"Kız Kulesi Yıkıldı mı?" Diye Merak Edenler İçin Konunun Anlaşılır Bir İzahı

Son birkaç gündür sosyal medyada Kız Kulesi'nin restorasyon çalışmaları konuşuluyor. Çekilen görüntülerde Kız Kulesi görünmediği için konu büyük tartışmalara neden oldu. Peki nedir bu olayın aslı? Gelin, işi bilen birinden dinleyelim. Kız Kulesi'ne ne oldu, yıkıldı mı?
"Kız Kulesi Yıkıldı mı?" Diye Merak Edenler İçin Konunun Anlaşılır Bir İzahı

1. kız kulesi dediğiniz yapı günümüze kadar ilk haliyle ulaşmadı. sayısız değişiklik geçirdi. burada, "istanbul'un en eski yapısını ne hale düşürdüler" demek çok saçma. istanbul'un en eski yapısı diye bildiğiniz kız kulesi'nin kubbesi 1940'larda yapılmış betonarme bir yapı.

2. boğazın azgın rüzgarını ve nemini yiyen, tuzlanma faktörü hiçbir an eksilmeyen, üstelik deprem kuşağında bulunan betonarme yapıyı güçlendirmek zorundasınız. güçlendirseniz iyi olur falan değil bakın, zo-run-da-sı-nız. beton ve çimentonun kullanım alanına dair görüşler ve teknoloji ve uygulanan prosedürler 40'lardan bu yana hem çok değişti -yani artık doğru olarak görülmeyen uygulamalar mevcuttur kubbede- hem de zaten yapıda muazzam bir malzeme yorgunluğu başlamıştır artık.

3. güçlendirme yapmanız halinde yapı formu hepten değişir ki aslında çok azının bildiği üzere 1999 gölcük depremi'nden sonra yapı güçlendirme için kuleye çelik gergiler eklenmiş, duvarlara dikiş ve enjeksiyon uygulanarak yapının deprem davranışı değiştirilmişti.


4. peki dış faktörlere bağlı olarak yıkılmasını engelleyecekse neden her yapıyı güçlendirmiyoruz? çünkü yaptığınız güçlendirme çalışmaları beraberinde birtakım olumsuzlukları da getiriyor. ilk olarak taşıyıcı sistem elemanları ile birlikte betonarme yapının kendi yükünü arttırırsınız. ikinci olarak modern güçlendirme elemanları ile yapının estetik yönünü kaybedersiniz.

5. binanın estetik yönü şöyle dursun, betonarme yapının kendi yükünün artması hiç de istenen bir faktör değildir. alttaki tarihsel kısımlara binen yük miktarını da arttırıyorsunuz demektir bu ve tarihsel kısımda çok hızlı biçimde doku kayıpları yaşayabilirisiniz.

6. güçlendirme yapılmayacaksa ne yaparsınız? rekonstrüksiyon yaparsınız. yani malzemeyi korumak yerine özgün biçimiyle yeniden inşa edersiniz. bir başka seçenek olarak da restorasyon yaparsınız. restorasyon bir koruma biçimidir ama korumanın eşi değildir. restorasyon ile yapıyı onarırsınız, gereksiz unsurlardan temizlersiniz ve orijinal haline sadık haline getirirsiniz. çalışmalardan anladığım kadarıyla da şu an kuleye yapılan bu.


7. neden restorasyon ama rekonstrüksiyon değil? 1964 senesinde konunun uzmanları demişler ki; 1931 atina tüzüğü'nden bu yana çok zaman geçti. gelin bir daha oturup rekonstrüksiyon, restitüsyon, restorasyon nedir, hangi durumlarda uygulanır, nasıl uygulanır tekrar konuşalım. bu sayede 1964 senesinde venedik tüzüğü ortaya çıkmış.

8. felsefi alt yapısı 150 seneden uzun bir zamanda şekillenmiş venedik tüzüğü'nde açıkça belirtilmiş şeyler vardır. mesela der ki; onarım, uzmanlık gerektiren bir iştir.

bu maddeyi büyük afişler haline getirip türkiye'de her sokağa asmak istiyorum çünkü görüldüğü üzere herkes burada kendini uzman sanıyor.

- onarımın amacı kültür varlığının estetik ve tarihi değerini korumak ve ortaya çıkarmaktır. onarım kendine temel olarak aldığı özgün malzeme ile güvenilir belgelere saygıyla bağlıdır. yapılması gerekli herhangi bir eklemenin mimari kompozisyondan farkı anlaşılabilmeli ve gününün damgasını taşımalıdır (ön cephesi çok eleştirilen yerebatan sarnıcı onarımında bu maddeye sadık kalınmıştır).

- geleneksel tekniklerin yetersiz kaldığı yerlerde, koruma ve inşa için bilimsel verilerle ve deneylerle geçerliliği saptanmış herhangi çağdaş bir teknik kullanılarak kültür varlığı sağlamlaştırılabilir.

- a priori bütünüyle yeniden inşaya son verilmeli. gerekli durumlarda anastylosis'e başvurulabilir. yani mevcut fakat birbirinden ayrılmış parçaların bir araya getirilmesine izin verilebilir. birleştirmede kullanılan madde her zaman ayırt edilebilecek bir nitelikte olmalı ve bu, kültür varlığının korunmasını sağlamak ve eski haline getirmek için mümkün olduğunca az kullanılmalıdır.

(1940'lardan bu yana tarihsel yapıların nasıl korunması gerektiğine dair kabul edilen tüzükler venedik tüzüğü ile değişti. venedik tüzüğü de 1994 senesinde nara özgünlük belgesiyle update aldı. bunun en güzel örneği de efes'tir. değişen her tüzük, her görüşle birlikte uygulanan farklı prosedürleri katman katman görebilirsiniz. kültürel miras ve koruma alanında bir tür zaman makinesi gibidir efes.)


9.
yani venedik tüzüğü'ne göre, restorasyonun genel amacı yapıya sonradan eklenen ve yapının özgün karakterine uygun olmayan elemanların arındırılması ve yapının özgün detaylarına yeniden kavuşturulmasıdır. 

peki kuleden uzaklaştırılan elemanlar neler? betonarme alınlık, sonradan yapılan (muhdes) çatı ve asma kat. bütün yaygara bunun için yani, asma kat için. bayılacağım lan, asma kat asma. 

1940'larda yapıya eklenen betonarme yapının sökümünün başlaması en doğru harekettir. zira ikinci maddede belirttiğim deniz tuzu, rüzgar ve neme bağlı olarak malzemede meydana gelen korozyon, inşa edildiği dönemde çok yaygın olarak betonun deniz kumu ile karıştırılması gibi faktörler, malzeme yorgunluğu ve madde dörtteki etkenler söz konusudur.

10. peki bu betonarme yapı ortadan kalkınca ne olacak? kule kubbesiz, külahsız mı kalacak? hayır. bu noktada kenara bıraktığımız estetik değerleri düşünerek, artık elimizde orijinal malzemeye dair bir done de bulunmadığı için, orijinal tekniğe ve malzemeye sadık kalarak rekonstrüksiyon başlayacaktır.

11. han tümertekin muhteşem bir mimardır. keşke onun yanında çalışıp kendisinden bir şeyler öğrenebilseydim. projede onun imzası var. gözüm kapalı yaptığı işe güvenirim.
prof. dr. zeynep ahunbay da keza muhteşem bir mimardır. iki hafta önce öve öve bitirilemeyen, ibb'nin yaptığı yerebatan sarnıcı restorasyonunun başmimarıdır.

12. ortaya çıkan işin değerlendirmesini de gene mimarlar, sanat tarihçileri ve konunun uzmanları yapacaktır.