyanın sürekli artan enerji talebini karşılamak bir yana, çok uzun mesafeleri büyük hızlarla aşmamız için de şu anda bilim dünyasını en heyecanlandıran inovasyonlardan biri, çalışmalar da son hızla devam ediyor. dileyen internette araştırabilir.

bir milyar dolarla başlayıp, on milyar dolara dayanan bütçesi ve projenin zaman aşımı nedeniyle amerikan kongesi tarafından ekibi sorguya çekilen, neredeyse iptal olma aşamasına gelmiş james webb uzay teleskobu, insanlık için ufuk açıcı harikulade bilgiler vermeye devam ediyor.

bir bakıma heyecan verici bir haber bu. yine de fazla heyecana gerek yok, çünkü;

dünyada fitoplanktonların ürettiği dms'nin, bulunan bu gezegendeki varlığı kesin değil. kesinleşmesi için daha fazla kanıta ihtiyaç var. dolayısıyla şu an için yaşam izi bulundu demek için erken. yeni gözlemler yapmak gerekiyor.

ikinci olarak metan; jüpiter, satürn, uranüs ve neptün gibi gaz devlerinin atmosferinde de bulunan bir molekül. yani bulunan gezegenin yaşama uygun olup olmadığı tartışmalı durumda şu an için. zira bu tip bir gezegen bizim güneş sistemimizde yok ve gerçekte nasıl bir ortam olduğunu pek bilmiyoruz. hatta nasa'ya göre yüzeyde okyanus bulunabilir ama okyanuslar yaşam barındırmayacak kadar sıcak durumda yani sıvı formu dışında bir formda olabilir yahut gezegenin içi aşırı basınçlı olabilir.