Laf Cambazlığıyla Adını Tarihe Yazdıran Winston Churchill'den Unutulmaz Anektodlar

Britanyalı devlet adamı Winston Churchill, laf cambazlığıyla ünlüydü.

bernard shaw ile hiç geçinemezlermiş.

irlandalı yazar bernard shaw, pygmalion adlı oyununun galasına davet ettiği winston churchill’e şu notu iletir: “pygmalion’un ilk gecesi için size iki bilet ayrıldı. bir dostunuzu da getirin, eğer varsa...”

churchill, böylesine iğneli bir davetin altında kalmaz: “ilk gece gelemiyorum. ikinci gösteriye gelebilirim, eğer olacaksa...”

churchill ölüm döşeğindedir ve kızının evinde kalmaktadır. yatalaktır, bilinci zaman zaman gidip gelmektedir. günlerden bir gün kapıya bir gazeteci dayanır, churchill'le röportaj yapmak istemektedir. churchill o sırada salondaki yatağında yatmaktadır. kapıyı damadı açar. gazeteci churchill'le görüşmek istediğini söyler. damadı alçak sesle gazeteciye durumu izah eder:

- kendisiyle görüşebileceğinizi sanmam, zira son günlerde iyice kötüleşti, bilinci yerinde değil, bizimle dahi konuşmuyor, konuşunca da saçmalıyor.

gazeteci ısrar eder. damat da adamı churchill'in yanına alır. churchill'in gözleri açıktır, ama kendinde olup olmadığı belli değildir. gazeteci sorar:

- sayın churchill, siz bütün dünyanın takdirini kazanmış bir politikacısınız, peki, sizin özellikle beğendiğiniz, hayran olduğunuz biri var mı?

churchill'den cevap gelmez. gazeteci uzunca bir süre bekler. damat yanlarına yanaşır, yine alçak sesle:

- bakın, size demiştim, kendinde değil, eminim ne sorduğunuzu dahi anlamamıştır, boşuna çabalıyorsunuz, sizinle konuşacağını sanmam.

gazeteci biraz daha bekler, tam vazgeçip gitmek için toparlanırken churchill'den cevap gelir:

- mussolini'yi çok takdir ediyorum.

gazeteci bir an şaşkınlığa uğrar, sonra devam eder:

- ama nasıl olur? siz mussolini ile savaşta düşmandınız. dahası mussolini'den nefret ettiğinizi de biliyoruz, şimdi neden kendisini takdir ediyorsunuz?

churchill yine sessizliğe gömülür. damat fısıltıyla devam eder:

- işte, demedim mi, ne söylediğinin dahi farkında değil, iyice çıldırdı artık, saçma sapan konuşuyor, bence boşuna çaba harcıyorsunuz.

gazeteci yine bekler, tam kalkmak üzereyken churchill ses verir:

- damadını astırmıştı da ondan..

bir gün avam kamarasında stalin'i överken avam kamarasındaki temsilcilerden birinin "sen stalin'i övüyorsun" diye çıkışması üzerine "hitler cehenneme saldırsa, bu kürsüden şeytanı da övecek iki şey söylerim" cevabını yapıştırmıştır.

bir siyasetçinin önde gelen özelliğinin ne olması gerektiği kendisine sorulunca, şu cevabı vermiş politikacı: "yarın, önümüzdeki ay, önümüzdeki yıl neler olacağını şimdiden söyleyip, zamanı gelince de neden gerçekleşmediklerini açıklamak."

bir davette sosyetik bir "madam" ilen yaptığı anlatılan sohbet şöyleymiş:

+ hanımefendi, beş milyon pound karşılığında benimle yatar mıydınız?
- aman tanrım! bay churchill... hmm, sanırım şartları konuşmamız gerekirdi.
+ peki beş pound karşılığında benimle yatar mıydınız?
- bay churchill, siz beni nasıl bir kadın sanıyorsunuz?!
+ onu zaten belirledik. şimdi fiyatta anlaşmaya çalışıyoruz.

avam kamarasındaki bir konuşması sırasında devamlı "adamlar" (insanlar anlamında kullanarak) diye hitap ediyormuş... kadın parlamenterlerden biri ayağa kalkıp churchill’e müdahale etmiş...

- burada yalnız adamlar degil, kadınlar da var... niçin ikisine birden hitap etmiyorsunuz?

churchill "adam" sözünün kadınları da kapsadığını ifade etmek için:
- adamlar kadınları da kucaklar, diye cevap vermiş.

85. yaş günü kutlamalarına gazetecileri de çagırmış... parti çok kalabalık olmuş ve neşeli geçmiş... davetli gazeteciler veda edip ayrılırken churchill için bir temennide bulunmuşlar:

- efendim yüzüncü yaş gününüzü de böyle neşeyle kutlamayı dileriz...
- elbette kutlarız. kendinize iyi bakarsanız niçin olmasın?