Kuantum Teorisinin Günlük Yaşamdan Bir Örnek Üzerinden En Basit Haliyle Açıklaması

Sözlük yazarı "harry tuttle", sıkça duyduğumuz fakat fazla teknik açıklamalarla tam anlamıyla kavrayamadığımız kuantum teorisinin en anlaşılabilir halini anlatmış.
Kuantum Teorisinin Günlük Yaşamdan Bir Örnek Üzerinden En Basit Haliyle Açıklaması
iStock


örneğin, bir işe başvurdunuz. bazı işlerde kişilik özelliklerinizi ortaya koymayı amaçlayan anketler uygulanır. önünüze böyle bir anket kondu. siz de doldurmaya başladınız. "kendinizi üç sıfatla tanımlayın" diyor. siz de içine kapanık, analitik düşünmeyi seven, takım çalışmasına yatkın gibi seçenekler işaretleyip ilerliyorsunuz. sonra bir an aklınıza geliyor ve diyorsunuz ki, yahu ben bu "içe kapanık" seçeneğini işaretlersem beni asosyal ne bileyim uyumsuz biri olarak düşünürler; bu işi de alamam, üzerimde negatif bir etki yaratır bu. sonra bu seçeneği silip sıcakkanlı seçeneğini işaretliyorsunuz örneğin.

anketi doldururken ilk etapta kendinizi tanımlıyordunuz; bunun belirli bir mantığı vardı. kendinizi tanımlarken geçirdiğiniz süreç normal fizik dünyasıdır, çünkü varoluşunuzun yapısına göre hareket ediyordunuz. ama bilinciniz ile kendinize bir bakış attığınızda davranışınız da hemen değişti. içe kapanık yazmaktansa, sıcakkanlı yazmayı tercih ettiniz. bilinciniz daha da ileri gitti; "sıcakkanlı yazdım kendim için ama herkes muhtemelen böyle yazacaktır. bu da samimiyetsiz anket doldurduğumun kanıtı olacaktır" diye düşünebilirsiniz. o noktada ise, tekrar ilk başta yazdığım gibi, yani kendim gibi doldursaydım, dediniz. ya da bir an olduğunuz gibi davranacak olmanın erdemine inandınız vs.


işte bu anda pek çok olasılık vardır. ama bilinciniz her bir olasılığı düşündüğünde, o gerçekliğe indirgenmiş olur. sizin anketi dolduracağınız o süperpoze durum bir anda belirli bir gerçekliğe çöker. düşündüğünüzde, düşünmüşsünüzdür. bundan geri dönüş yoktur.

kısaca anketi henüz doldurmadığınız o dakikalar kuantum dünyasıdır. sizin nasıl davranacağınız belli değildir (üstelik o ankette kendinizi tanımlıyorsunuz). bilincin, yani davranışlarınızın "gözlemcisinin" olmadığı o anı hayal edin. işte o anda sizin için ankete vereceğiniz sıcakkanlı, içe kapanık gibi işaretlemeleriniz hep birer olasılıktır.

anketi ne yönde dolduracağınızı siz bile aslında bilmiyorsunuz. düşündüğünüz her an bir gerçekliğe indirgeniyorsunuz; düşünmenizi ilerlettikçe gerçekliğiniz değişiyor ama tüm olasılıkları kesin bir sonuca indirgeyemiyorsunuz.