Mafya Rolleriyle İzlemeye Alıştığımız Robert De Niro'nun Komedi Filmleri

Robert De Niro her rolün altından kalkabilen usta bir aktör elbette ancak kendisinin -özellikle 2000'lerden sonra- yer aldığı ve farklı bir tarafını gösterdiği komedi performansları da var. Bakalım.

Midnight Run (1988)

kadri kıymeti gereğince bilinmeyen bir martin brest filmi. afişine bakıp, burun kıvıran ve bildik bir polisiye bekleyen izleyiciyi fena halde yanıltan, oyunculuklarıyla olsun (en iyi dönemindeki robert de niro, hayatının rolüyle charles grodin, sonra john ashton, dennis farina, ve tabi ki yaphet kotto), iç gıcıklayacı finaliyle olsun, macera-aksiyon-komedi türleri arasında gezinirken her bir türün dozajını kararında ayarlamasıyla olsun; nazarımda yeri apayrı olan bir eserdir. öyle güzel anlatır ki ana fikrini; parayla her şeyi satın alamazsın.

Mad Dog and Glory (1993)

robert de niro, uma thurman ve bill murray gibi ünlü oyuncuları bir araya getiren film, chicago polis departmanında fotoğrafçı olarak çalışan "mad dog" lakaplı utangaç ve orta yaşlı bir adam olan wayne dobie'nin (de niro), frank milo (murray) adlı mafya babasının hayatını kurtarması sonrasında, milo tarafından kendisine hediye olarak 1 hafta süreyle glory (thurman) adlı bir telekızın gönderilmesini ve bu kızla yaşadıklarını konu almaktadır. ancak milo'ya borcu nedeniyle bu teklifi kabul etmek zorunda kalan glory, dobie ile tanıştıktan sonra aşkı keşfedecek ve değişecektir.

Analyze This (1999)

bugün bu filmi beşinci - altıncı izleyişim filan oldu sanırım. italyan-amerikan kültürüne düşkün biri için defalarca izlenilecek, bira içilip sürekli yüksek sesli kahkahalar atılacak eğlenceli ötesi muhteşem komedi filmi. bir de bu filmi izlerken atılan kahkahalar şu abartılı italyan kahkahalarından oluyor. herold ramis'e groundhog day'den sonra en çok teşekkür edilmesi gereken film bu ve devam filmi olan analyze that.

Meet the Parents (2000)

abd yapımı, ben stiller'ın sürüklediği bir komedi filmi. birçok sahnede "çarşambanın gelişi perşembeden bellidir" öngörüsü tutsa da komik sahne sayısı yeterli. spoiler korkusundan pek bir şey yazılamıyor tabii ama özellikle robert de niro'nun ben stiller'a bakarken yüz ifadelerine ve sonlara doğru ben stiller'ın havaalanı bekleme salonundan uçağa geçiş sahnesine dikkat...

The King of Comedy (1982)

de niro'nun oyunculuğunun tavan yapması bir yana; ana karaktere acıma, onun adına utanma, rezilliklerinden rahatsız olma, ezikliğine üzülme açısından the office'i bile sikiyle tokatlayacak filmdir. rupert, david brent gibi seyircinin gözüne parmak ayarında karikatür bir tiplemenin gerçek hayattaki karşılığıdır resmen. climax sahnesinde yaptığı stand up show'u, komik olmaktan ziyade acıklıdır, hüzünlüdür, ama gene de insanları güldürmeyi başarmıştır.

ya da rupert pupkin'de kendimi gördüm, sonumun onun gibi olmasından korkuyorum, o yüzden etkiledi bu film beni.

Silver Linings Playbook (2012)

filmde dram da var, mizah da var, aşk da var, dans da var ve hepsi de o kadar dozunda, o kadar güzel iç içe geçmiş ki sizi alıp götürüyor film. diyalogları özenli yazılmış, yan roller çok iyi seçilmiş. ah bir de sonu biraz özgün olsaydı (filmin gidişatına göre değişik bir final bekliyordum, ne yalan söyleyeyim) kusursuz olacaktı ama bu kadarı da son yıllardaki türdeşleri arasından sivrilmesine yetmiş. jennifer lawrence'ı böyle bir karakterde ve imajda görmek ise ayrıca çok hoştu , o da çok etkili bir performans ortaya koymuş. yardımcı rollerde ise robert de niro ve chris tucker'ı özellikle beğendim. sonuç olarak oldukça keyifli, kaliteli, yer yer de dokunaklı, izlemeye değer bir film olmuş.

Grudge Match (2013)

raging bull severlerin izlemesi, rocky severlerin mutlaka izlemesi, raging bull ve rocky severlerin ne yapıp edip izlemesi gerektiği film. hatta hiçbirini izlemeyenlerin de izlemesini öneririm çünkü aynı filmde üç efsaneyi (robert de niro, sylvester stallone, kim basinger) birden görüyorsunuz. komedi filmi olmamasına rağmen nice filme gülmediğim kadar bu filme güldüğümü de belirteyim.

The Intern (2015)

yönetmen nancy meyers'ın 6 yıl aradan sonra geri döndüğü filmi. inanılmaz tatlı, çok şeker bir film olmuş izlerken büyük keyif aldım. nancy meyers'ın zamanının gerisinde asla kalmaması ve son trendlerden esinlenerek şahane filmler çıkarması bence harika bir şey. 2006'da çektiği the holiday'de de zamanın trendlerinden "ev değiş tokuşu ve insanların hayatına olan etkisi" konusunu çok başarılı bir şekilde işlemişti. en sevdiğim 20 filmden biri olabilir, içim ne zaman sıkılsa açar izlerim.

bu filmde de mutfağında bir e-ticaret devi yaratan bir kadını konu alarak net-a-porter'a ve natalie massenet'e selam çakmış. robert de niro üstad her zamanki gibi yine harika, adamı izlemek dev keyif. anne hathaway ile çok iyi bir ikili olmuşlar, filmi yarısında yakalayıp seyretseniz baba-kız zannedersiniz hatta. pazar günü güzel, çerezlik film izlemek isterseniz kaçırmayın derim çok tatlı olmuş.