Kan Donduran Olayların Yaşandığı, Osmanlı'nın En İlginç İsyanlarından: Edirne Vakası

Padişahın tahttan indirildiği, Şeyhülislam'ın öldürüldüğü; Osmanlı İmparatorluğu tarihinin gördüğü en büyük ayaklanmalardan biri Edirne Vakası (Feyzullah Efendi Vakası).
Kan Donduran Olayların Yaşandığı, Osmanlı'nın En İlginç İsyanlarından: Edirne Vakası

karlofça antlaşması imza edilmeden önce ikinci mustafa, ordularının başında harbe giden fevkalede cesur, hareketli, vatansever bir hükümdardı. millet ve memleket işleriyle yakından alakadar oluyordu. karlofça'dan sonra ise padişah birden bire huy değiştirmişti. babası dördüncü mehmet gibi av merakına düşmüş, her gün binlerce kişi ile edirne'nin yolunu tutar olmuştu. sultan mustafa artık hayatı ciddiye almıyor, zevk-ü sefa alemlerinde, "ne kadar eğlenebilirsem o kadar iyidir" mottosunu benimsiyordu.

istanbul onun zamanında hükümet merkezi olmaktan çıkmış sanki başkent edirne'ye taşınmıştı. halk ve asker takımı bu işten ziyadesiyle hoşnutsuzdu.

devlet işlerini ise, hocası gördüğü şeyhülislam feyzullah efendi'ye bırakmıştı. feyzullah efendi, dilediğini azlediyor, dilediğine istediği memuriyeti veriyor, memuriyetleri satıyor, velhasıl tam yetkiyle hareket ediyor, kimse onu sorgulayamıyordu. sanki padişah o olmuştu.

feyzullah efendi, mutlak gücü sebebiyle yüzlerce kişiyi mağdur etmeye başlamıştı. pervasızca hareket ediyor, insanlara zulmetmek noktasında da geri durmuyordu. paraya, mevkiye ve nüfuza doymuyordu. bütün devlet memurluklarının en yüksek yerlerine akrabalarını ve adamlarını yerleştiriyordu. dört oğlundan biri nakib-ül eşraf, biri kazasker, biri bursa kadısı ve sonuncusu da şehzade hocası olmuştu. damatlarından biri istanbul kadısı bir diğeri de edirne kadısıydı.

devlette artık kimse feyzullah efendi'nin icazeti olmadan iş göremiyordu. sadrazam amcazade hüseyin paşa dahi , feyzullah efendi'nin hırslarından bıkarak istifa etmişti. aynı şekilde sonraki sadrazam daltaban mustafa paşa da feyzullah efendi'ye tahammül edememişti. devlette tam anlamıyla bir tiranlık kurmuş, haksızlık ettiği halktan kişiler, hak aramaya kalktıklarında ise bunu yaptıklarına pişman ediliyordu.

mağdur edilenlerden biri de karakaş mustafa isminde bir zattı. dirliği olan bu zatın dirliğine feyzullah efendi'nin bir adamı haksız yere çökmüş, hakkını aramak için edirne'ye kadar yola düşen bu adam, dirliğine çöken kişiyi şikayet etmeye kalktığında hemen derdest edilmiş, adamcağız canını onların elinden zor kurtarmıştı.

eski kul kethüdası çalık ahmet de feyzullah efendi'nin zulmüne uğrayanlardandı. görevinden bu adamı haksız yere azletmiş, onu önce bursa'ya sürdürmüş ardından da göz hapsinde tutmak için istanbul'a getirtmişti fakat istanbul artık bir kazan gibi kaynamaya başlamıştı. isyan fikri, istanbul'da dilden dile yayılıyordu.

karakaş mustafa, çalık ahmet, birçok asker ve ahali intikam ateşiyle yanıp tutuşuyordu. bu sıralarda, kafkasya taraflarında gürcü beylerinden bazıları devlete karşı isyan etmişlerdi. hükümet, kafkasya'ya asker göndermeye karar verdi fakat o tarafa gönderilmek istenen cebeciler, birden bire ayaklanarak meydanlarda toplanmaya başlamışlardı. isyancılar meydanlarda birbirini buluyor, sadrazam rami paşa'nın da feyzullah efendi'den bıktığı ve onu sevmediği dilden dile konuşuluyordu.

cebeciler, bir kısım yeniçeriler, kalabalık bir halk kitlesi, istanbul sokaklarında dolaşıyor, bağırıp çağırıyor fakat ne istediğini, ne isteyeceğini, nereye gideceğini, kime baş vurulacağını bilemiyordu. başıboş bir kalabalık sokakları doldurup boşaltıyordu. durmadan binlerce insan " feyzullah efendi'yi istemeyiz, padişahın edirne'de ne işi var?" diye feveran ediyorlardı.

karakaş mehmet, isyancılar arasında sesi en çok çıkanlardandı ve halka yön veriyordu, feyzullah efendi'yi herkese hedef gösteriyordu. padişahın edirne'de değil istanbul'da olması gerektiğini söylüyordu. hınca hınç bir kalabalık çoşkuyla meydanları doldurmuş, istanbul otoritesi yerle yeksan olmuştu.

isyancılar kendi içlerinde iş bölümü yapmış, sadaret kaymakamlığına kavanoz ahmet paşayı, şeyhülislamlığa imam mehmet efendi'yi, yeniçeri ağalığına ise çalık ahmed'i seçmişlerdi.

hemen bir heyet vasıtasıyla edirne'ye haber gönderildi ve halkın istekleri padişaha sunulmak istendi fakat feyzullah efendi zeki bir adamdı, istanbul'da casusları vardı ve olan bitenden haberdardı. bostancıbaşına hemen gelen heyeti tutuklattı ve zindana attırdı.

kızlar ağası ise artık olan bitenden rahatsız olmuştu ve bir zaman sonra istanbul'daki isyanı ve gönderilen heyetin ahvalini padişaha söylemişti. hemen sadrazam rami mehmet paşa çağrılmış, feyzullah efendi'nin yediği naneler açığa serilmişti.

padişah feyzullah efendi'ye bu kadar güvenmekle hata ettiğini anlamış fakat artık iş işten geçmişti. hemen feyzullah efendi'yi erzurum'a memleketine göndermek istedi.

heyete şeyhülislamın azledildiği padişahın da kalabalık dağılınca istanbul'a geleceği bildirilmişti. fakat artık ok yaydan çıkmıştı. asiler o dakikadan sonra işi büsbütün azıttı. padişahı da istemiyorlardı. isyancılar, padişahın siyaset ettiğine, isyan dağılınca cemiyeti parçalama amacı güttüğüne inanıyorlardı.

böyle böyle güç alan asilerin sayısı 30 bini aştı. önce davut paşa sahrasında toplandılar ardından da edirne'ye doğru yola çıktılar. ulema ve esnaf takımı da ciddi oranda asilere destek vermekteydi. 17 ağustos 1703'te istanbul'dan gelen asi ordu ile padişah ordusu çorlu'da karşılaştı. buradan bir sonuç çıkmayınca, asiler yola devam ettiler. bir defa daha babaeski'de karşı karşıya gelince padişahın ordusunda bulunanlar da asi kuvvetlere katıldılar. bunun üzerine çıkış yolu kalmadığını gören ikinci mustafa tahtı kardeşi üçüncü ahmet'e devretti.

feyzullah efendi ise yol üzerinde yakalanıp tekrar edirne'ye getirildi. feyzullah efendi peygamber soyundandı bu yüzden başındaki yeşil sarık çıkarıldı. sonra bir hamal beygirine bindirildi, bit pazarına götürüldü.

sonrasında bir ata bindirildi. üstü başı perişan olmuştu. sarığı düşmüş, cübbesi yırtılmış, saçı sakalı birbirine karışmıştı. bir zamanlar bir dediği iki olmayan adam halk tarafından ağır hakaretlere uğruyordu. atından düşürüldü binlerce kişinin ayakları altında çiğnendi. halkın kin ve nefreti tükenmiyordu.

hemen etraftan 300 kadar hristiyan toplandı. feyzullah efendinin ayağına takılan iplerin ucu hristiyanların eline verildi. en öne de papazlar geçirildi. papazlar, hristiyan ayinleri yaparak feyzullah efendiyi sürüklemeye zorlandı. ceset bir buçuk saat sürüklendikten sonra da yeniçeri ocağında başı kesilmişti.

bu kan donduran olaylar, yeni bir devir başlatmıştı: lale devri

zulm ile abad olanın akibeti berbat olmuştu.