Orhan Pamuk'un BBC Belgeselindeki İlginç Seslenişi: Merhaba Poğaçacı
1 saat 7 dakikalık belgeselin "Merhaba Poğaçacı" kısmı
Orhan Pamuk'un bu seslenişine Ekşi Sözlük yazarlarının tepkileri
gerçekten de orhan pamuk bu şekilde seslenirken aklınıza gelen şeyler şunlar oluyor: ilk kez mi sokaktan poğaça alıyor, bu basit kültürü ne kadar biliyor, orhan pamuk bir robot mu?
kendisinin günlük dile hakimiyeti de sorgulanabilir tabii ki ancak dikkat edilirse farklı poğaçaları farklı kağıtlara sarmasını istiyor esnaftan. adam da şaşırıyor tabii, sarmaya başladığı sırada da orhan, elindeki poğaçanın zaten yarısını yiyor. bu sırada video kesilmiş; orhan, "bunlar sizin üretiminiz mi" tarzı bir şey de soruyor muhtemelen; arkadan konuşan narragator da "even a dirty vender" (pis satıcı) gibisinden bir şeyler geveliyor. ciddi bir anlamsızlıklar ve komedi silsilesi mevcut bu olayda.
farklı poğaçaları farklı kağıtlara sardırıp (adeta bir pastane, restoran mantığıyla) poğaçaları seyyar satıcının kendisinin ürettiğini düşünen bir yazar barındıran videodur aynı zamanda. böyle bir durumda da sessiz ev, masumiyet müzesi gibi halkın da bir şekilde yer bulduğu romanları orhan pamuk cidden uzaktan sırf kitap için mi gözlemleyip aktardı acaba diye sorduruyor insana...
hayatında hiç seyyar satıcıdan poğaça almamış küçük burjuva beyaz türk'ün, yurt dışından gelen belgesel ekibine otantik mizansen oluşturma çabasının yabancılarca hiçbir zaman anlaşılamayacak yavanlığını biz anadolu insanının gözleri önüne seren dialog.
Seslenişin normal olduğunu savunanlar da oldu
emmi demeliymiş. hacıt, moruk, bey amca olur ama ne öyle sizli bizli; tam üst sınıf tahakkümüymüş. yapma yauv?
kusura bakmayın ama evdeki yardımcıya, sokaktaki simitçiye, eve gelen ustaya senli benli konuşmak asıl tahakkümün allahıdır ve samimiyetle ilgisi yoktur. samimiyetmiş. samimiyet çok önemliyse müdürünle de senli benli konuşsana? sıra poğaçacıya gelince ilk defa gördüğün biriyle konuşur gibi sizli bizli değil de senli benli konuşuyorsan asıl tahakkümün, üstten bakmanın kralını sen yapıyorsun demektir.
birilerinin hakir gördüğünüz işleri yapması ona samimiyet lütfetmekle diyaloğa başlama hakkı vermez size. kusura bakmayın; simitçiyle, yardımcıyla, ustayla aynen müdürle, komşuyla, ilk defa tanışılan biriyle konuştuğumuz gibi konuşucaz. çünkü gözümüzde bir farkları olmadığı gibi samimiyet lütfetmemize de ihtiyaçları yok.