Kevin Costner'ın Üzerinden Yıllar Geçse de Unutamadığı Gene Hackman Anısı

Geçtiğimiz haftalarda kaybettiğimiz usta aktör Gene Hackman'ın sektör içindeki yerini kanıtlayan bir anektod, buyrun.
Kevin Costner'ın Üzerinden Yıllar Geçse de Unutamadığı Gene Hackman Anısı

kevin costner'ın gene hackman hakkında söyledikleri

bana bazen çalıştığın en iyi aktör kimdi diye soruyorlar. çok imkansız bir soru çünkü cevap verirsem bir çok iyi aktörü liste dışında bırakırım, onlar listedeler. ama bana hangi aktör seni gerçekten ama gerçekten çok etkiledi diye sorsanız, —en iyi demeyeceğim ama hepimiz neden bahsettiğimi biliyor— ben buna gene hackman derdim. o en sahici olanıydı. onunla ilgili bir anımı anlatayım.

no way out (1987) filmini yapıyorduk. çektiğimiz her sahne bana bir çalışma masasının etrafında geçiyor gibi geliyordu. sonra kız arkadaşımın öldürüldüğünü öğreneceğim sahneye gelmiştik. sahne yine bu çalışma masasında başlıyordu. bunun doğru olmadığını söyledim. başka bir yerde olmalı. yani bana karşı tam bir pislik gibi davranan bir adam —gene hackman'ın karakteri— tarafından sabahın 3'ünde aranıp çağrılıyorum ve şimdi bana ihtiyacı var. sabahın üçü. sence beni çalışma masasının başında ayakta mı diker? bence bir bardak sıcak çay eşliğinde kanepesinde beni bekliyor olur ve bana bir şekilde iyi davranır. belki biraz da kıçımı öper. bildiğimden değil. ama bu sahneyle ilgili bir şeyler farklı olmalı.

hayır, masada yapacağız. ben de masada denedim. ve sonunda biraz öfkelendim. ve sonunda, "ne var biliyor musun... sahne burada (kanepede)" dedim. "sahne burada".

"e peki gene ne olacak?" dediler.

"gene ne istiyorsa onu yapabilir. onu gene bilir. gene normalde ne yaparsa onları yapar. ben burada olacağım. burada oturmak istiyorum ve sanırım bana biraz portakal suyu, biraz donut ve biraz zıkkım getirilsin istiyorum. bunu çözebilirsin. bir yeme içme dükkanına gidip bunları alıp gelebilirsin. hiç umurumda değil."

ortam gerilmişti.

size göstereyim dedim. sahneyi çekerken nasıl ilerleyeceğimizi anlatıyordum. işte tam şurada donutlar gelebilir vs. derken, "hayır bunu yapmıyoruz" dediler. "çalışma masasında çekeceğiz." sonra masaya doğru gittik. yine prova yapmaya başladık ve birden içimde bir ses -git bir aktör ol diyen sesle aynı ses-, "ne var biliyor musun... sahne burada (kanepede)" dedi. "burada olacak ve kahve ve diğer şeyler ne zaman nasıl gelir siz icabına bakarsınız" dedim.

ve sahneyi çektik. gene tabii harikaydı. pencerenin oralarda takıldı ve ne istiyorsa onları yaptı. gün sonunda ben arabama gidiyordum. gene de kendi arabasına gidiyordu. ve bana, "hey! seninle konuşabilir miyim?" dedi. ben de, "tabii" dedim ve ona doğru yürümeye başladım. bana, "eğer bunu benim önümde başka bir yönetmene bir daha yaparsan seni öldürürüm" diyeceğini düşünüyordum. ama böyle söylemedi. bunun yerine,

"biliyor musun, bugün seni izledim. üç yıl önce bir boşanma atlattım ve o günden beri boktan filmlerde bu boşanmanın masraflarını ödemeye çalışıyorum. oyunculukla ilgili uzun zamandır eskisi gibi hissetmiyorum. ve bugün seni izledim. ben de eskiden senin gibi hissederdim. bugün yaptığını gördüğüm için çok mutlu oldum."

dedi ve arabasına binip uzaklaştı. bu benim için çok önemli bir andı. çünkü ben bu senaryoyla ilgili çok fazla düşünüyordum. belki filmi yapan insanlardan daha fazla.

bu özel bir andı. ben, canıma okuyacağını ve benim de öylece durup onu dinleyeceğimi düşünürken böyle yapmadı ve bana saygı duyduğu bir yerden konuştu. bunu hiçbir zaman unutmadım.