"Kadınlar Kayda Değer Bir Buluş Yapmıyor" Önermesine Tepki Olarak Doğan Cecilia Payne

Kadınların kayda değer bir felsefe ya da bilim üretemediği şeklindeki önermeler ileri sürenleri mutlaka duymuşsunuzdur. Astrofizikçi Cecilia Payne, yaptığı oldukça önemli buluşlarla bu algıyı yıkmak için doğmuş adeta.
"Kadınlar Kayda Değer Bir Buluş Yapmıyor" Önermesine Tepki Olarak Doğan Cecilia Payne


1925'de henüz en saygın astrofizikçiler, yıldızların ağır elementlerden oluştuğunu iddia ederlerken, cecilia payne adında 25 yaşındaki bir genç ingiliz doktora öğrencisi, devrim niteliğinde bir doktora tezine imza attı. tezinde; güneşin, tüm yıldızların ve haliyle evrenin temel olarak hidrojen'den meydana geldiğini iddia ediyordu.

zamanın astrofizik ve uzay bilimleri uzman heyeti başkanı henry norris russel, genç kadının tezini "imkansız" diyerek reddetti. ancak aradan 4 yıl geçmeden, kendisi de tamamen aynı sonuçlara varan bir çalışma yayınlamak zorunda kaldı.

payne, daha sonra tezini, gökbilimcilerin saygıyla andığı stellar atmospheres adlı kitaba dönüştürdü. birkaç yıl içinde, vardığı sonuçlarının hem temel hem de doğru olduğu herkesçe kabul edilir hale geldi. cecilia payne, herhangi bir yıldızın yüzey sıcaklığını spektrumundan okunabileceğini ilk kez gösterdi. cannon'un yıldız spektral sınıfları düzenlemesinin aslında bir dizi düşen sıcaklık olduğunu ve sıcaklıkların hesaplanabildiğini gösterdi. hertzsprung-russell diyagramı olarak adlandırılan yıldızların spektral sınıfına karşı parlaklık diyagramı bu sayede düzgün bir şekilde yorumlanabilir hale geldi ve astrofizikteki en güçlü analitik araç oldu.

Hertzsprung-Russell diyagramı.

payne ayrıca değişken yıldızların fiziksel olarak anlaşılmasına katkıda bulundu. bu çalışmaların çoğunu 1934'te evlendiği rus gökbilimci sergei gaposchkin ile birlikte gerçekleştirdi.

doktora programını bitirdikten sonra payne, 1930'lu yıllardan itibaren öğrencilere danışmanlık yaptı, araştırmalar yaptı ve ders verdi. bunlar bir profesörün olağan görevleri olmasına rağmen bir kadın olduğu için harvard'daki tek unvanı profesör shapley'e "teknik asistandı". yirminci yüzyılın en parlak ve yaratıcı gökbilimcilerinden biri olduğu tartışmasız bir şekilde kabul gören cecilia payne, hiçbir zaman seçkin ulusal bilimler akademisi'ne seçilmedi. adı, galile, newton ve einstein'la birlikte anılması gerekirken akademik kurumların erkek hakim yapısı, cecilia payne'in hak ettiği payeyi almasına engel oldu.

fakat zaman değişmeye başlamıştı. 1956'da nihayetinde tam profesör (harvard'da profesörlük ünvanı alan ilk kadın) ve astronomi bölümü başkanlığı yaptı. astronom dostları da elbette ki onun dehasını takdir ettiler. 1976'da amerikan astronomi topluluğu, ona prestijli henry norris russell ödülü’nü verdi. kabul konferansında, "genç bilim insanının ödülü, dünyanın tarihinde bir şeyi gören ya da anlayan ilk kişi olmanın duygusal heyecanıdır" dedi. o, tüm bilimsel ödüllerin en önemlisini bizzat yaşayarak deneyimlemişti!


bugün bu gerçeğin değiştiğini düşünenler varsa, bütün fen bilimi ders kitaplarımızın, evrenin temel atomunun hidrojen olduğunu yazıyorken bu hayati bilgiye kimin sayesinde ulaştığımıza dair en ufak bir bilgi sunmuyor oluşuna dikkat etmeliler.

https://www.amnh.org/…-the-composition-of-the-stars

Kadınların bilim dünyasındaki rolü hakkında biraz daha okuma yapmak isterseniz