Kuantumdan Gerçek Hayata: Işınlanma Ne Kadar Mümkün?

Makro düzeyde fiziksel ışınlanma bir gün gerçek olabilir mi? Peki ya kuantum dünyasında işler nasıl?
Kuantumdan Gerçek Hayata: Işınlanma Ne Kadar Mümkün?

iki ayrı başlıkta incelenmesi gereken bir fiziksel eylem ışınlanma:

1. kuantum ışınlanma

şu anda işin bilimsel olan boyutunu barındıran ışınlanma türü budur diyebiliriz. bir sisteme ait kuantum durumlarını, yani o sistemin bilgisini alıp başka bir yere aktarmak gibi de düşünebilirsiniz. dikkat edilmesi gereken şey, sistemin gerçekten bir noktadan başka noktaya taşınması değil, ona ait bilginin başka yere kopyalandığı gerçeğidir. ayrıca taşınan şeyin bilgi olduğunu ve taşımak için limitin de ışık hızı olduğunu unutmamak, yani kuantum ışınlanmanın, ışıktan hızlı gerçekleşmeyeceğini bilmek gerekir.

bahsettiğim bu ışınlanma türü, teorik olmaktan çıkalı epey oldu bu arada. 90'lı yıllarda avusturyalı bir fizikçi olan anton zeilinger ve ekibi, kuantum dolanıklık olayını kullanarak bir fotona ait kuantum durumlarını başka bir fotona aktarmayı başardılar. deneyde 3 adet foton kullanıldı. bunlardan foton 1, ışınlanacak olan bilginin sahibi olan fotondu. foton 2 ve foton 3 birbiriyle dolanık hâldeki fotonlardı. foton 1 ve 2 arasındaki ölçümler, foton 2 üzerinden bilgiyi foton 3'e taşımış oldu. tabii ki foton 1'in orijinal bilgisi yok oldu ve bu bilgiler 3'e aktarılmış oldu. 2022 nobel fizik ödülünün kazananlarından biri de bu çalışma sayesinde zeilinger oldu.

bir başka başarılı deney de bundan 6-7 yıl kadar önce yapıldı, belki duymuşsunuzdur. bu kez çinli bir ekip, yine dolanık fotonları kullanarak bir yer istasyonu ile bir yapay uydu arasında kuantum ışınlamayı başardı.

bu iki deney, özellikle kuantum şifreleme konularında olumlu etkilere sahip.

2. makro boyutta ışınlanma

bu genellikle filmlerde falan gördüğümüz ve "acaba bir gün gerçekleşebilir mi?" diye merak ettiğimiz versiyon. başta insanlar olmak üzere, makro boyutlardaki varlıkları ışınlamak olarak da düşünebilirsiniz. bunu da 2 ayrı başlıkta incelemek mümkün:

a) bir yerden bir başka yere fiziksel olarak gitmek.

bu daha çok solucan deliği gibi teorik cisimler üzerinden ele alınması gereken bir olay. solucan deliği için detaylı bir anlatım burada mevcut ama kısaca anlatmak gerekirse; evrenin dokusunu bir kumaş olarak düşünün. bu kumaşı kendi üzerine katlayıp bir de deldiğiniz zaman, bu delikten geçip diğer tarafa ulaşmanın mümkün olmasına benzer bir eylemi içeriyor. evrendeki bir noktadan, evrenin bambaşka bir noktasına, ışıktan bile önce ulaşmak gibi düşünülebilir.

b) ışınlanacak cisim ya da canlının molekül seviyesinde ayrıştırılması ve bunların içerdiği bilginin, ışınlanması istenen yerde tekrar bir araya getirilmesi.

bu iki durumda da birtakım zorluklar ve limitler var. örneğin solucan delikleri için düşünürsek, ışıktan hızlı olarak evrenin bambaşka bir köşesinde var olmak demek, nedensellik ilkesinin çiğnenmesi anlamına geliyor. zaten evrende bilgi hızı limiti olarak ışık hızının var olma nedeni, nedensellik ve yerellik ilkelerinin çiğnenmemesi gerekliliği. ışınlanma nedeniyle bu ilkelerin çiğnenmesinin önüne geçebileceği düşünülen ve paradoksları ortadan kaldıran bazı teoriler var ama entry fazlasıyla uzayacağı için onlara burada değinmeyeceğim.

ikinci sorun, yukarıda da söylediğim gibi, ışınlanacak "şey"in moleküllerine ayrılması gerekliliği. doğal olarak bu işlem, canlılığın devamı için tamamen bir çıkmaz sokak. üstelik moleküllerden elde edilip başka yerde birleştirilen bilgiler, aslında ışınlanması istenen şeyin sadece bir kopyası oluyor; aslı değil. bu da elbette birtakım felsefi tartışmaların önünü açıyor: ışınladığımız kişi, gerçekten o kişi mi yoksa onun sadece bir kopyası olması, bunu o kişi olmaktan çıkarıyor mu?