Kendisini Rehin Alan/Kaçıran Kişilerden Etkilenme Durumu: Stockholm Sendromu

1973 yılında Stockholm'deki bir soygun girişimi sonucunda ortaya çıkar. Soyguncuların bankada rehin aldığı kişiler bir süre direnmiş fakat daha sonra soygunculara yardımcı olmuşlardır.

bu sendroma adını veren olay 1973 yılında stockholm'deki başarısız bir soygun girişimi sonucu ortaya cıkmıştır. kreditbanken isimli bir bankayı soymaya kalkan soyguncular kuşatılınca bankada bulunan 4 kişiyi rehin almışlar ve altı gün boyunca direnmişlerdir. altı günü sonunda polis operasyonu sırasında rehineler kurtarılmaya aktif olarak direnmişlerdir. daha sonra ise soyguncular aleyhine tanıklık etmeyede yanaşmamışlardır hatta para toplayıp savunmalarına yardımcı olmuşlardır. bu olaydan sonra psikolojide benzer rehine-rehinci olaylarındaki yakınlaşmaları tanımlamak için kulanılan bir deyim haline gelmiştir.

1973 Kreditbanken / Stockholm

güce tapmaktan ziyade rehinenin kendisini rehin alan kişiyle birarada bulunduğu zaman dilimi içinde o kişinin duygularını anlamaya başlaması, zamanla o kişiye sempati duyması -yani rehin alan kişinin duygularını hissetmesi onunla aynı duyguları yaşaması- neticesinde ortaya çıkan ruh hali. rehine ile rehin alan arasında yaşanan etkileşimin ürünüdür.

mazoşistlik değildir kesinlikle. mazoşizmde acı çekmekten zevk almak vardır, stockholm sendromunda ise rehin alınmaktan hoşlanmaktan çok rehinenin o eylemi niçin gerçekleştirdiğini, belki ihtiyaçlarını farketmek, duygu ve düşüncelerini kavrayıp paylaşmak, bir bakıma ona hak vermek vardır. mesela; hırsızlık suçtur. ahlaki açıdan bakıldığında da durum değişmez. ancak kişinin parası olmadığından, biran önce ilaç tedavisine başlanmazsa yaşamını yitirecek olan hasta yatağındaki eşi için ilaç çaldığını düşünün. yaptığı iş suçtur. ancak ahlaksızlıktır diyebilir miyiz?

konuyla ilgili bir çok film ve kitap yayınlandı. ben durumun daha net anlaşılabilmesi için turgut özakman'ın yazdığı "duvarların ötesi" adlı tiyatro oyununun izlenmesini tavsiye eder, satırlarıma son vermeden önce büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin yanaklarından öper, yaşıtlarımla tokalaşırım.

nice cüneyt arkın, emel sayın, kadir inanır, tarık akan ve gülşen bubikoğlu filmlerinde farkında olmadan işlenmiş olan sendrom.

travmatik bağlanmadır.

travmatik bağlanma nasıl oluşur ve güçlenir?

şiddet ve şiddet tehditleri. şiddet içerikli ile iyi davranma arasında gidip gelerek değişen tutarsız davranışlar bağlanmayı arttırır.
eğer uygunsuz bir düşünceye sahip olurlarsa istismarcının bunu anlayıp daha şiddetli öç alacağı düşüncesi.
ızolasyon bağlanmayı arttırır.
utanç ve stigmatizasyon korkuları (özellikle tecavüz, ensest, seks işçiliğiyle ilgili)

travmatik bağlanmanın belirtileri

- ptsb semptomları
- ufak bir iyiliğe karşı bile çok yoğun minnet duyguları
- şiddeti ve şiddet tehdidini inkar
- rasyonalizasyon
- istimarcıya ve kendine olan öfkenin reddi
- kötüye kullanımı önlemeye yönelik güce sahip olduğuna yönelik bir inanç
- durumdan ve istismardan ötürü kendi kendini suçlama eğilimi
- istismarcının ihtiyaçlarına aşırı duyarlılık
- istismarcı şiddet davranışını azaltsın diye onu memnun etme çabaları
- dünyayı istismarcının perspektifinden değerlendirme, kendine ait bakış açısını kaybetme
- kendini de istismarcının bakış açısıyla değerlendirme
- istismarcıyı iyi biri olarak değerlendirme ya da onu da kurban olarak görme
- hayatta kaldığı için ve onu öldürmediği için istismarcıya minnet duyguları besleme

stockholm sendromu’nun tedavisi

- psikoterapi
- farkındalık oluşturma çabaları (kötü muamele yapan kişinin davranışlarının amacı ve neye hizmet ettiğiyle ilgili)

travma terapisi

1.güvenliğin tesis edilmesi
2.hatırlama ve yas
3.hayatla yeniden bağ kurulması

yeterli zaman ve mekan sağlanması
anlayış ve empati
güçlü ve sağlıklı dayanışma grupları

samuel l. jackson ve kevin spacey basrollü film "the negotiator"da bu sendromun bahsi geçmektedir.