Küba'nın Sağlık Sistemi Sahiden de Yıllardır Söylendiği Gibi Mükemmel mi?

Küba'nın sağlık sistemiyle ilgili yıllardır çeşitli güzellemeler duyuyoruz ancak bu tarz şeyleri araştırmak genelde işimize gelmez. Sözlük yazarı "celalsalik" ise meselesi bizzat yerinde inceleemiş.
Küba'nın Sağlık Sistemi Sahiden de Yıllardır Söylendiği Gibi Mükemmel mi?
iStock


küba'da sağlık hizmeti alımında eşitlik olduğu doğru mudur?

küba’da sağlık hizmetini üç başlıkta toplamak gerekir. ilkini bir nevi sağlık turizmi olarak değerlendirebiliriz. meme silikonu, botox, liposuction gibi uygulamaların daha popüler olduğu bir alan bu. ben ne yazık ki göremedim fakat küba ve küba dışında da epeyce reklamı döndüğüne göre bu hizmeti sunan iyi doktorlar ve klinikler olmalı. 

http://www.cubanacan.cu/…t&id=118&itemid=41&lang=en linkinde bir turizm firmasının vaat ettiklerini okuyabilirsiniz. firma devlete aittir ve küba’nın her yerinde ilanlarını, ofislerini görmeniz mümkün. 

ikinci başlıkta kübalı seçkinlere sunulan sağlık hizmeti var. üst düzey askerler, siyasiler, devletin sanatçıları (saray ressamı gibi bir şey olmalı) ve neden ayrıcalıklı olduklarını bilmediğimiz başka insanlar faydalanabiliyor bu hizmetten. bu ayrıcalıklı kesme sovyet jargonunda nomenklatura denir. havana’nın vedado bölgesindeki clinico manuel fajardo bu hizmeti sunan hastanelerden biri. 

http://www.hfajardo.sld.cu/inicio.html linkine tıklayarak daha fazla bilgi edinebilirsiniz (ne yazık ki küba’da ingilizce yazılmış neredeyse hiçbir şey bulamazsınız). 

benim dışarıdan görebildiğim fakat içine giremediğim clínico quirúrgico (http://www.hospitalameijeiras.sld.cu/web_hha/index.php) küba’nın medarı iftiharı. 

linklere tıklayanların dikkatini çekti mi bilmem ama hiçbirinde kliniğe ait fotoğraflar yok. internette arayınız, resmi sayfalarda bulmanızın mümkün olmadığını göreceksiniz. birkaçı binanın dışarıdan görünümünü fotoğraflamış o kadar. oysa bizdeki hastane reklamlarını hatırlayınız, güler yüzlü doktor ve hemşireler, mutlu hastalar, pırıl pırıl yataklar, bembeyaz ve iyi ışıklandırılmış iç ortam vs... tüm bu görüntüler hastanelerinin ne kadar temiz olduğunun ipuçlarını vermek içindir sizin de tahmin ettiğiniz gibi. 

peki kübalılar veya küba’da sağlık hizmetlerinin çok iyi olduğunu iddia eden kişi/kurumlar neden fotoğraf paylaşmıyorlar? soruda hinlik olduğu belli ama cevabın da en az soru kadar hin olduğu açık herhalde. üçüncü başlıktaysa halkın ulaşabildiği, hizmet alabildiği hastaneler var. gözlerimle gördüğüm kadarıyla şunu söyleyebilirim; ahırdan farksızlar. dolayısıyla sağlıkta eşit imkandan söz etmek mümkün değil.

küba'daki hastanelerin, dünyanın gelişmiş ülkelerinin hastanelerinden bir farkı olmadığını söyleyebilir miyiz?

yukarıda bazı hastane isimlerini zikrettim ve bazıları için linkler iliştirdim. görünen o ki küba makamları kliniklerinin görüntülenmesine pek sıcak bakmıyor. öyleyse ben bazı fotoğraflar (kimileri bana ait, kimileri küba'da gözlemci olarak bulunan başka hekimlere ait) paylaşayım:
bu fotoğraf pinar del rio'daki bir hastaneye ait. bir hasta yatağı görüyorsunuz.


bu fotoğrafsa size küba'nın medarı iftiharı diye takdim ettiğim hospital clínico quirúrgico'nun acil servisi. altta göreceğiniz ise aynı hastanenin tuvaleti.


şu bir gerçek ki küba'da sabun ve tuvalet kağıdına ulaşmak zor. kalbur üstü lokanta ve otellerde dahi bulamadığınız oluyor fakat söz konusu havana'nın en büyük hastanesi olunca durum farklı olmalıydı, olmadı.


bu fotoğrafsaviñales'te bir kliniğin ameliyathanesine ait (hasta bakan sakallı adam benim).


hala kuru sıcak hava sterilizasyonu kullanılıyor. yani daha az güvenilir, daha eski model bir sterilizasyon tekniği diyelim. cerrahi aletleri şu ana kadar gördüklerimin en kötüsü. dikişler ise birer tarihi eser. ellerindekilerle sonucu estetik olacak bir cerrahi işlem yapmak teorik olarak da pratik olarak da imkansız. ezcümle: küba'daki hastaneleri bırakın gelişmiş ülkelerle, gelişmekte olan ülkelerle bile kıyaslamak mümkün durmuyor.

siz ve sizinle aynı görüşte olan diğer hekimler kötü hastanelere denk gelmiş olabilirler mi?

zayıf bir ihtimal ama üzerinde durmakta fayda görüyorum. varsayalım ki bizler küba'nın en kötü hastanelerine rast geldik ve bahsi geçen nitelikli hastaneleri ıskaladık. o zaman ilk sorunun cevabını perçinlemiş oluyoruz: küba'da sağlık hizmetinden eşit derecede faydalanmak imkansız. bazı ayrıcalıklı kesimlerin olduğu inkar edilemez bir gerçek. kuvvetli ihtimal ise küba'daki tüm hastaneler aşağı yukarı fotoğraflardakine benziyor. inancım, ayrıcalıklı kişilerin tedavi edildiği özel bir-iki askeri hastane olduğu ve bu hastanelerin kabul edilebilir imkanlara sahip olduğudu fakat bu hastaneler dahi gelişmekte olan ülkelerin ortalama hastaneleriyle boy ölçüşemezler. tabii ki bu sadece tahmin, böyle bir bilgiye ne yazık ki vakıf olmak pek mümkün değil.

nitelikli aletlerden yoksun iyi hekimler diyebilir miyiz kübalı hekimler için?

küba'da benim gördüğüm kadarıyla nitelikli aletlere ulaşmak şöyle dursun, asgariyi bile bulmak mümkün değil. defibrilatör görmemiş acil hekimi, atroskop kullanmamış ortopedist, aeratörü olmayan diş hekimi vs... kanaatimce iyi hekimler olamazlar. varsayalım ki tıp kitaplarında yazan her şeyi bilen ve hiç unutmayan, yazılmış tüm makaleleri ve yapılmış tüm deneyleri takip edebilen üst insanlardan oluşan bir zümre kübalı hekimler. eğer elinizde kemoterapik ajanlar, radyoterapi için gerekli cihazlar vs. yoksa kanser hastasını nasıl tedavi edebilirler? aeratör olmadan nasıl dolgu yapabilirler? ağrı kesici olmadan nasıl ağrı dindirebilirler? kabul edelim ki tıp pratiği alet-edevat, steril ortam, ilaç olmadan eksik kalır. pratiği eksik kalan bir hekim henüz iyi bir hekim olamaz dolayısıyla.


iyi akademisyen veya iyi öğretim üyeleri de mi olamazlar?

akademisyenlerin birbirleriyle rekabet halinde oldukları şey genellikle makale sayılarıdır. elbette her makale kıymetli değildir. hatta "ortalama bir doktora tezi, kemiklerin bir mezardan diğerine taşınmasından başka bir şey değildir" (frank dobie) çoğu zaman. dolayısıyla bu çok hakkanyetli bir tartım olmayabilir ama elimizde nesnel çok fazla kıstas yok ne yazık ki. 

nature dergisini kaynak alarak bakıyorum (http://www.natureasia.com/en/publishing-index/pdf/npi2012_global.pdf#page=4), 2012'de en fazla makale yayınlayan 15 ülkeden 11'i aynı zamanda 2012 gayrısafi yurtiçi hasılası da en yüksek olan 15 ülkeden 11'i. tahmin edebileceğiniz gibi her iki listede de küba yok. belki çok az yayın yaptılar ama atıf sayısı yüksektir diye düşünüyorum ama ne fayda, küba yine çok aşağılarda kalıyor. haliyle öğretim üyelerinin niteliği hakkında da şüpheye düşüyorum.

peki nasıl oluyor da küba'da "beklenen yaşam süresi" dünyanın gelişmiş ülkelerini yakalayabiliyor?

dünya sağlık örgütünün (who) 2011 verilerine göre küba, beklenen yaşam süresi ((bkz: life expectancy)) listesinde 78 yaş ile 38. türkiye ise aynı listede 76 yaş ile 49. küba'nın geride bıraktığı avrupa ülkeleri tahmin edebileceğiniz gibi avrupa'nın doğusunda yer alıyor (polonya, bulgaristan, romanya). bunun yanı sıra çin, hindistan ve rusya gibi ekonomisi küba'dan epeyce büyük olan ülkeler de geride kalmış. tabloyu böyle okuyunca hiç fena durmuyor açıkçası. fakat küba'dan önde veya hemen hemen küba ile aynı beklenen yaşam süresine sahip bazı ülkeler dikkat çekici: kosta rika, barbados, kolombiya, peru, panama, cook adaları... fark ettiğiniz gibi küba'ya epey yakın karayip veya latin amerika ülkeleri bunlar. zannederim kimse bu ülkelerde iyi sağlık hizmeti verildiğini, iyi akademisyenler yetiştiğini, iyi ekonomileri olduğunu iddia etmez. 

peki nasıl oluyor da beklenen yaşam süresi bu kadar yüksek oluyor? bir: genetik olarak şanslı olabilirler. bunu destekleyecek bir şey yok elimde. iki: koruyucu hekimlik hizmetleri iyi veriliyor olabilir. bu tahminimi destekleyecek deneyim ve bilgiden de yoksunum ne yazık ki. üç: kentleşme ve endüstrileşme seviyelerinin düşük olması yaşam süresini arttırmış olabilir. afrika'da da kentleşme ve endüstrileşme seviyeleri düşük fakat su ve besin kaynaklarının kısıtlı olması, viral ve enfeksiyon hastalıklarının yaygın olması yaşam süresini oldukça azaltıyor. küba'da ise yaygın bir viral ya da enfeksiyon hastalığı yok. su ve besin kıtlığından da bahsetmek zor. haliyle endüstrileşmeden uzak kalmaları belki daha konforsuz bir yaşama neden oluyor ama daha sağlıklı olduğuna şüphe yok. her ne olursa olsun, beklenen yaşam süresinin bu denli uzun olmasını sadece coğrafya ve genetik sebeplere bağlamak adil olmaz. bu konuda kendinden beklenenin fazlasını vermişler ve takdiri hak ediyorlar.


madem küba'nın doktorları iyi değil, madem halk iyi bir sağlık hizmeti alamıyor neden her yerde aksini duyuyoruz?

"yalan söylemeyen devlet var mıdır?" bu soruyu yanıtlamak okurların zekasına hakaret olur, pas geçiyorum. farklı rejimler, siyasi görüşler, politik tavırlar, menfaatler arasındaki sidik yarışından başka bir şey değil devletlerin yalanları. "vergilendirilmiş kazanç kutsaldır", "communists for peace, the west for war", "(bkz: sosyalizm iyidir)", "(bkz: zalimin zulmü varsa sevenin allah'ı var)" vs. hamaset edebiyatının bilinen örneklerinden bazıları. hepsi de slogan ve içi boş laflar. küba da kendi menfaatleri doğrultularında yalan söylüyor diğer tüm dünya devletleri gibi. aklı başında insanlarsa işin aslını astarını merak ediyor, arıyor, buluyor ya da bulamıyor.

bir diğer sebep yalan söyleyen gazeteciler (örneğin michael moore. sicko filmindeki yalanlarla ilgili internette yeterince çok bilgi var) ve yalan söyleyen akademisyenler (örneğin türkiye'de küba sağlık sistemi ile ilgili kitap ve makale yazan akademisyenlerin pek çoğu küba'yı filmlerde bile görmemiş. sadece tek taraflı okumalar yapmış ve bunlara inanmış).

sadece beyrut'u görüp tüm ortadoğu hakkında fikir beyan eden turistler olduğu gibi, tur ile gittiği havana'dan bizlere küba sağlık sistemini anlatan onlarca turist olduğunu da unutmayalım.