Paul Auster ve Chuck Palahniuk'un Tayyip Erdoğan Yüzünden 2012'de Birbirine Girmesi

Yaklaşık 10 sene önce Paul Auster'in tutuklu gazeteciler üzerinden zamanın başbakanı Tayyip Erdoğan ile polemiğe girdiğini hatırlarsınız... Meğerse o zamanlar Auster Dövüş Kulübü'nün yazarı Palahniuk ile de tartışmış aynı sebeple.
Paul Auster ve Chuck Palahniuk'un Tayyip Erdoğan Yüzünden 2012'de Birbirine Girmesi

paul auster ve chuck palahniuk'in sağlam bir polemiğe girdiğini biliyor muydunuz? hem de biricik ülkemiz türkiye yüzünden!

paul auster amerika'nın en prestijli edebiyat dergilerinden columbia magazine'e “tutuklu gazeteciler olduğu için türkiye'ye gelmeyeceği” yönünde bir açıklama yapar. demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmeme kararını türkiye üzerinden örnekleyerek veren auster'a, türkiye'den bir cevap gelmesi doğal karşılanabilir. nitekim recep tayyip erdoğan her zamanki üslubuyla auster'a “gelmezsen gelme” diyerek o imza cevaplarından birini vermişti. auster hükümet düzeyinde gelen bu cevaba şaşırmıştı. auster bu çıkışa karşılık “hoş karşılanmayacak bir açıklama yaptığımı biliyordum. ama hükümetin benim gibi insanları, özellikle türkiye'nin günlük meseleleriyle iç içe olmayan yabancı bir yazarı dikkate alacağı konusunda en ufak bir fikrim yoktu.” demişti.

ancak paul auster'e bu konuda cevap hiç akla gelmeyecek bir kişiden, 1996'dan beri satirik ve cesur kalemiyle okuyucu kitlesini büyütmeye devam eden chuck palahniuk'tan gelir. romanlarındaki tavır isyan gibi görünse de, aslında varoluşumuza özlem duymamıza neden olan, yarattığı değer yargıları, para, şöhret, saygınlık, güzellik gibi tüm önemli şeylerin anlamsız yalanlar olduğunu söyleyen yeraltı edebiyatı ustası chuck palahniuk, auster'ın bu açıklamasına “paul auster reklam yapıyor" şeklinde cevap verir. verdiği röportajda paul auster'in türkiye'yi diline dolamasını bir reklam ve medya çalışması olarak gördüğünü belirtir. yazdığı eserleri sattırmak için her kitap öncesinde bu tür polemiklere girmesini ahmaklık olarak değerlendirir. paul auster'in yazdığı eserlerden çok polemiklerle öne çıkmasını eleştiren palahniuk'un türkiye'yi hedef almasını değerlendirdiği açıklamalar ise oldukça ilginç: “türkiye islam ülkeleri arasında parlayan bir yıldız halini aldı. bunda ülke liderinin etkisi çok büyük. recep tayyip erdoğan'ın popülaritesini kullanması bilinçsiz değil. lulu on the bridge kitabını filme çekerken ettiği zararı bir şekilde çıkartması gerekiyordu. edebi metinlerindeki başarısızlığı siyaset yoluyla çözmek istemesi en az eserlerindeki bayağılık kadar çirkin.”

palahniuk'un bu çıkışı amerikan edebiyat çevrelerinde şaşkınlıkla karşılanır

uzun süredir dost olan bu iki ünlü yazarın türkiye yüzünden aralarına kara kedi girer. türkiye'den binlerce kilometre uzakta yaşadıkları için burada neler olup bittiğinden habersiz, belki de ilgisiz, ama bu ülkede iyi okuyucuları olduğunu bilen, muhtemelen editörleri tarafından yönlendirilen bu iki amerikalı yazarın dertleri, aslında türkiye üzerinden polemiklerle gündemde kalmak ve kitaplarının propagandasını yapmak gibi de duruyor. hele hele palahniuk'un a haber yorumcusu gibi erdoğan güzellemesi yapması davulun sesinin uzaktan hoş geldiğinin en büyük örneklerinden.