Kendine Has Yapım Tekniğiyle Amerikan Başkanlarının Favori İçkisi: Madeira Şarabı
hakkında pek kimsenin bilgi sahibi olmadığı, tüm övgüleri hak eden bir şaraptır madeira şarabı kanımca. burada kendisi hakkında bir yazı yazmak da boynumun borcudur.
madeira şarabı, fortified wine sınıfına dahil edilebilir; yani fermantasyon süreci distile alkol eklenerek sonlandırılır. ancak madeira şarabını dünyadaki tüm diğer şaraplardan ayıran kendine has bir yapım tekniği vardır ki insanda yoğun saygı uyandırır.
bir madeira şarabı alabilmeniz için en az iki sene oncesinde madeira adasında bir portekizli muhtemelen tinta negra mole türü üzümlerini hasat etmiştir. normalden biraz geç gerceklesen bu hasat sonrasında diğer klasik şaraplardaki yolu izlemiş, üzümleri ezmiş, şırayı mayalandırmıştır. mayalandırma sürecinin sonuna geldiğini düşündüğünde ise muhtemelen bir brandy ilavesiyle mayaları öldürmüştür.
işte madeira şarabının eşsiz hikayesi tam da burada başlar. eski zamanlarda uzun deniz yolculuklarında burada mola veren denizciler normal şaraba nazaran daha dayanıklı olan bu alkol ilaveli şarapları gemilerine yüklermiş. tabii o zamanların popüler alkolü brandy veya rommuş. şimdiyse neredeyse tamamen brandy kullanılıyor. ancak bir gün deniz yolculuğundan dönen bir gemide tüketimden arta kalan şarabın denizde sürekli güneşe maruz kalmasından mütevellit tadının değiştiği, hatta kimilerine göre güzelleştiği farkedilmiş. bu şarabı tadan kişiler adeta "bu ne tatlı bir tane bir şaraptır böyle" gibi abuk subuk, saçma sapan hayranlık ifade eden tepkiler vermişler ve gitgide deniz turunu tamamlamış şarapları satın alabilmek icin limanda bekleyen gerizekalı bir alkolik kitle oluşmuş. ee, say kanunu diye de bir şey var sonuçta.
bunun neticesinde madeira adasındaki şarap üreticilerinden bazıları da bu kitlenin talebini karşılamak için şaraplara gemiyle 3 aylık turlar attırıp vinho da roda dedikleri şaraplar üretmeye başlamışlar. tabii bu yöntem hem zor, hem pahalı, hem de üretim sınırlı. sonradan şarapları karada gezdirmeye, sonrasında da olduğu yerde içinden sıcak su boruları gecen kazanlarda ısıtmaya başlamışlar. günümüzde de benzer bir yöntem kullanılmaktadır.
4 temmuz 1776'da amerika birleşik devletleri'nin temelini atan bağımsızlık bildirisi o gece imzalayanlar tarafından madeira şarabı içilerek kutlanmıştır. o dönemin birleşik devletleri'nde şarap yapılabilecek üzüm neredeyse hiç yoktu. madeira şaraplarına altın muamelesi yapılıyordu.
kendisi de hem şarap üreticisi, hem koleksiyoneri, hem de zevkli bir tüketicisi olan başkan thomas jefferson da bu şarabı favorilerinden biri yapmıştır. 100 dolardaki sevdiğimiz abimiz benjamin franklin büyük yemeklerden sonra bir kadeh madeira içmeyi alışkanlık edinmiştir. george washington ise her akşam yemeğinden sonra bir kadeh madeira içmeye ölene dek devam etmiştir.
olur da bir yerde bulursanız alın. şaraba merakınız varsa mutlaka bulun. fransız le vin jaune de jura gibi, alman spatlese riesling von moselland gibi bölgesel bir kültüre tanıklık edin. bir sanat eseridir madeira şarabı. suda sağlık, şarapta hakikat vardır.