Pablo Escoar'ın Cezasını Çekmek İçin Yaptırdığı Özel Hapishane: La Catedral

Kolombiyalı uyuşturucu baronu Pablo Escobar’ın lüks hapishanesi La Catedral, sıradan bir cezaevi olmaktan çok uzaktı.
Pablo Escoar'ın Cezasını Çekmek İçin Yaptırdığı Özel Hapishane: La Catedral

la catedral, pablo escobar'ın cezasını çekmek için yaptırdığı hapishanedir, gerçi hapishane yerine saray yavrusu desek daha doğru olur.

1991'de kolombiya devleti, escobar'ı sonunda hapsetmeye karar verdiğinde, işler o kadar da kolay değildi. yani, pablo "tamam, teslim oluyorum ama beni ancak kendi istediğim şartlarda içeri alırsınız! öyle sizin fasfakir hapishanelerinizde çürümem, kendi hapishanemi yapar orada kalırım!" dediğinde, hükümetin eli kolu bağlandı. kolombiya’nın uyuşturucu savaşları nedeniyle kan ağladığı, dünya basınının gözünün kolombiya'da olduğu bir dönemde, devlet "yeter ki teslim olsun şu lanet adam" diyerek pablo escobar'ın teklifini kabul etti. escobar kendine bir "hapishane" yaptırmaya karar verdi ve ortaya çıkan şey sıradan bir hapishane değildi, çoğumuz için villa sayılacak tarzda bir şey çıktı ortaya.


la catedral dışarıdan bakıldığında modern bir yapı değildi belki, ama içerisi bambaşka bir dünyaydı. çift kişilik yataklar, kendi özel barı, futbol sahası, jakuzi, ve bir de eşsiz bir medellin manzarası.. lafı dolandırmadan söylemek gerekirse; pablo escobar bu hapishanede normal bir mahkum değil, resmen bir tatil köyü işletmecisi gibiydi. hapishane dedik ama escobar bu hapishaneyi kolombiya’nın üst düzey adamlarına bile parmak ısırtacak şekilde tasarlattı. duvarlar belki betondu ama içinde her türlü konfor vardı. arkadaşlarıyla rahatça vakit geçirdiği alanlar, keyfine düşkünlüğünü her adımda gösteren detaylar vardı. la catedral, tam anlamıyla escobar’ın gücünün bir simgesiydi.


e peki bir suçlu kendisine saray gibi bir hapishane yaptırırsa, halk ne düşünür ? tabii ki kızmışlardı, sinirlenmişlerdi. kolombiya halkı için la catedral, devletin escobar’a karşı yetersizliğinin ve çaresizliğinin adeta bir göstergesiydi. halk, "adaleti nasıl sağlıyorsunuz?" diye sorgularken dünya basını da bu olayı manşetlerden düşürmüyordu. düşünsenize, dünyanın en ünlü uyuşturucu baronu kendine hapishane yaptırıyor ve orada kalıyor. bu, halk için bir isyan sebebi, dünya içinse absürtlükle dolu bir olaydı. la catedral, kolombiya hükümetinin, escobar’ı adalet önünde dize getiremeyişinin bir kanıtı gibi görünüyordu ve escobar adeta "enerjiiiiiiiiiiiii" diyerek devlete meydan okuyordu.

escobar burada çılgın partiler düzenliyor, ünlü insanları davet ediyordu. hatta maradona bile bu hapishaneye gelmişti ve burada geçirdiği günleri "hayatımda gördüğüm en güzel yerdi, çılgınca partiledik!" şeklinde anlatmıştı. escobar’ın lüks içinde yaşadığı bu sözde hapishane la catedral’in bir hapishane olmadığı gün gibi ortadaydı ve hükümet bir noktada uyanmaya başladı. escobar’ın buradan dışarıdaki işlerini yönettiği, eski düşmanlarını bile buraya getirttiği haberleri yayılınca, devlet bu lüks hapishanenin kapısını kapatma kararı aldı. fakat pablo, devletin kendisine müdahale edemeyeceğini biliyordu ve yine kendi kurallarına göre hareket etti.

kendi yaptırdığı saray yavrusundan kaçtı ve bu kaçış, pablo escobar'ın sonu olacaktı.