NBA'in En Köklü Takımlarından New York Knicks'in Dünden Bugüne Tarihi

Knicks efsanesi kuruluşundan günümüze kadarki süreçte neler yaşadı? İyice öğrenelim.
NBA'in En Köklü Takımlarından New York Knicks'in Dünden Bugüne Tarihi

new york knicks, 1946'da kurulan, new york şehrinin takımı olması nedeniyle hep bir spotların altında olan, kuruluşundan beri ismi değişmeksizin nba'de bulunan bir basketbol kulübü. maçlarını madison square garden'da oynarlar. uzun adıyla new york knickerbockers, kısa adıyla knicks. uzun yıllardır takas ve draft başarısızlıklarının, kötü yönetimin, kadrolaşamamanın piri olmasına karşın, yüksek gelirli bir markadır.

nba'in ilk yıllarında düzenli finale oynayan bir ekipken, 56-66 arasını sönük geçirmişler, sonrasında tekrar sahneye çıkarak red holzman koçluğunda ve yönetiminde 70 ve 73 yıllarında iki nba şampiyonluğu elde etmişlerdir (koçluğundan bildiğiniz phil jackson da 73 şampiyon kadrosunun yedeklerinin bir parçasıdır). bu yıllarda earl monroe, bob mcadoo, willis reed, walt bellamy, dave debusschere, bill bradley, walt frazier gibi istisnasız her biri hall of fame'e adını yazdıracak denli önemli yıldızlarla iş tutmuşlardır (bir de dick barnett var, garibim bir onu yazmamışlar çarşaf listeye).

75'ten sonra belirli bir fetret dönemi yaşamışlar, 80'lerin ikinci yarısına kadarki dönemi istisnai iki üç sezon haricinde pek de parlak geçirmemişlerdir. 80'li yıllarda takımın taşıyıcı kolonları arasında bulls'tan da bildiğiniz bill cartwright, büyük skorer bernard kingbulunmaktadır (king nyk döneminde adeta çıldırasıya bir performans göstermiş, 85'te bir yıl oynamamasına yol açacak diz sakatlığı öncesi maç başına 33 sayı civarına çıkan ve haliyle de sayı kralı olduğu bir sezon oynamıştır). new york'un 80'li yıllarından yine trent tucker, pat cummings, dominique wilkins'ın kardeşi olması hasebiyle ayrıca bir hatırlanan gerald wilkins gibi rol oyuncuları da hatırlanır.

takımın en önemli draft seçimlerinden biri 1985'te, o sene aynı zamanda yılın çaylağı da olan jamaikalı patrick ewing ile gelmiştir. ewing'in anlatılacak tarafı yok, pota altını hem ofansif hem defansif olarak domine eden, dönemin baba pivotlarıyla dirsek dirseğe dövüşmüş olan, kariyeri boyunca sakatlıklardan çok çekse de, knicks yılları boyunca fevkalade bir süperstarlık yapmış, takımını da hiç bırakmamış vefalı, cefakar, hall of fame mensubu bir eleman. ki 11 kez all-star oldu, 7 kez en yi nba takımına girdi, 3 kez en iyi savunma takımına girdi, maç başına 23-29 sayı, 10-12 ribaund, 2-4 blok istatistiklerini uzun yıllar korudu. o dönem yapılan bir diğer önemli draft seçimi de 87 yılında mark jackson ile olmuştur. seçildikten hemen sonra ewing takımın tartışmasız lideri haline dönüşecek, hubie brown'lu yıllar kapanıp rick pitino'lu yıllara geçiş yapılacaktır. 87-88 sezonunda jackson'un nba'e girer girmez 10 üstü maç başı asist performansı yakalaması, ewing'in çoktan all-star mertebesine yükselmiş performansı, wilkins'in esaslı katkısının, cartwright ve dönemin altıncı adam figürlerinden johnny newman'ın da yedek katkılarının da payıyla pitino ile birlikte knicks hala vasatça bir takım olsa da playoff'lara dönecektir. 87-88 knicks'in kadrosu adeta bir geleceğin koçu akademisi; billy donovan, rick carlisle bu kadronun mensupları.

velhasıl bu ümit vaadeden kadro, 88-89'da 52-30 ile performansını hatırı sayılır şekilde geliştirip atlantik divizyonu liderliğine oturacak.dönemin chicago ile yapılan önemli bir takası, yaş alan cartwright'ın o yıllar nba'inin kaya gibi sert çocuğu, sonradan dede gibi lakaplarla da anılacak, nba'de böyle "tough" bir adam say dendiğinde ilk 3'ten listeye garanti girecek charles oakley ile takası olacak. ki pota altında hegemonya seviyesinde güç oluşturacak,hem ofansif, hem defansif anlamda, hem de ribaund performansı bağlamında yıllarca nyk'yı zirvelerde dolandıracak ewing-oakley ikilisi böylece oluşacak.

o yıllarda draftten seçilen bir başka isim ise rod strickland, bu adamı severim dostum. underrated bir oyun kurucu olarak yıllarca oynadı ama knicks'te pek oynamadı, ondan detayına girmem burada..

o yıllarda knicks'in sıkıntısı, ha bire doğu ilk turunda veya yarı finallerinde doğu'nun babaları olan pistons ve bulls'a elenmeleri olacak. bu kısır döngünün kırılır gibi olması (ama tam da kırılamaması) ise 1991-92 sezonunda artık rahatlıkla büyükusta tarzı lakaplarla anabileceğimiz pat riley'nin koçluğa gelip de takımın çehre değiştirmesiyle olacak. 90'lı yıllar knicks'inden bildiğiniz diğer isimler ise, çok hasbelkader bir şekilde knicks'e gelip kendilerini bulacaklar. golden state'ten kovulup cba'e giden john starks 90'da, bir dönem o zaman pek "basketbol ülkesi" diyemeyeceğiniz türkiye'de dahi oynamış anthony mason 91'de ekibe hiç yoktan katılacak. o yıllarda knicks hiç doğru dürüst bir üst sıra draft hakkı yakalamasa da 91'de azimli gard, bench katkısının gözle görülür ismi greg anthony, 92'de dönemin en iyi üçlükçülerinden hubert davis, 94'te oyun kurucu charlie ward gibi sahada ellerinden geleni veren isimler draft edilecek.

neyse ne diyorduk, riley hah. xavier mcdaniel'ın da bir sezonluğuna takımda arz-ı endam ettiği 91-92'de bulls'u ilk kez 4-3'e kadar kıyasıya zorlayacak knicks. ki iyi bir kadro, ilk beşi, jackson - wilkins-mcdaniel - oakley-ewing. ewing zaten bir süperstar kalibresine çoktan ulaşmış. bulls'a takılmasa şampiyon da olabilecek bir kadro. 92-93'te 60-22 ile daha da iyi performans verecekler. yine doğu konferans finalleri ve yine bulls'a 4-2 elenme. 92'de bu esnada kötü bir takasları var, ki uzun vadede knicks'e pek yaramayacak. mcdaniel'ın kontratının bitip de bir kısa forvet ihtiyacı olmasından mütevellit, asist uzmanı oyun kurucuları jackson'ı clippers'a gönderip charles smith ve doc rivers'ı alacaklar. rivers o dönem artık iyice yaşlanmış, takasın aksesuarı (gerçi o yıl pg pozisyonunda oynayacak yine de), takastaki esas hedef o yıllarda skorer bir görüntü veren charles smith. new york yıllarında türlü sakarlıkları, antenlikleri, narin sakatlıkları ve amelelikleri ile hatırladığınız smith, clippers'ta maç başına 20 kadar sayı atıyor çünkü çok top kullanıyor. ama aslında kalibreli bir adam değil. jackson ise nba'in hatrı sayılır bir oyun kurucu gardı. her yıl 10'a yakın asisti var, skora katkısı var, defansif açıdan bir varlığı var. kaldı ki jackson'dan sonra new york sittin sene o oyun kurucu pozisyonunu bir daha tam toparlayamayacak. o sezonlarda katkı vermesi için eklemlenen bazı diğer isimler ise rolando blackman, herb williams gibi ağır veteranlar. yine o yıllarda john starks, anthony mason gibi isimler iyiden iyiye kendilerini bulacaklar ve takıma anormal katkı yapmaya başlayacaktır. wilkins ise bu dönem cavs'a gidecektir.

velhasıl 93-94'te oyun kurucu boşluğunu gidermek üzere dallas'tan ağır tempolu ancak oyun kuruculuğunun yanında defansif hüviyeti de olan derek harper da takıma eklemlenecek, michael jordan'ın beyzbola gittiği sezonda, belalısı bulls olmaksızın knicks finallere bu defa uzanacaktı. takım nba'in şüphesiz en iyi defans takımıydı. ewing, oakley, mason, harper isimlerinin her biri birer savunma uzmanı demek herhalde yanlış olmayacaktır. ofansta ise özellikle şut yönünden problemleri vardı; ki charles smith daha hemen ilk sezonunda tırtlığını gösterdiğinden ikinci sezonunda yedeğe düşecek ve istatistikleri dip yapacaktı - takımın asli şut yükü starks'ın üzerine kalacaktı; john starks da bu yükün altında houston finalinin son iki maçındaki dramatik ve ünsüz (infamous) performansıyla ezilecekti.. bu bağlamda indiana ve chicago ile çok zorlu 4-3'lük seriler geçirdiler. finalde ise karşılarında altın yıllarını yaşayan houston rockets olacaktı. zirvesindeki hakeem olajuwon'u durduramadıkları seride, seriyi 3-2'ye getirmeyi başaracaklar, ancak starks'ın 6. maçta olajuwon tarafından bloklanıp kaçırdığı son şut ve 7. maçtaki 42 dakikada 11'de 0 üçlük, %11 şut isabetli berbat performansının da büyük payıyla, seriyi kaybedeceklerdi. ewing'in de kariyerinin zirvesinde olduğu bu dönemin knicks'ine ve cefakar/emektar kadrosuna biraz da yazık olacaktı.

ewing ve oakley'nin istikrarlarını koruduğu, mason'un en iyi altıncı adam olduğu, starks'ın bir önceki sezondaki yükselişinden sonra irtifa kaybettiği, harper'ın ilerleyen yaşından da mütevellit hafif tatlandığı 94-95'te kadrosunu büyük ölçüde koruyan knicks'te çaylaklar ward ve monty williams, nba kariyerine start veren ancak knicks'te hiç süre alamayan doug christie gelenler arasındaydı. takımın ağır tempolu oyun ve muazzam savunma performansını sürdürdüğü bu yılda yine riley ve sabit kadrolarıyla sezonu 55-27 bitirecek, fakat bu defa doğu yarı finallerinde 7. maçta indiana'ya toslayacaklardı.

95-96'da değişim rüzgarları çalacaktı

"yeni knicks" fikirlerinin tohumunun atıldığı bu dönemde, benim ilk kez duyduğum bir "koç takası" vaka neticesinde koç riley bir draft hakkı karşılığı miami'ye gönderilecekti. takımın başına gsw'yi sabote eden don nelson'u getirdiler - allah'tan yarım sezon içinde kovdular ve akabinde koçluk kariyeri tartışmalı bir isim olan dönemin genç koçu jeff van gundy geldi. charles smith'in kendisinden belki daha da vasıfsız ancak yoklukta spurs'te rol almış j.r. reid karşılığı spurs'e gönderilip takımdan artık ekarte edildiği,mason'un ilk beşte en çok rol alan oyuncu olduğu bu yılda, expansion draft ile grizzlies'e giden greg anthony dışında takım çekirdeğini aynen korudular. ve geri dönmüş jordan'lı bulls'a elendiler.

96-97'de sonra yıllarca wizards'ın başına türlü çoraplar örecek gm ernie grunfeld ve van gundy önderliğinde "yenilik" operasyonuna start verildi. 96 kötü draft seçimleriyle başladı. serbest piyasadan yıllarca takımda kalacak chris childs ve absürd ötesi bela bir kontratla nyk'nın yıllarca tepesine çöreklenecek, dönemin namlı şutörlerinden allan houston temin edildi. mason larry johnson mukabilinde hornets'a gönderildi.

larry johnson'a şurada değinmiştim:


bahsinde de anlatmıştım. o dönem iyi bir takas gibi görünüyordu. ancak johnson'un yıllar yılı bitmek bilmez sakatlıkları ve bir basketbol emekçisi diyebileceğimiz mason'un da giderek parlaması neticede karlı çıkan hornets oldu. davis draft hakkı karşılığı portland'a gönderildi. starks 6. adam haline geldi. eski takımın yarısı değişmişti. ewing-oakley-johnson-houston-childs beşi, oyun kurucu kısmı dışında aslında fena bir beş değildi. ancak yine defansif gücünü korusa da takım, ofansif anlamda beklenen randımanı veremedi. takım beklentilerin üzerinde 57-25 ile sezonu kapasa da, doğu yarı finallerinde riley ile yeni bir hüviyete bürünen miami'ye elendi.

97-98'de ise geçen yılki kadroyu korudular; fakat ewing'in sezonu sakat geçirmesi neticesinde playofflara neredeyse ucundan kaldılar (43-39). houston ve johnson'un nispeten daha çok rol aldığı bu sezonda bu defa miami'ye aştılar, fakat indiana engeline takıldılar.

98-99'da ise sansasyonel ve tartışmalı bir hamleyle takımın bir diğer çınarı olan oakley, parlak defansif genç marcus camby karşılığı toronto'ya gönderildi (camby bahsi şurda mevcut ((bkz: toronto raptors/@turcopolis)) takıma bir ara rol oyuncuları olarak temin edilmiş yaşlı kurt terry cummings, nba'in en düz kısa forvet rol oyuncularından chris mills ve john starks gsw'ye gönderilerek latrell sprewell temin edildi; ki bu iyi bir hamleydi (sprewell'den şurada bahsettimdi: (bkz: golden state warriors/@turcopolis)). yine emekçi uzun forvet kurt thomas'ın gelişi de aynı zamana rastlar. lokavt yılının bu kısa sezonunda artık 36 yaşına gelen ewing'in performansı düşüşe geçse de, houston-sprewell-johnson üçlüsü iyi bir çekirdekti. playoff'a 27-23 ile yine zor kalsalar da, miami-atlanta-indiana gibi dişli takımları geçip, finalde duncan'lı dönemine yeni başlayan spurs'e kolaylıkla süpürüldüler. bu ewing'in ve de knicks'in son finaliydi.

99'da gm'liğe, uzun vadede franchise'ı paramparça edecek scott layden getirildi

knicks'in tarihindeki bir numaralı bayrak adamı big pat'in takımdaki son senesi olacaktı. houston ve sprewell asli ofansif rolleri üstlenirken, johnson'un ise performansı iyiden iyiye düşüşe geçecekti. takımın her zamanki gibi oyun kurucuları ise ward-childs ikilisiydi. bu ikili böyle çok vasıflı adamlar değildiler ama kalibreleri belliydi; kalibrelerine göre iyi çaba gösteren herifler olarak hatırlanabilirler yani, öyle hatırlansınlar isterim. keza kurt thomas için de aynısı geçerli. knicks'in bu "yıldızlar geçidi" yaratmaya çalışıp çuvalladığı bu yıllarda bench katkıları kötü değildi. şampiyonluk diye yola çıkıp da çuvallamanın esas sebepleri, takımın iyi ayarlı ve yıldız kalibresine en azından yaklaşan bir oyun kurucu temin edememesi, baba koçları riley'i gönderip yerine van gundy ile devam etmeleri, houston ve johnson'un olanca balonlu çokomelli kontratlarına rağmen özellikle ofansif olarak hiç beklenen randımana ulaşamamaları (allan houston yıllarca 20 sayının üzerine dahi çıkamadı, johnson ise 10 sayı ortalamasına kadar düştü), çeşitli sakatlık krizleri ve bir de ewing'in yaşlanması idi. velhasıl o sezon da yine 50-32 ile bitirildikten sonra carter'lı toronto ve miami'yi eleyip yine doğu finallerinde chicago'dan ile birlikte 90'lar boyu olağan belalıları olmuş indiana'ya elendiler. ha bir de şunu belirtmeden geçemem; nba'i 90'lı yıllarda takip etmiş olanlar, doğu'nun bu sıkı eşleşmelerindeki anormal rekabet ve mücadeleyi hatırlar..bilhassa da cavs-pacers-bulls-knicks-heat gibi ekiplerin birbirleri arasındaki mücadeleler hep böyle son maça kalmalı, son saniyeye düşmeli, kanlı bıçaklı, kemik sesli falan sıkı mücadelelerdi...

2000'li yıllara yine van gundy ile giren ekip ve yıldızlar kadrosu, hak ettiği uğursuz sona 2000-2001 sezonu ile ulaşacaktı.

önce 20 eylül 2000'de takımın bayrak adamı, her halükarda basketbolu knicks'te bırakıyor olmuş olması gereken ewing, glen rice, travis knight ve 1 adet 1. tur draft hakkı karşılığı sonics'e takaslandı. yaşlanmakta olan glen rice hiçbir beklentiyi karşılayamadı. oyun kurucuya yıllar önce hiç göndermemiş olmaları gereken mark jackson, childs ve bir adet 1. tur hakkı karşılığı ta 35'inde geri getirildi. houston ve sprewell'in olağan performans gösterdiği, camby'nin ilk beş oynadığı, sakatlıklarla alamet-i farikası olan atletik kabiliyetlerini bu dönem artık toptan yitirmiş olan johnson'un çöküşünü sürdürdüğü sezonda ewing'in laneti takıma çöktü.. 48-34 ve carter'lı raptors'a ilk turdan eleniş...

bu şekilde "yıldızlar geçidi" dönemi son buldu

sonra layden'la birlikte şenlik dolu yıllar başlayacaktı. önce glen rice ve kısa süreliğine gelip geçmiş olan muggsy bogues, kendilerine göre bol gelen kontratlara sahip, utah'ta kısmen iş yapmış ancak kariyerlerinin geri kalanını vasıfsızlıkla geçirmiş shandon anderson ve howard eisley mukabilinde takaslandı. larry johnson'un basketbol hayatı bir bütün olarak sakatlık neticesinde erken sona erdi. camby'nin sakatlık serüvenleri başladı. johnson'un yerine serbest piyasadan clarence weatherspoon getirildi. birkaç draft picki verilip çok matah bir şeymiş gibi pacers'tan othella harrington getirildi. en iyi yıllarını knicks'e gömen sprewell düzgün performans verse ve devasa kontratıyla takımın hiçbir hamle yapmasına izin vermeyen (ki o sezon o dillere destan, knicks bütçesini yıllarca pert edecek o meşhur dev kontrat uzatımı yapılacaktı) houston ilk kez 20 sayının üstüne çıksa da, takım 30-52 yaptı ve yıllar sonra ilk kez playoff'a kalamadı. takımın bench'i de bu esnada hakikaten berbat bir hale gelmişti. kuvvetle muhtemel fiyat performans oranı en iyi oyuncuları da o dönem boyu kurt thomas oldu..van gundy kovuldu, ancak kovulması durumu değiştirmeyecekti..ertesi sezon da (2002-03) 7. sıra draft hakkı ile nene hilario draft edildi, edildiği gibi camby ile birlikte büyük bir kerizlikle antonio mcdyess karşılığı denver'a takaslandı. şimdi bu mcdyess hoş adamdı. ama bakın geçmiş zaman kullanıyorum. 2001-2002'de toplam 10 maça çıkmış olan, sakatlığını bildiğiniz adam için niye sen üst sıradan draft pickinle zaten benzer hüviyette olan pivotunu veriyorsun ki? mcdyess, 1.5 sene kadar sonra tekrar gönderilmeden önce 2002-2003'te hiç oynamayacak ve 03-04'te de knicks ile toplam 18 maça çıkacaktı... işte, scott layden. serbest piyasadan toplanan bir dolu abuk sabuk isimle takımın içi cıfıt çarşısına döndü. yine playoff'a kalınamayan 02-03 sonunda takımın takaslanabilir halde duran tek yıldızı sprewell de kendisi kalibresinde bir oyuncu için yetersiz bir karşılık olan keith van horn karşılığı minnesota'ya takaslandı.

03-04'te nihayet takımı dibe vurduran layden şutlandı ve bir o kadar kötü bir isim olan isiah thomas gm yapıldı. eisley, mcdyess, ward ve iki adet 1. tur draft hakkı karşılığı (biriyle gordon hayward seçilecek sonradan) problem çocuk stephon marbury ((bkz: minnesota timberwolves/@turcopolis))'te bahsetmiştim bundan da) ve sakatlıklar neticesinde kariyeri artık bitmiş durumda olan penny hardaway suns'tan getirildi. draftten 9. sıradan berbat bir mike sweetney seçimi yapıldı. en azından marbury ile nihayet problemli de olsa takım bir oyun kurucuya kavuştu. weatherspoon saçma karşılıklarla yollandı. son demlerindeki mutombo ve bitmiş bir eski star olan vin baker kadroya bir yıllığına katıldı. aslında nyk'de iyi performans vermeye başlayan van horn, bir diğer kontrat balonu tim thomas ile takaslandı. houston'un da sakatlıklar nedeniyle tükenişe geçeceği ve knicks'in girdaptan çıkmak için arayışta olduğu bu 03-04'te, inanın shandon anderson'lar, nazr mohamed'ler, eisley'ler falan ilk beş oynadı..buna karşın sezon ortası başarılı koç lenny wilkens'in takıma gelmesi ve marbury'nin de itelemesiyle 39-43'e rağmen playoff'a çıktı ve ilk turda nets'e süpürüldü.

04-05, allan houston'un dizindeki sakatlıkla tükendiği seneydi. o sene doğru düzgün oynamayacaktı ve de kontratı da sürüyordu (2007'ye kadar sürecek, dönemi itibariyle çok ağır, houston'a sonunda 20 milyon doları aşkın yıllık para ödenmesini öngören bir kontrattı ki 2007 için absürd bir rakamdı bu).. öylesi bir kontrattı ki adamınki, nba sonradan "allan houston kuralı" olarak anılan ve ağır sakatlık durumlarında takımlara lüks vergisinden istisna/af yaratılmasını sağlayan kuralı getirdi (yani takım bu tip ağır kontratlarda kronik sakatlık hallerinde, parayı ödese dahi, sakatlık sürdükçe bu kontrat ve ödenen para takımı lüks vergisi baremine sokmuyordu, böylece sakatlığın ve sakat oyuncunun oluşturduğu bütçe yükünün en azından bir ölçüde telafisi sağlanabiliyordu)..her ne kadar knicks allan houston ertesi sezon emekli olacağı ve dolayısıyla kontratını sonlandıracağı taahhüdünü verince knicks bu kuraldan istifade etmese de, kural houston'un kontratından ötürü ortaya çıkmış oldu..houston 04-05'ten sonra da emekli olacaktı. nba için ilginç bir figür olduğuna şüphe yok. houston dönemin önde gelen şutörlerindendi. orta mesafe ve üçlük konusunda iyi bir skorerdi. savunma anlamında pek iyi denmese de pek kötü bir oyuncu da değildi, orta halli işte... ancak kendisinin mertebe atlamasına, "yıldız" bile denmesine şüphe ile baktıracak bazı engeller vardı (ki kendisi iki kez all-star olmuştur toplamda). adam bütün o şut yeteneğine karşın asla istikrarlı bir skorer haline dönüşemedi..bir de şut dışında bir vasfı hiç olmadı... ne bileyim, hiç doğru dürüst houston'un içeri penetre edip skor bulduğunu, pas trafiğine katkısını, top çaldığını, kritik anlarda ortaya çıktığını falan duymadınız. eline uygun pozisyonda topu ver, şutu yuvarlasın, öyle bir figürdü houston... kyle korver'ın böyle upgrade geçirmiş hali gibi bir şeydi.

2004-2005'te draftten trevor ariza'yı seçtiler. kariyerinin sonundaki mutombo ve bir grup çer çöp karşılığında jamal crawford'u takıma katmayı başardılar. nazr mohammed mukabilinde spurs emektarı malik rose'u getirdiler. yersiz bir başka katılımla draft hayal kırıklıklarından biri olmuş maurice taylor'u getirdiler. marbury - crawford ikilisinin itelemesi, yandan da tim ve kurt thomas katkısı ile sezonu 33-49 ile playoffsuz bitirdiler.

2005-06'ya koç olarak larry brown ile başladılar

draftte 8. sıradan uzun yıllar takım takım gezecek ortalama bir rol oyuncusu olan channing frye'yi ve 30. sıradan sürpriz bir şekilde ilerleyen yıllarda serpilecek david lee'yi seçtiler. bu isiah'ın yeniden yapılanma zihni sinir proceleri kapsamında bazı hamleler yaptılar; ki bunların büyük bölümü franchise çöpe atıcı türdendi. emektar kurt thomas'ı takaslayıp quentin richardson, nate robinson gibi belirli katkıları olan ancak hiç tam da böyle ortalamayı aşamayan yedek oyuncuları kadroya kattılar. ancak esas felaket yaratan işlemleri şu oldu: kontrat balonu tim thomas'ı ve senelik 12 milyon dolar aldığı uçuk kontratını, draft bust elemanları sweetney ve de 2 adet 1. tur, 2 adet de 2. tur draft hakkı ile birlikte chicago'ya gönderip baby shaq eddy curry, kariyerinin sonundaki antonio davis ve bir adet 1. tur draft hakkı aldılar.. burada nba'in en zeki oyun kurucularından ancak en kıt zekalı gmlerinden olan isiah thomas'ın hesabı şuydu: hmm, lan iyi bir genç pivot alıyoruz, hem de elimizdeki balon kontrattan kurtuluyoruz... fakat sonucu şu oldu: knicks'in verdiği ilk tur draft haklarıyla (ki knicks'in berbat performansları neticesinde iyi sıralardan olacaklar) her ikisi de nba'de yıldız mertebesine erişmiş lamarcus aldridge ve joakim noah seçilecek. sonra gitti bu isiah jail blazers'ın hayvana eziyetten sabıkalı parçalarından qyntel woods'u bile serbest piyasadan getirdi bir de. yeterince kontrat yokmuş gibi elinde antonio davis'i jalen rose mukabilinde toronto'ya yolladı; bir de ariza ve hardaway'i bir başka kontrat balonu steve francis ile takaslayıp houston'a yolladı. bütün bu hamleler berbat hamlelerdi. kurulan toplama takımın da aldığı netice berbat oldu - 23-59... bu esnada marbury de böyle daha da yıldızlaşması beklenirken, giderek daha da sönük performanslar ortaya koymaya başlıyordu...

isiah baktı olmuyor bu sefer kendi takımın koçluğuna el attı. adama ne kredi tanındıysa. eskiden yıldız ışığı verip ümit vaad eden ancak ışıkları çoktan sönmüş marbury ve francis gibi isimlerin yerini koruduğu aynı toplama kadro ile sadece eddy curry ve david lee'nin biraz parlama gösterdiği, crawford'un ise olağan performansını koruduğu sezonda (06-07) 33-49 ile bitiriş yaptı.

07-08'de işler daha iyi olmalıydı

tabii ki thomas ile olmadı. portland'ın jail blazers kalıntılarını temizlemek ve randolph'un uzun dönem kontratından kurtulmak için yaptığı bir hamlede francis ve frye karşılığı randolph nyk'ye takaslandı. marbury'nin sakat geçirdiği bir sezondu ve marbury bu sezonla birlikte nba çöplüğünde yerini alacaktı (bir sezon daha boston'da oynayıp sonra kariyerini çin'de sürdürecekti). takımın backcourt'ta skor yükünü çekebilecek tek elemanı crawford haline gelmişti. front court baby shaq'lığının emekleme safhasında takılı kalmış curry, lee ve randolph ile nispeten iyiydi. ama back court'ta medet umdukları diğer elemanlar quentin richardson, nate robinson, fred jones, jared jeffries falan olunca bir sezon daha 23-59 ile bitti ve thomas nihayet kovuldu.

08-09'a eski indiana gm'i donnie walsh gm'liği ve mike d'antoni koçluğunda girdiler, ki d'antoni demek hızlı ve tempolu oyun demek. ve aynı zamanda bu değişiklikler, knicks için tekrardan yeniden yapılanma demek. draftten danilo gallinari'yi seçtiler. kontratı biten marbury'den kurtuldular. malik rose'u gönderdiler. oyun kuruculuğa düz bir pg olan chris duhon'u getirdiler. randolph'u kendileri de kadroda tutmadılar ve kalp hastalığı sebebiyle kariyeri fiilen bitmiş ve nyk'de oynamayacak olan cuttino mobley ve eski "gözbebekleri" tim "kontrat" thomas ile takasladılar. thomas geldikten bir süre sonra bir iki aksesuar da eklenip yıllanmış larry hughes karşılığı bulls'a takaslandı. crawford'u da gsw'ye al harrington karşılığı yolladılar. bu "tempo dolu" sezonda takımın iki yıldızı randolph netice itibarıyla boş yere gitmiş oldu - çünkü artık bitme seviyesine gelmiş thomas'tan da hughes'tan da bir katkı alamadılar. gallinari'ye ilk sezon pek şans verilmedi. duhon-quentin richardson- nate robinson - jared jeffries - wilson chandler gibi adamlar rol buldu ve chandler - robinson - duhon o sezon kalibrelerinden iyi katkı verdiler. david lee ve al harrington da fena seyretmediler. ancak kadronun kalibresi ve tavanı belliydi, o da pek bir şey değildi. neticede o sezon da 32-50 ve playoff'suzluk ile sonlandı. ha bir de eddy curry o sezon sakatlık kurbanı oldu, nba'de maçları sayılı olacak ve bir daha da doğru düzgün performans veremeyecekti.oradan da bir darbe yedi nyk.

ertesi sezon (09-10) kadroda pek bir oynama olmadı

draftte 8. sıradan yine kötü bir jordan hill seçimi yapıldı. sakatlık neticesinde zaten artık bitmiş vaziyette olan tracy mcgrady bir çoklu takas sonucu o sezonluk takıma katıldı. zaten vasat olan gidenlerin (nate robinson, jeffries, q. richardson vs.) yerine ismini zikretmeyeceğin toptan çöp oyuncuların konulduğu bir dizi takaslar yapıldı (bu takasların arkasında cap boşaltma hesapları olabilir, zira ertesi sezon serbest piyasaya taarruza çıkacaktı nyk). david lee 20 sayı 10 ribaund performansıyla all-star seviyesine çıktı. gallinari ise ilk beş çıkmaya ve kendini göstermeye başladı. ama bu toplama ve sakat/bitik adamlarla dolu takımın kadro derinliği yoktu (bakın zayıftı değil, yoktu). yine 29-53 ve acı son.

velhasıl uzunca yıllardır tükenmiş durumda olan knicks, artık yeter dedi ve sakattı yaşlıydı formsuzdu dinlenmeksizin piyasaya 2010-11 sezonunda saldırıya geçti. ya herro ya merro modunda girdi ortamlara. sakatlık sıkıntıları bilinen, yüklü de kontratlı olacak, bu bağlamda da suns'ın tasfiyeye çıkardığı, ancak halen de daha 28 yaşında olan amare stoudemire ilk hedef oldu ve onu aldılar. stoudemire'ın gelişi ile paralel olarak cap space hesaplarıyla, giderek gelişme gösteren david lee, geçmişte gelişme emareleri gösteren ancak son sezonunu sakat geçiren ve geldiği gibi sakatlıktan basket kariyerini bitirmek zorunda kalacak kelenna azubuike ve bir grup aksesuar ile takas edildi. knicks açısından cap space açmak için yapılmış bir sign and trade hamlesiydi bu (aksi durumda zaten serbest piyasaya salınacaktı lee), ama yine nyk bir yıldızını bedava kaybetmiş oluyordu -- lee gsw'yi sırtlayacak, kelenna ise zaten sakat olduğu için knicks'te hiç oynamayacaktı. raymond felton oyun kurucu olarak temin edildi ve felton, ardından takıma geçmişte olumlu katkı vermiş isimler olan sakat eddy curry, yükseliş göstermekte olan gallinari, yer yer sürpriz katkılar veren wilson chandler, nba kariyerinde yeni timofey mozgov ve çeşitli aksesuarlar ve draft hakları ile beraber (bu yüksek sıralı draft hakları ile sonradan dario saric ve jamal murray de seçilecekti) denver'a takaslandı. buna mukabil knicks, denver'dan chauncey billups ve carmelo anthony'i yanlarında bazı aksesuarlarla birlikte temin edecekti. yeni bir "yıldızlar geçidi" dönemi carmelo, billups ve stoudemire ile aşlamıştı ama, değil sadece takımın yedekleri, takımın ilk beşi ile starları haricinde vasat altı bir hale gelecekti (landry fields, ronny turiaf ilk beşte başlayaca duruma gelecekti). bu yeni yıldızlar dönemi 42-40 ile sezonu bitirip, playoff ilk turunda boston'a süpürülecekti.

draftte iman shumpert'in seçildiği 2011-12'de stoudemire'in kronik sakatlıkları baş göstermeye başlayacak ve ciddi düşüş sergileyecekti. billups ise yarım sezon durup kontratının bitmesiyle knicks'ten ayrılacaktı. carmelo'nun takım lideri hüviyetine geldiği sezonda, takasla tyson chandler'ı temin edecekler, takımın derinlik eksikliğini serbest piyasadan baron davis, mike bibby gibi artık kariyer sonlarına gelmekte olan veteranlarla ve j.r. smith, kısa bir linsanity devresi yaratacak jeremy lin gibi isimlerle gidermeye çalışacaklar. kısa sezonu beklentilerin de altında 36-30 ile bitirip, kötü performans veren d'antoni'yi de kovup, ilk turda miami'ye elenecekler...

12-13'te daha iyi olacaklar

jason kidd ve raymond felton takviyeleri ile guard pozisyonunda takviye alacaklar. 6. adamları smith'ten iyi bir katkı alacaklar. eski veteranları camby, kurt thomas gibi isimlerin yanısıra iyice yaşlanmış rasheed wallce, kenyon martin gibi isimleri de takıma katacaklar. carmelo'nun hala süperstar yıllarında olduğu ve 30 ppg'ye yaklaştığı bu dönemde ise stoudemire'ın sakatlığının neticesinde tam olarak amaçlanan noktaya da gelemeyecekler..54-28 ile atlantik divizyon lideri olacaklarsa da, ilk turda boston'u eledikten sonra ikinci turda pacers'a eleneceklerdi.

13-14 ortasında phil jackson gm olarak takıma katıldı. sakatlıklar neticesinde stoudemire artık ortalama bir adamdı. carmelo yine süperstar hücum performansı gösterse de, yanında düzgün bir yancı yoktu. takıma katılmış andrea bargnani ((bkz: toronto raptors/@turcopolis) girisinde bahsettikti) adet olduğu üzere pek katkı vermedi. felton'un performansı iyice düştü. chandler savunmada ve ribaundda fayda sağlamaya devam etse de hücum katkısı zayıftı. smith takımın ikinci skoreri olsa da, bir ilerleme kaydetmedi. veteran diye getirdikleri kenyon martin ve ron artest'ten kaydadağer bir katkı alamadılar. katılanlar arasında knicks'te pek bir verim göstermeyen eski ok pivotu cole aldrich de vardı. yeni çaylakları tim hardaway jr.'dan belli bir katkı aldılar. shumpert iyice tırtlaştı. velhasıl o sezon dibe vurdular ve 37-45 ile playoff yapamadılar.

ertesi sezon ise nyk için game over zili çalacaktı

zira 14-15 öylesi korkunç bir sezon olacaktı ki... derek fisher koçluğu ve phil jackson gm'liğinde sezon 17-65 ile diplerde geçecekti. chandler ve felton, tecrübeli oyun kurucu jose calderon, üçlük ustası wayne ellington, yaşlanmış pivot samuel dalembert, nba adaptasyonunu asla sağlayamayan shane larkin ve bir 2. tur draft hakkı karşılığı dallas'a takas edilecekti. shumpert ve j.r. smith'i bir takasla cavs'e gönderecekler, ama karşılığında kaydadeğer hiçbir şey alamamayı başaracaklardı. sakatlık müptelası amare'den feragat edilip serbest piyasaya salınacaktı. kontratı uzatılan carmelo halen takımın skor lideriydi, ama sakatlıklar onu da tam oynatmayacaktı. takım sakatlıktan öylesi çekmişti ki, bargnani, stoudemire, hepsi sezonun önemli kısmını sakat geçirecek, takımda çaylak langston galloway, larkin, lou amundson gibi isimler dahi ilk beş çıkacaktı. bu sakatlıkların da etkisiyle takım korkunç bir sezon geçirecekti.

2015 drafti nyk için bir şanstı ve letonyalı kristaps porzingis'i seçeceklerdi. hardaway jr.'u jerian grant ile takas edecekler, serbest piyasadanaaron afflalo, robin lopez gibi isimleri alacaklardı. porzingis umut veren bir çaylak sezonu geçirmiş ve de carmelo yine skor yükünde asli rol üstlemiş olsa da, ve hatta robin lopez'in uzun olarak belli katkıları olsa da, takımın ilk beşinde yer alan afflalo-calderon da dahil geri kalan rol oyuncuları ve bench parçaları pek matah bir performans vermeyince yine sezonu 32-50 ile playoff'suz kapattılar. fisher kovulup kurt rambis koç yapıldı. o da çok durmadı ve jeff hornacek göreve getirildi. artık iyiden iyiye tatlansa da geçmişinin hatrına phil jackson'a dokunulmadı.

2016'da serbest piyasadan yine saçma hamlelerle bir dönem iyi fakat artık "eskimiş" bir uzun haline gelmiş joakim noah'ın ve yüklü kontratının yanı sıra, willy hernangomez, courtney lee, brandon jennings, sasha vujacic, mindaugas kuzminskas gibi vasat rol oyuncuları temin edildi..o sezon takımın draft hakkı yoktu..calderon, grant ve lopez ise bir umut sakatlık müptelası haline geldikten sonra bir türlü toplayamamışderrick rose ve justin holiday karşılığı bulls'a yollandı. rose nyk'de eski performansından kısıtlı pasajlar sunmayı kısmen de olsa başardı. fakat yine anthony-porzingis-rose'a karşın yan parçalar (ilk beşin diğer rol oyuncuları ve yedekler) yine çok çok zayıf kalınca, 31-51 ile playoff yine olmadı.takım ortalama ofansif güç göstermekle beraber, bu dönemde savunmada daha da kötüydü. phil jackson ile de beceremeyince, bu sefer onu da sepetlediler. rose da kontratı bitince knicks'ten ayrıldı...

2017'de frank ntikilina draft edildi. ntikilina'ya çok bel bağlanmıştı, ama o da olmadı... serbest piyasadan tim hardaway jr. temin edildi ama ona da sapıkça yüksek bir kontrat verdiler. bu arada bundan da bahsetmeden olmaz. birkaç senede bir, new york cap alanı açıp serbest piyasadan boştaki yıldızlara sulanır. genelde en sonunda anlaşma sağlayamaz. cap boşluğu elde patlayınca, vasatça veya hak etmeyen isimlere sapkın star kontratları verilir. sonra o kontratlar elde patlar. ki nyk'nin uzun yıllardır tarihi bu biçimde seyretmiştir... neyse 2017 diyorduk. jarrett jack, michael beasley, trey burke gibi isimler serbest piyasadan gelen diğer elemanlardandı. jackson'un gidişi sonrası yine bir yeniden yapılanma fikri takımın kafasına oturdu ve yaşı ilerlemiş carmelo'yu aslında dönemine göre ucuz bir karşılıkla enes kanter, doug mcdermott ve bir adet 2. tur draft hakkı karşılığı okc'ye gönderdiler. dönemin üstün skorerlerinden, ancak defansif anlamda defektli eski süperstar carmelo bu takastan sonra yıldız hüviyetini kaybetti ve daha da iflah olmadı. velhasıl, kanter'in double-double performansına, porzingis'in etkili dış şut da atabilen ama bunu yaparken ribaundlarda da etkili olan uzun hüviyetiyle star seviyesine çıkmasına, beasley, burke, hardaway gibi isimlerin de katkı vermesine karşın kadronun genel yetersizliğinden sezon beklentilerin altında 29-53 ile kapandı.porzingis ağır bir sakatlıkla sezonu kapadı, ki ertesi sezon da oynamayacakı.gm steve mills kaldıysa da daha iyi bir gelecek umuduyla hornacek de kovuldu, yerine david fizdale geldi. ha bir de o dönem bir süreliğine nyk'ye gelenler listesinde yine emmanuel mudiay,mario hezonja gibi yan parçalar da vardı.

işte kim derdi ki 18-19 sezonunda işler daha kötü olacak ve yılların pek çok fanatiğe sahip bu prestijli takım nba'in hem defans hem ofans anlamında en berbatlarından olacak

kevin knox ile 9. sıradan draft seçimi yapan takım, bu seçimin beklentilerin altında kalması nedeniyle pek memnun kalmasa da, düşük sıralardan seçilen mitchell robinson'un gösterdiği performans ise etkileyiciydi. neyse efendim işte knicks tarafından da ciddi bel bağlanmış porzingis'in sakatlığı kritik sonuçlara yol açtı. sakatlığının da payıyla ve 2018'in yıldızlarla çılgın serbest piyasasında bir süperstar alabilmek için porzingis'in makul fiyatlarla çaylak kontratını uzatmamaya ve uzun vadede takımı geçmişte aslen bel bağladıkları porzingis üzerine kurmamaya ve porzingis'e milyonlar gömmemeye karar veren takım, "bari karşılığında bir şey alabiliyorken alalım" niyetiyle, burke, hardaway, courtney lee ve porzingis'li bir paketi dallas'a, deandre jordan, dennis smith jr wesley matthews ve draft hakkı karşılığı yolladı. porzingis'in sakatlıklarla uzun vadede imtihanı ne olur bilinmez ama, burada neticeten takasın dallas'a bu sezonda ve playoff'larında da kısmen gördüğünüz üzere faydası oldu ve de knicks'e yine hiçbir faydası olmadı ve uzun vadede de olmayacak..keza şutör gard hardaway jr.'ın da kontratı yüksekçeydi kalibresine göre ama o da gönderildiği anda knicks'in birinci skoreriydi ve de dallas'a da muntazam katkı sağladı sezonda. tamam porzingis'i ve hardaway'i gönderiyor ve kendilerince birşeyler elde ediyorlar ve cap space açıyorlar. zira asli düşünce sık sakatlanan uzun porzingis'e takımı uzun vadeli olarak teslim etmemek. fakat yıldızını gönderirken aldıklarından dennis smith, dallas'ta iyi performans gösterirken knicks'te kısa sürede yokları oynuyor (keza draft seçimleri ntikilina, knox gibi isimler de knicks'te benzer seyirlerden geçecekler); jordan ve matthews'ın da kontratları sona erdiği gibi biri nets'e diğeri bucks'a geçiyor..ama gönderdikleri ise dallas'ta doncic'e sıkı katkı vererek dallas'ı playoff'a taşıyorlar. neyse velhasıl, sezonu adet olduğu üzere 17-65 ile kapatıyorlar..

19-20'de sezonun umut bağlanan çaylak seçimi ise r.j. barrett oluyor... ilk senesinde bir yıldız ışığı vermedi ve şut yüzdeleri iyi seyretmedi, ama belirli bir performans da ortaya koydu, görmek gerekecek nasıl ilerleyeceğini. knox ve ntikilina gibi dev hayal kırıklığı olmayacaktır ama süperstar bandına da çok çıkabilecek gibi görünmüyor. velhasıl yine aynı sezon başı, bir knicks adeti olduğu üzere serbest piyasadan da yıllardır kimseyi temin edemiyor, süperstarları takıma çekemiyorlar. neticede knicks porzingis'i ve hardaway'i hiç pahasına göndermiş oluyor. takımın bir vizyonu veya transfer politikası o denli yok ki, açılan cap space ile de kimseyi takıma çekemiyorlar. gidiyorlar uğruna onca uğraştıkları cap space'i de julius randle (18), bobby portis (15), wayne ellington (8) , taj gibson (10), reggie bullock (10), elfrid payton (8), marcus morris (15) gibi takımı tek başlarına veya beraberce playoff'a taşıma imkanı olmayacak, bu uğurda ancak rol oyuncusu olabilecek (hatta kimisi o dahi olamayacak), her birinin, özellikle savunma ve verimlilik anlamında ayrı ayrı defektleri olan adamlara gömmek durumunda kalıyorlar ve her birine de değerlerinden ağır kontratlar veriyorlar (takribi kontrat tutarlarını milyon dolar bazında parantezle yanlarına yazdım). takımın kontrat yönetimi o denli kötü ki, takımdan ayrılmadan önce joakim noah'a bile hala daha 7 milyon dolar seviyesinde bir maaş ödüyorlar bitmiş haliyle. neyse tüm verimsizlikleriyle bu kontratlar da ellerine yapışacak 2020-21 sezonunda... bu adamlardan bir kısmı yer yer sakatlanıyor, ilk beşte sık top kullanan randle ve morris hariç skora esaslı bir katkı yapan da olmuyor. yine nba'in diplerinde savunma ve hücum performanslarıyla 21-45 ile kapattıkları 2019-20 sezonunda sırf üç koç ve üç gm kullanıyorlar (işte istikrar!). marcus morris de takımın asli skoreriyken gidip bir de mo harkless ile takaslıyorlar... bir de gidip en son başarısızlıklarıyla, eski oyuncularını takıma toplamakla, takım içi kavgalarda otoritesizliği ve sabıkasıyla, bir de oyuncularını at koşturur gibi oynatıp sakatlanmalarına sebebiyet vermekle nam salmış tom thibodeau'yu koç diye getiriyorlar takımın başına. versin rose, deng, noah'ı toplayıp her birine 20'şer milyon dolar diye zair.

n'apıyorlar belli değil, özetle

uzun yıllardır abuk subuk cap space hesaplamaları yapıp o cap space'i vasat oyunculara yediriyorlar. saçma sapan takaslarla var olan tek tük yıldızlarını da yok pahasına kaybediyorlar. draft seçimlerini iyi yapamıyorlar veya yapsalar da verim alamıyorlar. stabil bir kadroları veya idari/teknik personelleri yok. bir sistemleri, istikrarları, hedefleri, transfer veya adam alma politikaları yok... bu hüviyetlerinin sezonlar boyu devam edeceği de aşikar...