Okulda Öğrenilmiş Unutulmaz Bilgiler

Coğrafyadan matematiğe, kimyadan İngilizce'ye okul hayatımız boyunca belki de hiç istemeyerek dinlediğimiz halde yıllar boyunca aklımızdan çıkmayacak bir sürü bilgi edindik. İşte onlardan en unutulmazları.
Okulda Öğrenilmiş Unutulmaz Bilgiler
iStock.com

rusların tarih boyunca sıcak denizlere inmek istemesi.

atatürk 1881 yılında selanik'de doğdu. annesinin adı zübeyde hanım babasının adı ali rıza efendidir.

(bkz: 1071)
(bkz: malazgirt meydan muharebesi)
(bkz: anadolu'nun kapıları türklere açıldı)

zihninde, altın varaklı dev bir kapı hayal etmeyen bizden değildir.

alp er tunga öldi mü?
ıssız ajun kaldı mu?
ödlek öçin aldı mu?
emdi yürek yırtılur.

belli bir yaşın üzerindeki herkes ezbere biliyor bunu.

Unutulmaz Sülfürik asit kodu: H2SO4

hasan iki salak osman dört.

maç skoru gibi.

İstiklal Marşı çözümlemelerinin kilit cümlesi.

(bkz: şair burada bayrağa seslenmiş)

benim için en unutulmaz olan ve hala günlük hayatta kullandığım, almanya yenilince bizim de yenilmiş sayılmamız

gülünecek bir şey varsa öğretmene de söylenmesi ve hep birlikte gülünmesi gerekliliği.

(bkz: gülecek bir şey varsa hep beraber gülelim)

(bkz: sond)
september
october
november
december yani..

(bkz: pi)

ilkokul öğretmenimiz bir gün önceden sıkı sıkı tembihledi "yarın herkes yarım metre ip getirmeyi unutmasın" diye.
neyse uzatmayalım... evet yarım metre yeterli.

ertesi gün heyecanla bekliyoruz ne olacak bu ip şimdi diye. matematik dersinde ; daha doğrusu aritmetik dersinde öğretmen beslenme çantalarımızdan ayran bardaklarımızı çıkarmamızı istedi. 7-8 yaşında olduğumuz için konu gitttikçe ilginç gelmeye başladı.

öğretmen herkes o ipi bardağının çevresine bir sarsın, sonrada başlangıç noktasına gelen yeri sıkı sıkı tutsun dedi. e yaptık .. şimdi de cetvelle ölçün bakalım ne kadar uzunluktaymış onu da defterinize yazın dedi.

len 7-8 yaşında sıralı komutlu el beceresine dayalı iş yapıyoruz hacı kolay değil o kadar. cetveli çıkarmak için ipi bırak, cetveli çıkar sonra gene ipi sar, yerini kaybetmeden ölç filan bi sürü iş. neyse sardık , ölçtük, yazdık.

öğretmen; "şimdi de bardağınızın en geniş yerini iple ölçün onu da yazın" dedi. bak çap demiyor kereta bardağınızın en geniş yeri diyor. e hadi onu da yaptık, yazdık. "şimdi o deminki sayıyı ölçtüğünüz uzunluğa bölün bakalım kaç çıkacak" diye de sordu. uzun işlemlerden sonra sınıfın her yerinden 3 ... 3.... 3... sesleri yükselmeye başladı. sanırsın ay-yıldızlı formaları ile bizim aslanlar macaristan karşısında farka gidiyor.

öğretmen " 3 ya tabi" dedi.. "3" ...

şaştık kaldık. arka sıralardan birisi "kesin ip var amk" dedi belli belirsiz.

öğretmen sınıfın üstünde kurduğu tam hakimiyetten memnun sordu.

"herkesin bardağı birbirinden fark lı mı?
- evvveeeeeeet..
"bölme işlemini yaparken birbirinize baktınız mı?""
- hayyıııııırrrrr

"işte" dedi öğretmenimiz, "hayatta yuvarlak neyin çevresini en geniş yerine bölerseniz 3 çıkar. bizde buna -pi- deriz .

bu muazzam tespitten sonra anladım ki hayatta birşeye hayret eden adam "piiiiiiii" derse benimle aynı eğitimden geçmiştir. yok len şaka yaptım. büyüdük, geliştik, serpildik mühendis olduk hala o "pi" yi unutmam.

ormanda yön bulmak için ağaçlara bakmalıyız, yosun tutan taraf kuzeydir.

yumruğunu sıkınca üstte oluşan çıkıntı ve aradaki boşluklarla ayları 30 ve 31 gün olarak sırasıyla sayabilmek.çıkıntılar 31 gün.
ilkokul, evet.

karıncaların yaptıkları yuvalar daima güney yönünü gösterir.

eğer bi gün ailem hansel ve gretel misali beni ormanda bıraksaydı evi bu yöntemle bulacaktım.

ege ve akdenizin bitki örtüsünün maki olması.

içine edeyim böyle bilginin ben, 25 sene oldu aklımdan çıkmıyor arkadaş.

hayır bir de daha kötüsü var, yıllarca duyduk duyduk bunu ama maki nedir hiç görmedik ki gerçekte. sadece kısa ve bodur dendi durdu bize. sonra okul bitti hayata atıldık. yolda giderken arabadan bakıp ulan maki bu herhalde ya, sonuçta buranın bitki örtüsü maki. herhalde bu abi diyip durdum kaç sene boyunca.

ya da başka muhabbetler esnasında maki abi o maki işte o ağaç falan dedim. halbuki büyük bi çam ağacının filiziymiş o gösterdiğim megerse. o bilgiyi hep gerçek hayatımda kullanmaya çalıştım. işime yarasın istedim. olmadı bir türlü.

"şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
benim mi allah’ım bu çizgili yüz?

(bkz: tecahül-ü arif)

p.v=n.r.t pezevenk nurettin. nasıl unuturum.

alman hitler limonlu para bastı

atmosferin katlarının baş harfleri. ilkokul öğretmenimiz böyle öğretmişti ve yıllarca alman olan hit diye birtakım kişiler olduğunu ve limon aromalı paralar bastıklarını sanmıştım. hitler diye bir herifin olduğunu öğrenince büyük aydınlanma yaşamıştım.

edit: yerkürenin katmanlarıymış. demek ki unutulabilen bir bilgiymiş:)

-good morning class
-good morning teacher
-how are you today?
-fine thanks and you?
-fine thanks sit down please
-thank you

bir de (bkz: yunanlılar denize döküldü)

hala kordondan geçerken 'tam nerden döküldü lan acaba' diye salak salak düşünürüm.

kıpçaklarla peçeneklerin çok yakışıklı olması. çok düşündüm ders kitaplarına girecek kadar nasıl bir yakışıklılıktı bu acaba diye. sarı saçlı ve renkli gözlü oldukları da devamında gelir.

türkiye üç tarafı sularla çevrili bir yarımadadır