Marvel'ın Cezalandırmaktan Zerre Çekinmeyen Delikanlı Anti-Kahramanı: The Punisher

Daredevil Born Again dizisiyle televizyonda bir kez daha görmeye hazırlandığımız The Punisher'ın bütün hikayesi, buyrun.
Marvel'ın Cezalandırmaktan Zerre Çekinmeyen Delikanlı Anti-Kahramanı: The Punisher

frank "the punisher" castle, yüzünü gizlemeye gerek duymaması, fantastik ve bilim kurgusal öğelerle dolu bir evrende süper güçleri olmadan var olabilmesi ve en önemlisi, öldürmesi ile amerikan ana-akım çizgi romanlarında hayli ilginç bir konuma sahiptir. bu özellikleri onun hikayelerine, içinde yer aldığı evrenin diğer çizgi romanlarından daha karanlık bir ton ve kısmen daha gerçekçi bir atmosfer katar.

yazar don pendleton'ın the executioner romanlarının baş karakteri mack bolan'dan esinlenilerek yaratılan the punisher, ilk defa the amazing spider-man'in 1974 tarihli 129. sayısında ortaya çıkar. yeni yaratılan bir karakterin kariyerine bir başka dergide başlaması, beğenilirse kendi dergisine kavuşması, örneklerine sık rastlanılan bir durumdu. nitekim bir başka popüler marvel karakteri olan wolverine de ilk defa the incredible hulk'ın (gene 1974 yılında) 180. sayısında okur karşısına çıkmıştı. her iki karakter de ilk defa göründükleri bu çizgi romanlarda ana karakterin karşısındaki bir villain konumunda olsalar da, sonradan iyilerin safına geçiş yapmışlardır. 70'lerin ortalarına gelirken, öldürmekten çekinmeyen sert anti-kahramanların ortaya çıkması bizlere sosyolojik açıdan da bir şeyler söylemektedir.

yazının buradan sonrası karakterin çeşitli maceralarına dair spoiler içermektedir.

Frank'in ilk gözüktüğü sayının o kapağı.

francis "frank" castiglione / castle, italyan göçmeni bir ailenin oğlu olarak abd'de doğar. ailesi, yeni vatanlarına daha iyi uyum sağlayabilmek için "castiglione" olan soyadlarını kulağa daha amerikan gelen "castle" olarak değiştirir. buna rağmen frank orduya katılana kadar eski aile soyadını kullanmaya devam eder, fakat sonra o da francis yerine frank'i, castiglione yerine castle'ı tercih etmiştir. frank orijinal olarak vietnam savaşında savaşmış bir asker olsa da, yıllar geçtikçe vietnam savaşının çok geride kalması, marvel'in "sliding timeline" teorisiyle bile açıklanması güç bir durum ortaya çıkarmıştır zira 90'larda, 2000'lerde yayınlanan maceralarda frank hala 40'larında dinamik bir adam olarak görünmektedir. bu sebeple frank'in yer aldığı savaş önce körfez savaşı olarak retcon edilir, fakat bu savaşın da vietnam ile aynı akıbete uğrayacağını fark eden marvel, çareyi "siancong war" adında kurgusal bir savaş yaratmakta bulur. sadece frank değil, marvel'de geçmişi vietnam ile ilintili (reed richards / mr. fantastic ve tony stark / iron man dahil) tüm karakterler aynı retcon'dan nasiplerini almışlardır.


savaştan sağ salim dönen frank, ana yurduna, ailesinin, karısının ve çocuklarının yanına döner ve çok mutlu gözükmektedir ama içten içe, sivil yaşama alışamadığının ve daha kötüsü, hiçbir zaman alışamayacağının bilincindedir. içindeki savaşma ve öldürme güdüsü, derinlere gömmeye çalışsa da, hep oradadır.

frank ve ailesi bir gün central park'ta piknik yapmakta ve aile saadeti yaşamaktayken, kötü bir tesadüf eseri orada bulunmakta olan mafya üyelerinin birini infaz edişine tanık olurlar ve görgü tanığı bırakmak istemeyen mafya üyeleri tarafından oracıkta kurşun yağmuruna tutulurlar. karısı ve çocukları ölür fakat frank yaralı olarak kurtulur. frank yaşadığı büyük travmaya rağmen ilk etapta hakkını hukuk kanalıyla aramaya koyulur fakat hayatın gerçekliğinin hiç de öyle işlemediğini kısa süre içinde fark eder. bu durum, onun içinde bastırdığı savaşma ve yok etme içgüdülerini hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde tekrar yüzeye çıkarır. frank geçmiş yaşamını tamamen terk eder ve the punisher personası ile suça karşı tek başına yürüteceği ve o ölene kadar hiç bitmeyeceğini bildiği kişisel savaşına başlar.

tek başına başlamış olsa da, süreç içerisinde david linus "microchip" lieberman adında bir sidekick'i olur. orta yaşlı ve göbekli bir bilgisayar korsanı ve silah kaçakçısı olan micro, süper kahraman dünyasındaki en enteresan ve orijinal sidekick karakterlerden biridir, bir nevi karanlık bir alfred'dir. kendisi de sevdiklerini suça kurban vermiş olan micro, kendisi fiziksel olarak suçla savaşacak eğitime ve kondüsyona sahip olmasa da, bunu kendisi yerine yapabilecek olan punisher'ın barınma, yeme-içme, donanım, teçhizat, istihbarat gibi tüm ihtiyaçlarını karşılamaya hayatını adamış, punisher'ın sadece suçla savaşa odaklanabilmesini sağlamıştır.

ikili uzun süre uyum içinde çalışsa da, bir noktada aralarında anlaşmazlıklar çıkar. micro, frank'in akli dengesini kaybetmeye başladığını düşünür ve frank'i rehabilite etmek için hapsederken, yerine geçebilecek bir alternatif bile bulur. bu çılgınca hareketleri aslında akli dengesini kaybetmekte olanın frank değil, micro olduğunu göstermektedir. bu sürecin sonunda micro bir başka karakter tarafından öldürülür, frank ise micro ölmeseydi onu belki de kendisinin öldüreceğinin farkındadır.


yıllar sonra micro, the hood tarafından diriltilir ve eskisinden de çılgın bir hamle yaparak, the hood'a, frank'in ailesini diriltmekte yardım eder. diriltme işleminin gerçekleşebilmesi için ritüel ile bir s.h.i.e.l.d. ajanını kurban eden micro artık net olarak frank'in cezalandırılacaklar listesinde yerini alır ve çok geçmeden de frank tarafından -bu defa kalıcı olarak- öldürülür.

frank bu noktadan sonra çoğunlukla yalnız çalışır. hayatına zaman zaman kısa süreli müttefikler katılsa da uzun vadede o yalnız bir kurttur. ayrıca eskiden başvurduğu yüksek teknoloji ürünü yöntemlerden ziyade daha geleneksel silah ve mühimmata yönelir ve bu yaklaşımı geçmiştekine nazaran daha efektif bulur.

frank bir kahraman değil, bir anti-kahraman, bir vigilante'dir

yüzünü bir maske ile gizleme gereği duymaz zira onun yüzünden tehlikeye düşecek yakınları yoktur, ayrıca yüzünü saklamamak onun için rakiplerine bir meydan okumadır. süper kahramanların giydikleri tarzda bir kostümü yoktur. genellikle kurşun geçirmez siyah kıyafetler ve göğsünde yer alan bir kuru kafa sembolü ile bilinir. daha çok klasik maceralarında görülen beyaz eldiven ve botlar zaman zaman tekrar kullanılsa da, karakter 2000'lerden sonra daha gerçekçi, taktik kıyafetler içinde resmedilir. kuru kafa sembolünü, düşmanlarının ölmeden önce görecekleri son şey olsun diye kullanır. ayrıca bu sembol, frank'in suç dünyasında bir korku unsuru haline gelmesinde de etkilidir, çatışmalarda ona psikolojik üstünlük sağlar. bir pratik işlevi de, siyah bir kostümdeki tek beyaz nokta olması sebebiyle düşmanlarına bir hedef vererek karakteri olası head-shot'lardan korumaktır.

punisher prensip icabı sivil, polis ve süper-kahraman öldürmez

polisler de genel olarak ondan uzak durma eğilimindedir. hatta hem nypd hem ordu içinde gizliden veya açıktan onu savunan, yardım ve yataklık eden mensuplar da vardır. halkın bir kesimi onu desteklerken, bir kesimi ise onun yakalanması gereken bir kanun kaçağı olduğunu düşünmektedir. süper kahramanlar için ise punisher net olarak yakalanıp hapse tıkılması gereken bir kaçıktır. süper kahramanlara göre punisher'ın, öldürdüğü suçlulardan hiçbir farkı yoktur. bu yüzden punisher bir yandan suçlularla uğraşırken, bir yandan peşine takılan bu taytlı delilerden kaçmak veya dövüşmek zorunda kalır. punisher'a göre süper kahramanlar, aptal kıyafetler giyen, hayatın gerçekliğinin farkında olmayan, çocuksu bir fantezinin içinde delüzyon halinde, suçla nasıl savaşılması gerektiğini bilmeyen amatörlerdir. süper kahramanların iyi niyetinin farkında olsa da, suçluların hapse atılıp tekrar tekrar kaçmaları ya da salıverilmeleri kısır döngüsü onu sinirden çıldırtmaktadır. punisher'ın süper kahraman dünyasındaki en büyük baş ağrısı, matt murdock / daredevil'dir. ikisinin ideolojik olarak zıt uçları temsil ettikleri söylenebilir.

punisher, süper kahramanlarla, süper kötülerle, mutantlarla, büyüyle, ileri teknolojiyle ve diğer her türden çılgınlıkla aynı dünyada yaşadığının farkındadır ve bu sebepten, perdenin o tarafına geçmemeye bilhassa dikkat eder. onun tabiriyle o "süper kahramanlar için fazla önemsiz ama polisler için fazla tehlikeli" frekanstaki suçluları avlar ki bunun büyük kısmını da organize suç aileleri oluşturmaktadır. frank, süper kötülerin veya kozmik varlıkların karşısındaki konumunun farkındadır ve zaten onlarla süper kahramanların ilgilendiğini de bilmektedir, böylece odağını, süper kahramanların genellikle ihmal ettiği, ya da daha büyük olaylarla uğraşmaktan ilgilenmeye vakitlerinin olmadığı, karanlık ara sokaklara yöneltmiştir. punisher'ın buradaki mantığı en çok zayiatı verebileceği cephede savaşmaktır: bir süper kötüyle uğraşmaktansa aynı vakit ve eforla çok daha fazla sokak-seviyesi suçlu yok edebilir.

punisher düşmanlarını öldürdüğü için diğer karakterlerin aksine bir "rogue's gallery"ye sahip değildir, spider-man'in green goblin ile 500 kere savaşması gibi bir durum punisher'da görülmez. buna karşın yazarlar frank'in bir arch-nemesis'e ihtiyacı olduğunu düşünmüş, önce bu konuma kingpin'i getirmeye çalışmışlardır fakat kingpin daha önceden daredevil tarafından kapılmış olduğu için frank'in arch-nemesis'i kontenjanına jigsaw getirilmiştir. jigsaw'un, frank'in en uzun soluklu düşmanı olduğu söylenebilir.

tabii evreninin "süper" kısmıyla yollarının kesişmesinden ne kadar kaçınsa da, bu bazen kaçınılmazdır. süper tiplerle uğraşması gerektiğinde zorlanıyor olsa da, kurşunların geçmediği noktada zekasını ve stratejik bilgisini devreye sokarak günün sonunda gene galip çıkmayı, veya en azından hayatta kalmayı başarır.

Jigsaw

bazen de "süper" olan taraf o olur

punisher süper güçleri olmayan normal bir insan ve karanlık, realist bir karakter olsa da, bazen yazarların aklına gelen saçma sapan fikirlerle status-quo'sunda punisher fanlarının görmezden gelmeyi tercih ettiği değişiklikler yaşanmaktadır. örneğin bir macerada frank ifritler tarafından intihara zorlandıktan sonra bir melek tarafından diriltilerek süper güçlerle ve süper silahlarla donatılmış olarak dünyaya geri döner. bu saçmalık, imdada yetişen yazar garth ennis tarafından toparlansa da, bir süre sonra gene biti kanlanan yazarlar frank'i bu defa wolverine'in oğlu daken'e parçalattırıp, sonra da parçalarını spider-man'in ex-villain'i morbius'a birleştirerek onu bir çeşit frankenstein canavarına dönüştürüp, bir de utanmadan adını "franken-castle" koyarlar. neyse ki bu saçmalık da çok uzun sürmez de, frank gene normale döner, ama bu defa, yazarlığını yaptığı her dergide radikal değişikliklere giderek rüştünü ispatlama derdindeki jason aaron tarafından the hand'in başına geçirtilip kendisine yine süper güçler bahşedilir.

punisher, ana dergisine ek olarak war journal, war zone gibi yan serilerle yayınına devam etmiş, bu süreçte bolca limited ve one-shot maceralara da sahip olmuştur. karakterin 616 marvel evreninde yer almasının yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı karakteri bazen perişan etmesi probleminin bir çözümünü ise, punisher'ın en iyi yazarlarından garth ennis, karakteri "max" adlı kendi evrenine yerleştirerek bulmuştur. 616 evrenindeki punisher baki kalmakla birlikte, bir de süperlerin ve paranormalin olmadığı gerçekçi bir evrende alternatif bir punisher okuma seçeneği okurlara sunulmuş ve bu seri çok başarılı olarak yıllarca yayın hayatına devam etmiştir.


marvel'in öldürmekten çekinmeyen aykırı çocuğu, film uyarlamalarında dolph lundgren, thomas jane ve ray stevenson tarafından canlandırılır, üç aktör de aslında iyi kastingler olmasına ve role yakışmalarına rağmen üç filmde de punisher'ın hakkı tam olarak verilememiştir. nihayet mcu evreninde geçen daredevil dizisinin 2. sezonunda jon bernthal tarafından kusursuz bir şekilde temsil edildiği söylenebilir.

capcom'un 1993 tarihli beat 'em up oyunu ve 2005'te çıkan max payne esintili (gerçi max payne de zaten punisher esintiliydi) third person shooter, ağızda iyi tat bırakmış oyunlardır.

hiçbir zaman spider-man, x-men, avengers, fantastic four gibi çizgi romanlar kadar satmamış ve onlar kadar fazla sayıda çizgi romanı yayınlanmamış olsa da, punisher onu diğer karakterlerden farklı kılan özellikleri ve marvel evreninin fantastikliğini dengeleyen şiddet, realizm ve karanlığıyla bu evrende kendisine kalıcı bir yer edinmeyi başarmıştır.

cezalandırmaya devam edecektir.