Metrobüse Binerken Neler Yaşandığının Kanıtı Olan Usta Metrobüsçü Abi

Günlük hayat içinde canımızı sıkan durumlar içinde bazen o tatsız ortamı çok kısa bir an bile olsa renklendirebilecek tiplemeler karşımıza çıkıyor. Sözlük yazarı "infeasible"ın metrobüste karşılaştığı bir abimiz de bunlardan biri.
Metrobüse Binerken Neler Yaşandığının Kanıtı Olan Usta Metrobüsçü Abi

artık kullananların da kaşarlandığı bir ulaşım aracı metrobüs.

dün sabah başımdan geçeni aynen aktarıyorum:

özellikle okullar açıldığından beri çılgın bir yoğunluk var biliyorsunuz. hele bir de bahçelievler durağından biniyorsan, her sabah ayrı bir heyecan, gerginlik ve dram.

neyse yine şirinevler yönünden hıncahınç gelen bir metrobüs geldi, iyi yer tutan şu güzel kardeşinizin önünde durdu. normalde yine binilecek gibi değil de; nasıl olduysa şans yüzüme güldü ve 3-4 kişilik bir grup iniverdi.

yine de ancak ben ve yanımda duran diğer eleman binebildik. ama ne binme arkadaş ya. resmen cuk oturduk. kapı kenarlarını tutan iki elemanla birlikte sağlam bir dörtlü oluşturduk. kapıdakiler bek, ben ve yeni binen diğer eleman stoper görevindeydik. önümüzde de rakibi presle boğan kalabalık bir ortasaha. bildiğin yenilmez armada. böyle sıkı safları, en kalabalık camide bile göremezsin. zaten hiçbirimiz tutunma ihtiyacı duymuyorduk, birbirimize güvenimiz tamdı.

metrobüs hareket etti, geldik ömür'e (incirli). gördüğüm kadarıyla avrupa'daki en kalabalık durak bu ömür durağıdır; araçtaki kişi sayısı bu durakta pik yapar. neyse o kalabalığa rağmen kimse bizim kapı dörtlüsünü zorlamadı; araçtan inen de olmayınca biz de istifimizi bozmadık. ta ki o efsanevi abi gelene kadar...


abiyi yolda görsen, hiçbir şey yapmazsın öyle söyleyeyim. gayet normal, düz bir adam. lakin belli ki bu yollarda pişmiş, kendini geliştirmiş, usta bir metrobüsçü olmuş.

abinin ilk hareketi kapanan kapıya çantasını sokmak oldu; biliyorsunuz kapı kapanırken bir şeye temas ederse geri açılıyor. sonra abiden bir ses duyuldu, yemin ediyorum yaklaşık olarak şöyle bir şeydi:

-hebe, yebö...

bu sesi çıkartırken bir yandan da içeriyi gösteriyordu. birçok takım arkadaşım bunu "he orada yer var, ilerle böraz"ın kısaltması gibi algıladıysa da ben "aha bak kuş" demek istediğinden eminim.

hakikaten de başarılı oldu, bir anda defanstaki derinliği kaybettik. abi ilk hamleyle bekimi yerinden etti, ikinciyle beni. toplar mıyız diye bir umut direndik; ama çoktan ara topla defansın arkasına sarkmıştı bile. 4-5 kapı darbesiyle de golü hanesine yazdırdı.

bunun üstüne bir laf söyleme isteğiyle "abi" dedim; "az daha düşürüyordun".

"bu kalabalıkta düşebiliyorsan, sende sıkıntı var aslanım" dedi şerefsiz, bir de laf soktu giderayak.