Liseyi Açık Öğretim Üzerinden Okuyacaklara Tavsiyeler
açık öğretim lisesi, zamanında çeşitli nedenlerle girmek zorunda olduğum ve bana çok şey katan bir lise türü
şunu ilkten söylemem gerekli: örgün okuyanlar -lise ve üniversite fark etmez- burada ya da dışarıda sizi küçümseye çalışacaklardır, onları hiç umursamayın.
şunu iyi bilin: sıkı çalışır, disiplinli olursanız; onların ve birçok kişinin önünde olacaksınız ve de ne yaptığınızı bilen biri olacaksınız. aöl ve aöf'ü burada ya da dışarıda kötüleyen, küçük görenlere bakmayın. belki de bu ülkenin size sunduğu en büyük olanaklardan biridir bu eğitim kurumları; "ne kadar verimlidir, ne kadar etkilidir" bunlar bizim tartışmamız gereken şeyler de değildir. biz yasal olarak, devletin bize sunduğu olanaktan yararlanan yurttaşlarız, daha ötesi değil.
zamanında ben de -aptallıklar, parasızlık sonucu- 17 yaşında açık öğretim lisesine geçtim. okula kaydolduğumda "bir iş ve okul" ile hayatı sürdürmem gerektiği bilincine vardım.
o zamanlar -bugün de olduğu gibi- kitap dışında devletin size sunduğu bir şey yoktu. kısaca; "derslerine çalış, yoksa bitiremezsin" diyordu devlet. işte çalıştığım için bir çok dersin konu anlatımı olan, birçok video set aldım ve internette bulduğum her şeyi de okudum, izledim, çözdüm.
bayağı şey öğrendim o setlerden ve zaman içinde de ingilizce kursu, etütleri ile ingilizce anadili olanlarla konuşarak biraz ingilizce öğrendim ve bitmek bilmez kitap aşkım nedeniyle de sayısız kitap bitirdim ve vaktimi sırf ona harcadım o dönemler. her şeye zaman yaratabiliyordum az uykuyla o yaşlarda, her neyse. ve nihayetinde başarılı bir biçimde üniversiteye gittim.
üniversitede tanıdığım, benim gibi aöl yollarından geçmiş çoğu kişi, yaşı fark etmeksizin bir çok örgün eğitimli kişiden iyi notlar alıyordu, tabii ben de, çünkü bizlere sunulan avantaj hiç olmamıştı. yani tek başımıza çalışmış, tek başımıza soru çözmüş ve de tek başımıza savaş vermiştik, bu yüzden üniversitede de aynı bildiğimiz şekilde çalıştık. hiçbir zaman savsaklamadık dersleri, çalıştık ve en iyi şekilde geçtik.
o günlerden tanıdığım açık öğretim çıkışlı tıp mezunu şu an doktor olan, eğitim fakültesi çıkışlı öğretmen, mühendislik fakültesi çıkışlı mühendis var ve bir çok böyle kişi tanıdım. üniversitede onların belirli bir yaşı yoktu. 17'den başlıyor ve sınırsız bir biçimde gidiyordu yaşları... birçoğu simitçi, bulaşıkçı, tekstilde makinacı vb birçok iş kolundan geliyordu. üniversitedeyken çalışıyorlardı, mecburlardı.
nihayetinde bir çoğu başardı, şu an mutlu bir hayatları, mücadelenin verdiği bir bilgelik var hepsinde...
size önerilerim
artık youtube diye bir şey var. en son baktığımda açık lise tv adlı bir youtube kanalını gördüm. çok değerli hocalarımız sizin için her şeyi en sade biçimde anlatıyor, açık lise hakkındaki bir çok sorunuza yanıt veriyorlar. ayrıca yanlış görmedi isem; aöl'ün önceki sınavlarında çıkmış sorularının olduğu bir soru bankası serisi, aöl'de göreceğiniz "tüm" derslerin konu anlatımının olduğu "bir" kitapları var.
derslere herkes gibi hazırlanmak istiyorsanız; açın hocalara geldik kanalını ve yine birçok değerli hocamızın derslerini dinleyin, not alın.
umut öncül youtube kanalından fizik öğrenin. benim hocam yayınlarını alın, izleyin ve özellikle oradan biyoloji çalışın. şenol hoca ve rehber matematik kanalından matematiği herkes kadar iyi öğrenin.
ve en önemlisi: "bol bol defter alın, not alın, her şeyi yazın".
bakın bu konu da çok önemli: verimli çalışmak için kesinlikle bir ders programı hazırlayın.
benden size özel bir ders programı
pazartesi: matematik-edebiyat-fizik
salı: matematik-biyoloji-fizik
çarşamba: kimya-tarih-biyoloji
perşembe: matematik-edebiyat-kimya
cuma: matematik-edebiyat-coğrafya
cumartesi: matematik-kimya-fizik
pazar: coğrafya-tarih-ingilizce (geri kalan zamanda da deneme çözme ya da anlamadığınız, çalışmak istediğiniz bir ders.)
ayrıca; programı kendinize göre yeniden düzenlemenizde yarar var.
her gün, her dersin "1 saat, zamanla 45 dakika konu anlatımını izleyerek, dinleyerek ve de not alarak" çalışın, geri kalan zamanda da o dersten soru çözün. bir ders 1.5 saat olmalı, bunu unutmayın.
örneğin işe giden birisiniz ve saat 6 gibi, 7 gibi eve geldiniz. 1 saat içinde yemek, aileyle sohbet vb gibi işlerinizi halledin, ardından hemen masanın başına oturun ve en az 4 saat, en fazla 5 saat çalışın. yorgun olmamak, dikkat vermek için lütfen az yiyin ve mideyi yoran yemeklerden uzak durun. 4 saat çalıştıysanız, 1 saati kitap okuyarak ya da dizi izleyerek, dil öğrenerek değerlendirin.
konuları pekiştirdiniz ve sıfırdan başladığınız maceranız üniversite ile devam etsin istiyorsunuz, yapmanız gerekenler şunlardır
yks sınavlarına yönelik soru bankaları, konu anlatımları almanız gerekmekte. aöl'de 4 ya da 5. dönem sonrası artık tyt-ayt çalışmaları başlamak zorunda. bunun için, aöl'ün ilk dönemlerinden başlayarak "temel matematik ve geometri" meselesini çözmeniz gerekiyor. bunun için şenol hocanın "alıştırmalarla matematik" ve "alıştırmalarla geometri" kitaplarını ve de bütün derslerin temelini sağlam atmak istiyorsanız; "aktif öğrenme yayınları'nın" çıkardığı tyt tüm dersler "temeli geliştirme" kitaplarını öneririm. ben bu kitapları inceledim ve "keşke eskiden de böyle şeyler olsaymış" dedim gerçekten...
daha sonra ayt'ye yönelik çalışacaksınız, ancak şunu bilmeniz gerekmekte: "siz alansızsınız", yani diğerlerinin lisede seçtikleri sözel, eşit ağırlık, sayısal gibi bir alanınız yok. siz kendiniz seçeceksiniz sınava girmeden önce bunları. ne okumak istiyorsanız, o bölümün hangi alandan öğrenci aldığını öğrenin ve ayt'ye öyle çalışmaya başlayın. bu neden önemli? çünkü iş yükünüz azalacak. hepsine çalışmayacak, yalnızca seçtiğiniz alanın derslerine çalışacaksınız demek bu.
"tyt-ayt için orta ve üst düzey hangi kaynakları önerirsin?" dersen, seçenek çok. palme yayınları, benim hocam yayınları, karekök yayınları, limit yayınları v.s. ayrıca (bkz: üniversiteye hazırlananlara kaynak tavsiyeleri)
sınavdan önce kesinlikle ve kesinlikle, katiyen: çıkmış sorulardan oluşan testler, denemeler çözmeniz gerekmekte. bunu sakın atlamayın.
şunu unutmayın
hayatta geç kalmak yoktur, umutsuzluk vardır. birçok kişi 18 yaşında üniversiteye gider ancak en az yarısı mutsuz olduğu bölüme gider, bu yarının diğer yarısı da mezun olduğunda atanamaz. eğer yaşınız 35'in altında ise, üniversite okumaktan çekinmeyin. siktir edin herkesi, girin istediğiniz bölüme ve kendinizi, hayatınızı değiştirin. üniversiteye gittiğinizde bir çok kişinin not almaktan, öğrenmekten aciz olduğunu, zar zor ana-baba zoruyla çalışarak o bölümlere girdiğini, en basit sınavda kopyasız hiçbir şey yapamadığını göreceksiniz. siz 3-4 saat çalışarak mucizeler yaratırken, üstelik işte çalışırken, onlar lisenin son ya da son bir önceki yılı acele, korku, endişe gibi hislerle çalışmaya başladı. hayattan ne istediklerini, ne yapacaklarını bilmeden çıktılar o yola ancak siz onlardan daha bilgilisiniz, bu yüzden endişe etmeyin. çalışın ve arkanıza bakmayın.
15-20 yaş arasındaki açık öğretimli genç; sanırım seni unuttum sandın ancak unutmadım. sen belki şu an hayatın sana haksız davrandığını düşünüyorsun ve hayata karşı eylemsizlik direnişini sürdürüyorsun. belki gerçekten hayat sana haksızlık yaptı, çok ama çok kötü şeyler yaşadın belki ancak ayağa kalkma zamanın geldi. kendini toparla, çalışmaya başla. annenin, babanın durumu iyiyse ya da işe gitmemene bir şey demezse, evden bir çok şeyi öğrenerek, çalışarak devam edebilir, işe girersen de üniversite alt yapını yaparsın ve de zorluklara karşı gelmeyi öğrenirsin. en önemlisi yukarıda saydığım kaynak kitapları kimseye muhtaç olmadan, kendi cebinden ödeyerek alırsın.
sakın üzülme, yoluna devam et. bir gün mezun olduğunda "düşledim, harekete geçtim, çalıştım ve en sonunda başardım" diyeceksin. birçok yaşıtının fersah fersah önünde olacaksın, inan buna.
diyebileceklerim bunlar şu an için, belki zamanla bir düzenleme gelir bu girdiye ancak sen bunu okuduysan; genç ya da orta yaşlı, hiç fark etmez "çalışmana bak ve kimsenin ne dediğini düşünme". sen kendi zamanını ve hayatını yaşıyorsun.
bak burayı okuyorsan, yapmak istiyorsundur zaten; bence hemen çalışmaya başla, hem daha ne bekliyorsun ki zaten?