MCU'nun Maalesef En Kötü Filmlerinden Biri Olan The Marvels'ın İncelemesi

Marvel uzmanı Sözlük yazarı "dean", mevzuyu en baştan alarak The Marvels'ın neden kötü bir yapım olduğunu açıklıyor.
MCU'nun Maalesef En Kötü Filmlerinden Biri Olan The Marvels'ın İncelemesi
Uyarı: Spoiler içerir.

özellikle son iki yılda çıkan marvel cinematic universe film ve dizileri ile ilgili yazılar hazırlamak eskisine göre benim için daha zor olmaya başladı. çıkan ürünleri beğenir ve gelecek yapımlar için heyecanlanırken onlar hakkında eleştiriler yazmak, teoriler hazırlamak çok keyifliydi. ama mcu'nun son iki senesi düşünülürse artan kötü içerik klavye karşısına otururken beni zorluyor. olumlu şeyler hakkında konuşmayı seven bir insanım. beğenmemek üzerine büyük yazılar hazırlamayı temelde sevmiyorum. (dceu ile ilgili yazı hazırlamama sebebim de buydu.) yine de the marvels ile alakalı yazı yazmak durumundayız. mcu'nun geleceği için bu film hakkında konuşulması gerekiyor. zira film eleştirel anlamda beğenilmemesinin yanında gişe olarak mcu'nun en kötü filmi oldu.

mcu'nun genel anlamda yapmayı çok iyi başardığı şeyler var. (karakterizasyonlar, yaşayan bir evren hissiyatı, çizgi romanı modern yorumlama becerisi, tek başına da ayakta durabilen tekil yapımlar ve hikayeleri büyük resimde birbirine bağlayabilme vb.) çok da iyi beceremediği şeyler var. (bazı kötü yönetmen tercihleri, senaryo tamamen hazır olmadan başlandığı için yaşanan post-prodüksiyon sıkıntıları, filmlerdeki mizah kalitesinin ve dozajının hatalı yorumlanması, son filmlerde evren hissiyatının kaybolması, karakterin ve hikayenin özündeki büyüklüğüne karşın daha düşük çaplı bir öykü tercihi vb.) the marvels öyle bir yapım ki mcu'nun genel anlamda kötü olduğu her şeyin tamamına sahipken, olumlu olduğu şeylerin hiçbirine sahip değil. bu da yapımı ister istemez en kötü mcu yapımlarından biri haline getiriyor.

öncelikle hikaye tercihinden başlayalım

maalesef ki fragman incelemesinde korktuğumu belirttiğim gibi "güçlerini aynı anda kullanınca yer değiştiriyorlar" hikayesi bir sinema filmi için son derece yetersiz bir konsept. captain marvel çizgi romanlarında bundan çok daha kaliteli olan, başkarakterimizi ve yan karakterleri gerçekten umursayacağımız çatışmalara sokacak hikayeler var. dizi olarak harcanan "secret invasion" bu filmin ana konusu olabilirdi. gerçek bir "kree-skrull war" olabilirdi. "the korvac saga" tam manasıyla ikinci captain marvel için muhteşem bir tercih olabilirdi. "annihilation" hikayesi tercih edilebilirdi. inhumans'ı evrene katacak serbest bir "war of kings" olabilirdi. ama bunların yerine olabilecek en ama en kötü hikayeyi tercih ettiler.

tercih edilen hikayeyi kendi içinde değerlendirmeye kalktığımız zaman sonuç yine hüsran

yer değiştirme sebep sonuç ilişkisinden bağımsız olarak sadece vasat bir komediye hizmet etmek için konulmuş bir hikaye elementi sadece. normalde sözde film bize hikaye olarak ilk filmin ardından captain marvel'ın kree supreme intelligence'ı yok etmesiyle hala gezegeni iklimsel felakete girdiği için hem gezegeni düzeltmek, hem de captain marvel'dan intikam almak isteyen dar-benn'in quantum bands denilen bilezikleri almasını anlatıyor. yalnız buradaki en büyük problem hikayeyi başlatan unsur olan villain dar-benn'in inanılmaz derecede kötü işlenmesi. dar-ben bir karakter değil. bilgisayar oyunlarındaki npc mantığı ile filmde var. sadece kötü karakter olmuş olmak için var. bağırıp ışın atmaktan başka hiçbir özelliği olmayan bomboş bir karakter. bu konuda her zaman thor: the dark world'ün villain'ı malekith'i birinci görürdüm ama artık en tepede yeni bir ismimiz var; dar-benn.

Dar-Benn

film toplam dört mcu yapımının devamı gibi duruyor

doğal olarak ilk captain marvel filmi, ms. marvel, wandavision ve secret invasion (?) yapımlarını bu filmi izlemeden önce izlememiz gerekiyor. şimdi burada şöyle büyük bir sıkıntı var. bir filmin ikincisini ya da üçüncüsünü izlemek için öncesini zaten bir zahmet izleyeceğiz bunda sorun yok. mcu özelinde konuşursak avengers ve avengers hüvviyetindeki filmleri de izleyeceğiz, hadi bunda da sorun yok. ama tek başına 1.1 milyar dolar gişe yapmış bir filmin devamı için bana üç tane dizi izlemeyi zorlamaman lazım. bu artık saçma bir hal alıyor. diyor ki bana "sen şimdi eve git. disney+ al. önce ms. marvel ve wandavision izle, aman sakın secret invasion'ı da unutma. sonra ben sana sınavda soracağım." artık bu iş ev ödevine dönüştü. insanların iron man 2'den 3'e geçerken sadece bir avengers izlemesi gerekiyordu. iki avengers arası sadece captain america: civil war izlemesi gerekiyordu. şimdi ise filmleri zaten geçtim, toplam 21 bölümlük üç farklı dizi izlemesi gerekiyor. üstelik beni sinema anlatısından çıkarıyorsun ve seviye olarak daha düşük bir anlatıya sokuyorsun. hadi bu benim için sorun değil, ben zaten izliyorum. ama normal seyirci için bu zor bir şey. üstelik demografik yapı olarak farklı bir kitleyi hedef aldığın yapımları izlemeye zorlamak akıl almayacak bir olay. ben sayısız insanın the marvels'a bu dizileri izlemediği için gitmediğini gördüm. sen kendi kendine seyircinin filme gitmemesini sağlıyorsun. gerçekten akıl almaz bir olay. the infinity saga'da devamlılık önem arz etse bile bir filmi kendi başına izlemekten zevk alamayacağımız bir seviyede değildi.

the marvels'ın sorunları say say bitmez olduğu için herhangi bir noktadan devam edelim

filmin bize sunmaya çalıştığı en önemli dinamik carol, kamala ve monica arasındaki ilişki. wandavision'da gördüğümüz yetişkin monica'nın kendisini terk ettiğini düşündüğü carol'a karşı ciddi bir kalp kırıklığı var. kamala'nın ise carol'a karşı olan çok büyük bir hayranlığı var. film aslında bu dinamiklerden yürüyebileceği harika noktaları yakalıyor ama seyirciyle alay edermişçesine bu konuları işlememeyi tercih ediyor. örnek verelim: skrull'ların gezegenine saldırı olurken kamala herkesi kurtarmaya çalışıyor, carol ise herkesi isteseler bile kurtaramayacaklarını söylüyor. bakın film orada aslında çatışma unsurunu yakalıyor. o noktadan sonra kamala'nın çocukluğun verdiği kör göz carol hayranlığını sorgulaması ve karakterini geliştirmesi gerekiyor. ama elbette bu olmuyor çünkü filmin yer değiştirme üzerinde ahmakça espriler yapması lazım. monica ve carol karşılaşıyor, bir sahne sonra konuşup anlaşıp barışıyorlar. iki yapım boyu karakteri üzerine kurdukları çatışma mantıklı bir sebep sonuç ilişkisi yaşamadan bitiyor. zira film monica'ya süper kahraman ismi bulmak gibi tarihte görülmemiş derecede yaratıcı dahiyane şakalar yapmak istiyor. benzer bir durum garip bir şekilde captain marvel'ın supreme intelligence'ı yok ettiği sahnede de var. net şekilde diyorsun ki "işte asıl olması gereken captain marvel 2 filmi bu". film aslında harika şekilde hem ana hikayesini yakalıyor, hem de büyük çatışma unsurlarını yakalıyor ama ısrarla, bilinçli şekilde, seyirci ile dalga geçercesine bunları işlemiyor. işlemek istemiyor.


filmin süresi vizyon öncesi çok tartışıldı

105 dakikalık süre bir çok seyirci için yetersiz olabileceği endişesi doğurmuştu. şimdi şöyle bir durum var: normal şartlar altında bir sinema filminin süresi kaliteyi belirten birinci kural değildir. eğer anlatıcı en doğru süreyi, kurgu problemi yaşamadan bulduysa 105 de olur 185 de olur. ama açık konuşalım ki biz bir "sanat filmi" izlemiyoruz. biz bundan önce 32 tane daha izlediğimiz bir mcu filmi izliyoruz. elbette bu süre yetersiz. zaten filmin 15 dakikası credits sahnesi. elimizde totalde bir buçuk saat film var. bu sürenin önemli bir kısmı aksiyon. karakterlere ilişki kuracak, karakter gelişimi yaşatacak, çatışma unsuru oluşturacak, nedensellik içinde çözüm sunacak, önceki yapımları buna, bunu da sonraki yapımlara bağlayacak bir süre elbette kalmıyor. bu filmin 270 milyon dolar prodüksiyon bütçesi var. elimizdeki materyal bu olmamalı.

aslına bakıldığı zaman filmin süresi ile ilgili temel sıkıntı mcu'nun son zamanlardaki filmlerinin süresi ile ilgili olan sıkıntılarla aynı. doctor strange in the multiverse of madness, thor: love and thunder ve ant-man and the wasp: quantumania normalde daha uzun olması beklenen ama bıçakla kesilmiş gibi tam iki saatlik süreleri olan filmlerdi. bu filmlerin hepsi son derece büyük prodüksiyon sıkıntısı çeken filmler. bu filmlerin senaryoları aslında izlediğimiz halinden daha iyi. ama belli bir tarihe yetiştirmek üzere yapılan filmler oldukları için post-prodüksiyonu daha uzun kurgular üzerinden yapamıyorlar. iki saatlik kurgu üzerinden yapıyorlar. benzer bir durum elbette the marvels'ta da var. filmin ortasındaki müzikal gezegen aladna sahnesi normal şartlarda çok daha uzun bir sekans. ama test gösterimlerinde hiç beğenilmediği için filmden çıkartıldı. üstelik filmde aladna'ya gitmek önemli bir yer tutarken, aladna'daki sahnelerde karakterleri geliştirirken filmden çıkmak zorunda kaldı. filmin belli bir süreye yetişmesi gerektiği ve bütçenin halihazırda çok şiştiği bir atmosferde yerine başka sahneler çekilemedi. olabilecek en kısa hale getirilip sadece aksiyonu gösterdiler. filmin tam ortasında kurgunun inanılmaz derecede bozulma sebebi bu. (mcu'nun prodüksiyon sorununu başka bir yazıda ayrıntılı şekilde ele alacağım.)


filmden önce ve sonra tartışılan bir büyük konu da kadın karakterler sorunu

aslında bu sinema tarihi boyunca bir sorun değilken nedense son yıllarda hollywood kendi kendine böyle bir sorun icat etti. gerçek manada kadın karakterlerin nasıl yapıldığını unutmuş gibi hareket ediyorlar. her şeyin öncesinde karakterleri inşa ederken erkek ve kadın özelliklerinden bağımsız olarak bir karakter olarak ele almamız lazım. the marvels başta olmak üzere kadın başrollü birçok filmde karakterler kadın karakter olarak başarısız değil. karakter olarak başarısız zaten. biz blockbuster filmlerdeki başkarakterleri neden seviyoruz? onları neden takip ediyoruz? çünkü kahramanın yolculuğu temasına uygun şekilde bir karakter gelişimi yaşıyorlar. zayıflıkları var. lakin zayıflıkları ile mücadele edecek irade güçleri var. kendi başlarına ya da gerektiği zaman yardım alarak sorunlarının üstesinden gelebiliyorlar. fiziksel ya da mental olarak kaybedebiliyorlar ama bunlarla savaşmayı biliyorlar. yani oldukları hale gelmeyi hak ediyorlar.

yukarıda yazdıklarımın cinsiyetle ilgisi yok. üç boyutlu empati kurulabilen bir karakter yaratma ile ilgisi var. bu şablona luke skywalker uyuyor, ellen ripley uyuyor, aragorn uyuyor, sarah cannor uyuyor, rocky balboa uyuyor, the bride uyuyor. demek ki bu işin önceliği karakter olarak karakteri doğru inşa etmek. karakteri olduğu hale hakederek getirmek. şu anın kadın karakter sorunu filmlerin karakterlere kahramanın yolculuğu yaşatmaması ve karakteri o konuma hak ederek getirmemesi. bu filmlerin sorunu ekseriyetle karakterin kadın olması zaten başlı başına o gücü haketmesine yettiği mesajı vermeye çalışması. nasıl ki tony stark yeniliyorsa, fiziksel olarak düşüyorsa, psikolojik olarak bir savaş veriyorsa bunu carol'ın da vermesi lazım. carol üç filmde karşımıza çıktı ama üç filmde de gerçek manada bir mücadele vermedi. çıktığı ilk sahneden itibaren çok güçlüydü. zayıf gibi göründüğü anlarda bile çok güçlüydü. fiziksel olarak yara aldığını hiç görmedik. duygusal olarak düştüğünü görmedik. gerçek bir mücadele içerisinde maalesef hiç görmedik. çizgi film karakteri gibi hep aynı çizgide, çok güçlü olarak devam etti. mcu'nun en başarılı kadın karakterleri olan scarlet witch, gamora, nebula ve black widow ise bakınız bu kahramanın yolculuğunu yaşayan karakterler. şimdi kim scarlet witch'e bir söz söyleyebilir? wanda ile carol'ın gelişimleri aynı mı?

Scarlet Witch

captain marvel ve the marvels arasında tarihte çok az rastlayacağımız bir gişe farkı var

evet captain marvel 1.1 milyar gişe yaptı. ama bunu hangi şartlar altında yaptığını marvel studios'un daha iyi analiz etmiş olması lazımdı. avengers: infinity war ve avengers: endgame arası mcu hype'ının en yüksek olduğu dönemdi. avengers: endgame filminde o kadar etkisi olmamasına rağmen karakter olarak captain marvel'ın muazzam bir şekilde marketing'i yapıldı. bunun 1.1 milyarlık gişede olan etkisini yadsıyamayız. marvel studios'un devam filmini bu bilinçle hazırlaması lazımdı. marketing açısından bakalım. önünde ve arkanda bu sefer güç alacağın avengers filmin yok. brie larson zaten seyirci tarafından çok sevilen bir isim değil. yan karakterler sinema seyircisinin dizileri izlemediği taktirde bilmediği karakterler, villain en büyük marvel fanlarının bile kim bu ya diye wikipedia sayfalarına baktığı bir karakter. üstelik bu üç karakter de hiç tanınmayan oyuncular tarafından canlandırılıyor. heyecan uyandıracak hiçbir yeni karakter yok. mcu'nun öncesinden tek bağ kuracağın karakter artık 15 kere gördüğümüz için aynı heyecanı vermeyen nick fury. film zaten baştan aşağı sit-com komedisi. veeee en önemli şey: günün sonunda bu iyi bir film değil. işte komple bir gişe yıkımının anatomisi. karakterin hak ettiği captain america: the first avenger'dan captain america: the winter soldier'a sıçrayan steve rogers gelişimiyken, karşımızda en kötü mcu filmlerinden biri var.

aslında daha söyleyecek çok söz var

üzerinde günlerce konuşulacak derecede kötü bir film var karşımızda. ama ağır ağır bitirmek lazım. bazı insanlar artık süper kahraman filmlerinden sıkılınmış olduğundan gişelerin düştüğünü söylüyor. ben katılmıyorum. asıl sorun bu filmlerin kalite olarak düşmüş olması. bu sene guardians of the galaxy vol 3. ve spider-man: across the spider-verse'ün başarıları ortada. ant-man and the wasp: quantumania, the marvels, shazam! fury of the gods, the flash ve blue bettle'ın gişeleri de ortada. kalite olarak arada dağlar kadar fark var. seyirci en sonunda iyi film ve kötü filmin arasındaki farkı bu sene gişe rakamlarıyla gösterdi. guardians ve spider-man de batsaydı doğru olabilirdi. ama seyirci iyi film izlemek istiyor. zamanını kaliteli yapımlara vermek istiyor. the marvels'a değil.