Kibar Feyzo Filminde Komünizm Yasaklarına Yapılan İnce Gönderme

Yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın yaptığı; Kemal Sunal, Müjde Ar, Adile Naşit, Şener Şen, İhsan Yüce, İlyas Salman ve Erdal Özyağcılar'ın rol aldığı, 1978 yapımı Kibar Feyzo filminin diyalogları hiç de öyle boş değilmiş.
Kibar Feyzo Filminde Komünizm Yasaklarına Yapılan İnce Gönderme


kibar feyzo filminde şener şen'in o parladığı meşhur sahnede kullandığı "ula şurda 141-142 başsınız, hepinizi ben besliyem" cümlesinin aslında o kadar da sıradan bir cümle olmaması. 

zira bu cümlede özenle seçilen 141 ve 142 numaraları, zamanın tck'sında komünistlere yönelik suç ve cezayı tanımlatan 141 ve 142. maddelere müthiş bir göndermedir. 


(bkz: tck 141. ve 142. maddeler

zaten film de baştan sona politik göndermelerle doludur, ihsan yüce'nin kalemi bu filmde zirve noktasını görmüştür böylelikle. hala da şaşarım o dönem kör göze parmak biçimde bu kadar aleni göndermeleri nasıl sansürden geçirdiler diye, iyi de olmuş tabii, türk sinemasının en nadide örneklerinden birisi bu film. 


edit
: film sansüre uğramış arkadaşlar, hem de tam 10 yıl.

sinemada da brecht epiği yapılabileceğini gösteren film. tiyatro oyunu gibi akar. anlatıcımız mahkemeye çıkarılmış olan feyzo'dur. anlatır anlatır... bütün bu anlatının arasında ekrandan sloganlar izleriz. "işçiler kardeş patron kalleş", "kahrolsun faşizm" gibi. sonunda da feyzo ağalık düzenini hakime şikayet eder. son bölümde "sen devletsin, sen bilirsin, sen söyle babam, suç kimde?" dediği anda, hakimin biz olduğumuzu, bir yargıya varmamız gerektiğini, bu yargı ışığında kendi hayatımızda bu tür sorunlar gördüğümüzde müdahale etmemiz gerektiğini anlarız. brecht mumla arasa kendi teoremini özetleyebilecek ancak bu kadar güzel bir film bulabilirdi.


bu film 88'lere kadar yasaklıydı. o tarihlere kadar aynen şimdiki gibi kemal sunal'ın filmlerine ezber olan bizler, 88 senesinde (yanılmıyosam) bu filmin yasağının kaldırılmasıyla, yepyeni bir film gibi izlemiştik. ancak filmin yasağının kaldırılması benim hep canımı sıkmıştı. çünkü 80'lerden beri süren apolitikleştirme sürecinin tamamlandığını, artık tam anlamıyla apolitikleştiğimizi, bu filmin artık "zararsız" hale gelmesi suratlarımıza çarpmıştı. 


sonuç? filmin zamanında yasaklanmasına neden olan tüm bu göndermeleri ve laf sokmaları, dürtmeleri "gülerek" izlemiş, ağzımızın kenarından sızan "apolitik" salyaları silmiş, yaşantımıza aynen devam etmiştik. zararsızdık artık. ne güzeldi...