Mabel Matiz'in, Kendisine Homofobik Yorumda Bulunan Kişiye Verdiği Tertemiz Cevap
merhabalar. bugün canımı sıkan bir şeyden bahsetmek istiyorum. yukarıdaki post, dünkü hz. mevlana ziyaretimiz sırasında, türbe kapısı önünde, kibarca benle fotoğraf çekilmek istediğini belirten iki genç arkadaşımdan birine ait. birlikte çekildiğimiz fotoğrafımızı bu metinle paylaşmış. yer bildirimi ve hashtag yapmayı da ihmal etmemiş. bir başka dinleyicimin yorumu sayesinde farkettim. tuhaf hissettirdi.
çocukluğumdan başlayıp şimdinin youtube yorumlarının yarısından fazlasını kaplayan bu tavır beni hiiiç şaşırtmadı aslına bakarsanız, alışığım her türlüsüne, sevgiye de sevgisizlik ürünü her türlü içeriğin tillahına da. ama dün bulunduğumuz yerin özelinde düşündüğümde fazla düşüncesiz, kalpsiz ve tutarsız buldum bu hali. belki çok uzun süredir ilk defa içim cız etti. ben de buraya bir not düşmek istedim.
şu konuda bir anlaşalım istiyorum artık sevgili arkadaşlar: top! tüfek! ibne! dönme! ve benzeri hitap şekilleriyle insanları, beni, yaralayamazsınız; bu kelimeler benim için herhangi bir hakaret / aşağılama / alay / ötekileştirme hissi asla asla asla içermiyor, içeremez. üzüntüm de şunla ilgili zaten: isterim ki sizin için de içermesinler. isterim ki öncelikle kendi benliğinizi sevip ona saygı duyun.
isterim ki dünyadaki yerinizi bulmak için daha faydalı kelimeler kullanın. isterim ki hep bir sorunuz olsun. isterim ki size ait olmayan ezbere bilgilerle yürümeyin. isterim ki sevginin karşısında diliniz de kalbiniz gibi tertemiz kalsın. isterim ki bilerek konuşun. isterim ki mevlana'nın kapısına neden gittiğinizi bilerek gidin. isterim ki güzel olduğunu düşündüğünüz şarkılar varsa orada ne konuşulduğunu biraz olsun hissedin. isterim ki kadın ya da erkek ya da herhangi bir kimlik ile herkes tek başına şapşahane bir birey olabilsin.
isterim ki bu cümleler bir işe yarasın. isterim ki şarkılar şiirler kalbinize değsin. çoğumuzun gözü bağlı şekilde sabah akşam ben! ben! ben! diye şuursuzca bağırıp durduğu bu yeni çağ ortamında çok mu şey istiyorum? bilmiyorum. bu aralar instagram'dan da çok sıkılıyorum. söyleyeceklerim bu kadar. sevgiyle.
Mabel Matiz, bu açıklamayı yaptıktan sonra sosyal medya üzerinden ve Sözlük'ten kendisine destek mesajları yağdı.
valla bir müzisyene şunları yazdırdık ya sahiden siktirolup gitmeli bu ülkeden.
seversin sevmezsin, dinlersin dinlemezsin senin bileceğin iş ama bu nedir? neyin kafasıdır?
burayı okuyorsan; takılma abicim, çık sahnene şarkını söyle, dansını et.
eskiden dizilerden, filmlerden etkilenirdi çocuklar ve gençler. aile içindeki kabalık filmler yoluyla ancak dışarı yansır ve mahalledeki bir diğerine yapılırdı.
şimdi kabalık tartışma programlarında, siyasi atışmalarda, maç analizinde ve sosyal medyada kendi kendimize eş dost ortamındaymışız gibi yaptıklarımızda..
ve tv bu kabalığın yayılmasındaki en masum şey..
kendisine yapılana ben de üzüldüm ve düzeleceğiz demek istiyorum. düzelteceğiz..
dünyada hoşgörüsüyle bilinen bir adamın türbesine gidiyorsun, muhtemelen dua ediyorsun ve sevaba girdiğini düşünüp rahatlıyorsun. dua etmenden tahmini 5 dakika sonra o pis duygularla bu fotoğrafı çektirip, ne yazacağını hayal ediyorsun ve o cümlelerle paylaşıyorsun...
yazık gerçekten aldığımız nefese, kırdığımız gönülleri düşünmeden söylediğimiz sözlere yazık.
mabel matiz; içini "cız" ettiren başka bir şeyle karşılaşmamasını dilediğim naif insan
kendisi, fotoğraf çektirdiği idiota son derece nazik, yerinde bir yanıt verse de, cehaletin sınırlarını zorlayan evrim öncesi o canlının, bu kişinin samimi eleştirisini bile anlayabilecek düzeye gelmesi, çok daha kötüsü bunun farkına bile varabilmesinin kanımca ufukta bile görünmediği, he hiç tanımasam da, bir arkadaşımın tweetiyle bu yolla kendisini fark ettiğim zarif kişi. sabrı ve anlayışı için kendisini tebrik edesim geldi, bu zamanda böyle ilkel varlıklara tahammül edebilmek zor iş!
mabel matiz'in yaşadığı durum insanoglunun ne kadar alçalabileceğinin özetidir aslında.
siz karşınızdaki insan mutlu olsun diye bir jest yaparsınız karşılığını ise bu seviyede alırsınız.zaten mabel matiz eğer üzüldüyse üzüldüğü şey yazılan iğrenç yazıdan çok aldığı karşılıktır.
insaniyet manifestosu yazmış sanatçı. usule esas kadar, zarfa mazruf kadar önem veren birisi olarak içerikten gayri, türkçesini de takdir ettim. dünya bir iki dakikalığına güzelleşti benim için, olayın aslı ne kadar nahoş olsa da. bu illüzyonu ancak bir sanatçı yaratabilirdi zaten. yaşa be dostum...
bizim karikatür sandigimiz insanlar gercek aslinda. biz dalga geçiyoruz ama hepsi gerçek.. gercek olmayan cok garip inanclari var...inanc adi altinda yutturduklari ve dayattiklari sapkin bakislari ve yasam tarzlari.. ustunu kazisan altindan sadece pislik cikacak..sahtekar ve bagnazlar.. her yeri ele geciriyorlar.. bizi tamamen istila ettiklerinde ise dibe vurmus olacagiz.. dibe vurduktam sonra silkeleniriz diye dusunmek istiyorum.. karanlik engizisyondan devrimi cikartan fransizlar gibi düşlerime sarilmak..ve bunların dinazorlar gibi yok olduklarini görmek.. insanca yasamin kutsandığı bir ulkede yanlizca trafige küfretmek..ibne benim icin asagilanma icermez demissin.. ici bosalmis kelimeleri kalkan yapmissin kendine guzel adam. seviyorum seni.. ibneligin viz gelir..senin gibi ibneler sarsin ulkeyi..bizi istila et.. büyük kelimelerin arkasina gizlenen ufak zekalilar degil..senin gibi buyuk yurekler.. sesinin tonuna kurban oldugum..