John Adams'ın Evde Duvara Asılası Sözü: "Ben Politika ve Savaşı Öğrenmeliyim ki..."

ABD'nin kurucu babalarından John Adams'ın klasik sözünü inceliyoruz.
John Adams'ın Evde Duvara Asılası Sözü: "Ben Politika ve Savaşı Öğrenmeliyim ki..."

john adams'ın çok bilinen o sözü: "i must study politics and war so that my sons may have liberty to study mathematics and philosophy" genelde burada kesilir. devamı ise şöyle: "my sons ought to study mathematics and philosophy, geography, natural history, naval architecture, navigation, commerce, and agriculture, in order to give their children a right to study painting, poetry, music, architecture, statuary, tapestry, and porcelain."

"Ben politika ve savaşı öğrenmeliyim ki, çocuklarımın sanayi ve ticareti öğrenme özgürlükleri olsun. Çocuklarım sanayi ve ticareti öğrenmeliler ki onların çocukları sanat, edebiyat ve (felsefeyi) öğrenme şansına sahip olsunlar."

bu paragraf karısına yazdığı bir mektupta geçiyor. devrimci politikacı karısı olmak da böyle bir şey demek.

john adams, bağımsızlık mücadelesini ve fedakarlıklarını, olası sonuçları üzerinden yüceltmek istemiş. bir nevi seküler şehitlik: "ben kendimi siyasetle harcıyorum ki sizler güzel yaşayın". bu doğrultuda bir ihtiyaçlar hiyerarşisi, daha doğrusu evrim ağacı yapıyor. siyaset ve savaş -> mühendislik, beşeri bilimler ve felsefe -> sanat ve estetik

benim en çok sevdiğim siyasi alıntı olabilir ama tabii böyle bir hiyerarşi ve evrim yok. toplu olarak da birey olarak da bunlarla aynı anda uğraşıyoruz binlerce yıldır. adams'ın dava arkadaşı jefferson, hem bağımsızlık bildirgesinin başyazarı, hem çiftçi, hem mimar, hem gürme, hem mekanik bilimlerle hem de sanatla ilgili. hepimizin başarıları olmasa bile zevkleri bu kadar geniş az çok (benim çiftçilikle alakam orkide dikip öldürmekten ibaret gerçi).

ve bu gruplar arası ilişki tek yönlü değil, belli bir konudaki ilerleme diğer konularda da çığır açıyor. en basitinden mühendislik hem savaşı, hem mimarı gibi sanatları doğrudan etkiliyor (architecture begins where engineering ends... -civilization'dan öğrendiğim alıntılar, vol 2). siyaset felsefeden ayrı bir olgu değil.

(ekleme: bu da ekşi sözlük kurucusu sedat kapanoğlu aracılığıyla, arthur c. clarke'tan gelsin: "the goal of the future is full unemployment, so we can play. that’s why we have to destroy the present politico-economic system.")

ama bu romantik görüşün asıl hatası, günün birinde toplumun savaşı, siyaseti, üretimi, beşeri bilimleri aşıp, sadece estetikle ilgilenebilecek düzeye geleceğini düşünmesi, ya da ulaşılmaz olsa da öyle bir hedef göstermesi. halbuki, toplum varoldukça siyaset sadece uğraşılması gereken değil, uğraşılması istenecek bir dal. kimse nasıl yönetileceğimizle, kaynakları nasıl idare edeceğimizle uğraşmazsa, bununla uğraşmayı nihai amaç gören güç delisi insanların insafına kalırlar. siyasetin dışında, mühendislikte de ilerleyeceksin ki, yukarda bahsedildiği gibi mühendislik sürekli daha ileri bir noktada bitsin ve mimari de yeni ufuklarda başlayabilsin.

tabii buna karşı oluşumun derinde yatan asıl nedeni, yani refleksif tepkim, sanatın ve estetiğin zaten ulaşılacak son nokta olmadığı. asırlarca siyasi ve askeri açıdan stabil, geriye bir sürü sanat eseri bırakmış eski toplumlar, galaksi nedir, mikrop nedir bilmiyorlardı. ufukları, gördükleri dünyayla aynı boyuttaydı, her şey birkaç santim ile birkaç kilometre arasındaydı. oysa bizim ufkumuz 10 üzeri -35 metre (planck uzunluğu) ile 10 üzeri 26 metre (bilinen uzayın çapı, 93 milyar ışık yılı) arası kadar geniş bir yeri doldurabiliyor.

dünün uğraşları sayesinde edinilen lükslerle bugünü hissedebilmek ve ifade edebilmekten de güzeli, yarınları hayal ve inşa etmek olmalı. (singularity müridi olup cihatla large hadron collider'ı fethedeceğimiz, cemaatin sultanahmet'ten dolup tasacağı, ayasofya'yı uzay istasyonuna dönüştüreceğimiz güzel yarınlara... len john adams'ın bu başlıkta ne işi var?)