Kedi Sevgisi ve Teraryum Merakını Açıklayan Yaşam Sevicilik Duygusu: Biyofili

Nekrofilinin bir nevi tersi olan biyofili durumu nedir, ne değildir öğrenelim.
Kedi Sevgisi ve Teraryum Merakını Açıklayan Yaşam Sevicilik Duygusu: Biyofili
iStock

neden köyümüze geri döndük?
hobi bahçelerini nasıl ele geçirdik?
38. kattaki evimizde minyatür orman geliştirme sevdamız da nereden çıktı?
suya koyduğumuz difenbahya yaprağının köküne her gün nasıl umutla baktık?
balkonumuza uzanan ceviz ağacımıza sarılmayı neden istiyoruz?
kedileri sevmek için nasıl bu kadar çok şekil değiştiriyoruz?

işte karşımızda: biyofili!

elbette ki sosyal, fiziksel çok fazla etmen var; ben biyofili ile ilişkisini ele almaya çalışacağım.

biyofili, doğaya veya canlı sistemlere doğuştan gelen yakınlığı, içgüdüsel olarak onunla bağlantı kurma bir arada olma eğilimini ifade eder. yunanca “biophili” sözcüğünden gelmektedir, bio sözcüğü hayat, philia sözcüğü de düşkünlük, sevgi anlamındadır. ilk olarak erich fromm tarafından, "canlı ve yaşamsal olan şeyler tarafından cezbedilme yolundaki psikolojik saplantı" olarak tanımlanmıştır. (1)

biyofili hipotezini, edward o. wilson, biophilia (1984) adlı kitabında tanıtmış ve popüler hale getirmiştir. "insan varoluşunun bilinçaltından hayatını devam ettirme ve yaşamsal bağlantılar kurma çabası" ile ilişkilendirmiştir. (2)

yani aslında “yaşamımızı sürdürmek için yaşayanları ve yaşatanları seviyoruz” da diyebiliriz.


şimdi gelelim biyofilik tasarıma

doğal ögeler ile yaşam çevresi arasında sağlanan bütünselliğin hayata geçirilmesi olarak tanımlayabiliriz.

“bütünsellik” mikro ölçek ile makro ölçekte tüm planlama/tasarım elemanlarına uygulanabilir; yeşil tasarım ögeleri (yeşil duvar, yeşil çatı vb.), insan yaşantısına entegrasyonu sağlayan, gün ışığı kullanımı, su kaynaklarının korunması, enerji verimliliğini sağlamaya yönelik tasarımlar veya kökünü büyüttüğümüz difenbahyamız bile sayılabilirken ekolojiyle örülmüş bir mahalle, bölge parkımız da olabilir. ve tabi biyofilik şehirler...

ilgilisine şehirleri ele alan bir çalışma; http://biophiliccities.org/.

mikro ölçekte kişisel olarak yapabileceğimiz en hızlı ve sonuca yönelik hareketlenme, köylerimize dönmemizle, köyü olmayanların da hobi bahçelerinde kendi kokulu domateslerini yetiştirmesiyle gerçekleşebildi; -köyü de bahçesi de olmayanları 38. kata alıyoruz- hem doğayı kendi elimizle hissettik, hem kedilere sarılabilir olduk, hem de zorunlu enerji tasarrufuna yöneldik. elbette geçici ve korkutucu hızla yayılan kontrolsüz bir çözümdü bu. ihtiyacımız olan, asıl yaşam alanlarında bu üretim ve yaşamı görme mutluluğunu sağlayabilecek ögelere kavuşmak, işlevsel hale getirebilmektir.


gelelim ünlü örneğine

günümüzde de, her ne kadar yıkılmakla yıkılmamak arasında gidip geliyor olsa da, eleştirilen çok yönü olsa da, müze olarak yaşayan “(bkz: fallingwater)”

ilgilisine müze sayfası: https://fallingwater.org/

2000'li yıllarda değil, yukarıdaki 1980'lere dahi gelmeden düşünsel olarak belki de en anlaşılır tanımı yapılmış ve uygulanmış haliyle; 1935-1937 yılları arasında yapımı süren, yatay mimarinin okunduğu, 1960'larda müzeleşen “şelale evi (kaufmann house)” mimar frank lloyd wright eserin yapımından önce tüm ağaçlar ve bazı kayalar korunarak, binanın şelalenin üzerinde yapılmasını önerdi ve müşterisine şöyle dedi; “ben sizin şelale ile yaşamanızı istiyorum ona sadece bakmanızı değil. o hayatınızın bir parçası olmalı.” (3), (4), (5)

işte biyofilik tasarımla yaşamak!

biyofili dünyanın en güzel iç güdüsüdür

bu içgüdü yüzünden 90 kilo cüssenizle 100 gramlık hayvanın yanında yapmadığınız şebeklik kalmaz. biyofili hipotezine göre canlılar hayatlarını devam ettirme iç güdüsüyle birbirinin küçük yavrularını çok sever hepimiz yaşayalım kapışmaları büyüyünce yaparız diye düşünürler. koca gözlü şirin yaratıklar yaşamı çağrıştırır. hatta bir düşünceye göre hoşlandığımız kızın hayat dolu oluşunun, beğendiğimiz çocuğun kaslı olmasının bize çekici gelmesi kendi neslimizin daha kolay devam edeceğine dair inancımızdandır. yalnız anladığım kadarıyla bu sadece memeliler alemi için geçerli bir durumdur. hanimiş mini mini gövdeli, koca gözlü hamam böceği denmiyor kolaylıkla.