Neil Gaiman'a Başlamak İsteyenlerin Okuması Gereken İlk Kitap: Yokyer

İngiliz yazar Gaiman'ın ismini Sandman, Good Omens gibi farklı yerlerden duymuş olabilirsiniz. İşte kendisini tanımak için ideal bir başlangıç noktası: Yokyer.
Neil Gaiman'a Başlamak İsteyenlerin Okuması Gereken İlk Kitap: Yokyer
Fotoğraf: Instagram @sayfalardakigezgin

Romanın konusu nedir?

richard mayhew adlı insanın, bir gün sevgilisiyle yolda giderken kaldırımda yaralı bir kızı görmesiyle başlayan olaylar silsilesini anlatan kitap. yazarı neil gaiman'dır. konu bir anlamda amerikan tanrıları ile paralellik gösterir. bu kitapta londra şehri aşağı ve yukarı londra olmak üzere ikiye ayrılır. yukarısı bildiğimiz londra'dır. aşağıda ise bir çeşit tarih yatar. o tarihin kahramanları, kralları, haydutları ve insanları yukarıdakilerin haberi olmadan kendilerince yaşarlar. çarşambanın dediği gibi; kuliste olmak ile sahnede olmak arasındaki fark... ilginç bir hikayedir. mr. croup ve mr. vandemar adlı iki katil en beğendiğim karakterleridir kitabın.

Kısa bir eleştiri

yokyer... okumaya başladığım zamanlarda neil gaiman artık kendini tekrar etmeye başladı demiştim ve artık bu fikirden tamamen uzağım. modern zamanların içine hep dinlemekten zevk aldığımız biz de öyle şeyler yaşasak ne güzel olurdu diye düşündüğümüz masalları monte etmek konusunda daha önce çokça takdirlerimizi layıkıyla kazanan yazar, gene güzel bir hikayeyi bu kez londra’nın iki kıyısında (ama alt ve üst kıyılarında) örüyor. üst lonra’da hayat bildiğimiz gibi devam ederken, aşağı londra’da ise şehrin tarihi, efsaneleri, unutulmaya yüz tutmuş kahramanları, varlıkları masal kitaplarında kalmış eski şövalyeleri metronun terk edilmiş duraklarında yaşıyor.

kişisel fikrim, sandman efsanesinden sonra benim tecrübe ettiğim en geniş gaiman anlatımının neverwhere olduğu yönünde. richard mayhew, door, marquis de carabas ve tabii ki mr. croup ve mr. vandemar ikilisi (ki bu ikiliye dikkat!) gibi her biri kendi içlerinde oldukça tutarlı, ilgi çekici ve ayrıntılı işlenmiş tiplemeleri içeren hikaye, belli bir noktadan sonra gaiman’ın alışıldık ve başarılı anlatımı sayesinde ve her cümlesiyle “bitmesin” dediğiniz bir kitap haline geliyor. eskiden soylular için alıcı kuşlar yetiştiren yaşlı adamlar eski lonra’yı, insanların çalışmanın yanında eğlenmeyi de bildiği o eski kenti, o zamanların salaş publarını özlüyor, şimdi sadece british museum’da bir portrede yaşayan melekler çok önceleri suların altında kalan atlantis’in o güzelim bağlarında yetişen üzümlerden yapılan eşsiz şarapları bir daha içemeyeceklerine hayıflanıyor ve londra’nın knightsbridge, ravenscourt gibi metro durakları aslında isimlerini hak ettiklerini okuyucuya anlatıyor.

neverwhere, gaiman’ı bilenler için mutlaka okunması gereken bir kitap olmasının yanında, yazarın ismini duyup merak edenler için de müthiş bir başlangıç olabilir...

Çizgi roman uyarlaması da mevcuttur.

Bir de olumsuz eleştiriyle kapatalım

neil gaiman'ın her zaman yaptığı şeyi yaparak, muhteşem bir hikayeyi, muhteşem bir kurguyu, güzelin biraz üstünde bir dille ve maalesef yarım yamalak anlattığı bir kitap olmuş... güzel bir kitap mı? kesinlikle evet. konusu orijinal mi? evet üssü sonsuz. peki neil gaiman elinde bu kadar orijinallik ve bu kadar yetenek varken neden bir türlü harry potter dünyasından çekip çıkaramıyor, j.k rowling etkisinden çekip çıkaramıyor kendini? allah aşkına gelsin karşılıklı oturup bu sorunu çözelim, aynı problem mezarlık kitabında da vardı, harry potter, yerdeniz büyücüsü, hepsinden bir tutam serpiştirmişti. bu kitapta? kadifelerin yaptığı şey, ruh emicilerin yaptığı şeyle aynı, soğuk - öpme - yaşamı çekme.

(ekleme: burada biraz güme gitmiş olabilirim tez canlılık etkisiyle, çünkü neil'in bu kitabı, rowling'in kitabından birkaç ay önce basılmış. bu durumda rowling neil'den çalıp çırpmış olabilir, bilemedim. ama mezarlık kitabındaki benzerliklerden eminim, çünkü onun basım yılı 2008.)

çok muhteşem hikayeleri yakaladığı gerçek. fantastik kitaplarda yazarın kendi kendisini tekrar etmesi bana pek komaz yeter ki başkasını tekrar etmesin. neil gaiman'ın üç kitabını okudum, ikisinde bunu yapıyor.