Plaktan Müzik Dinleme ile Dijital Dinleme Yöntemlerinin Farkı Nedir?

Analog ses ve diğer dijital ses farkını, dinleme yöntemlerinin müzikten alınan hazzı nasıl etkilediğini basitçe anlatan bir odyofil giriş yazısı.
Plaktan Müzik Dinleme ile Dijital Dinleme Yöntemlerinin Farkı Nedir?
iStock

müzik dinlemekten bahsediyorsak, bunun yöntemlerini "plak ve diğerleri" olarak ayırmamız yanlış olmaz. zira plaktan gelen ses analog sestir, mp3 vs. gibi diğer formatlar ise dijitaldir.

nedir bu analog ses?

plaktan gelen ses, mekanik sestir diyebiliriz. tamamen fiziksel bir olay. plak üretilirken, ses titreşimleri, plağın üzerine direkt kazınır. iğne, bu kazınmış yüzeye sürtündüğünde de, ses çıkar. aşağıdaki video ile çok daha iyi anlaşılacaktır.


gördüğünüz gibi plak yüzeyine yaklaştığımızda, kazınmış bir yol görüyoruz. bu "v" şeklindeki yolun bir tarafı, sağ hoparlöre ses gönderilmesini sağlıyor, diğer tarafı sol hoparlöre ses gönderilmesini sağlıyor. böylelikle ses de stereo olmuş oluyor. konudan fazla sapmayalım, bu kanalı takip eden iğne ses çıkartıyor. tıpkı bir ağaç yüzeyine tırnağınızı sürttüğünüzde çıkan ses gibi. hiçbir fark yok. ağaçla aranızda, bu sürtünme sesini farklılaştıracak/bozacak hiçbir dijital cihaz yok. işte pikapla aranızda da hiçbir dijital cihaz yok.

bu yüzden "iyi bir sistemle" müzik dinlerken kendinizi direkt sahnede hissedebilirsiniz. çünkü barış manço'nun evinize gelip, karşınızda şarkı söylemesiyle, plak dinlemenin hiçbir farkı yok. ses, aynı ses. tekrar ediyorum: "iyi bir sistemle".


neden iyi bir sistem?

çünkü bu iğneden çıkan ses, cılız bir sestir. eğilip kulak verdiğinizde duyabilirsiniz müziği. bu sesi yükseltmek için bir yükselteç (amfi) ve bir çift hoparlör gereklidir. bu sesi bozmadan yükseltmek de her markanın harcı değildir. bu konuda çok farklı teknolojiler geliştiriliyor, ben yüzeyden anlatmaya devam edeceğim. iğne ile alınan analog ses, yükselteçten geçerek, hoparlörler vasıtasıyla kulağınıza ulaşır. elektrikli bir cihaz olan amfiyi kullanmış olsak da, hala arada dijital bir cihaz yoktur. bu ses frekanslarını en doğal haliyle vermeye çalışan amfi ve hoparlör teknolojileri son 50 yıldır coşmuş vaziyettedir.

peki hepimizin cebine girecek kadar yaygınlaşan mp3 ne yapıyor? (müziksever dostlar kızmasın, elbette en kötüsüyle kıyaslayacağım ki fark daha net görülsün)

mp3 ve diğer sayısal/dijital müzik dinleme yöntemleri, bu analog sesi taklit etmeye çalışıyor ve bu yüzden bazı kayıplar veriyor. tıpkı ekran çözünürlüğü gibi düşünün. mp3'ün en babası saniyede 320 kilobit veri akışı sağlar. (320 kbps-kilobit per second) plak ile bunu kıyaslayabilseydik, plak on binlere ulaşabilirdi. yani plağın çözünürlüğü kat kat yüksektir. nasıl ki çözünürlüğü kötü olan bir ekranda renkler birbirine karışır, müzikte de enstrümanlar birbirinin üstüne binip birbirlerini yok edebilirler. kırpılmaya uğrarlar. kaliteleri düşer. plak dinlemeye alışan birine mp3 çamur gibi gelir -ki öyledir de.

daha somut bir örnek vermek gerekirse: geçenlerde fark ettim, ahmet kaya'nın kara yazı adlı parçasında fonda çalan klavyenin de arkasında 2. bir klavye sesi var. ama mp3'te bu sesi duyamıyorsunuz. koskoca enstrüman yok. yani sen o kadar uğraş, emek ver, "ahmet kaya'nın arkasında klavye çaldım" falan diye hava at, şarkıyı dinlesinler ki sen yoksun. kimse inanmaz.

mp3, müzik için en kötü formatlardan biri olmasına rağmen neden bu kadar yaygın? çünkü bir şarkılık mp3 dosyasının boyutu 3-5mb. daha az yer kaplasın diye türetilen bu mp3 nanesi, bu sayede hepimize ulaştı.

daha iyi dijital formatlar var elbette

flac gibi mesela. ben evde plak arabada flac mottosuyla, arabada tercih ediyorum. ortalama bir şarkı boyutu 40-50mb oluyor. maddi durumu pikap almaya yetmeyen dostları da mp3'ten flac'a geçmeye davet ediyorum. internette flac indirebileceğiniz birçok kaynak var. sahtelerine dikkat etmek gerek sadece. çünkü mp3'ten flac'a çevirip koyabiliyorlar. bu saçma çünkü mp3 zaten kırpılmıştır, bunu ne kadar cilalarsan cilala, yok olan sesi geri getiremezsin. mp3'e dönüşmüş, kırpılmış bir dosyayı neye çevirirsen çevir, sadece adı değişir. o yüzden güvenilir bir kaynaktan indirmelisiniz.

flac'ın açılımı "free lossless audio codec"tir. yani kısaca "kayıpsız ses formatı". mp3'te 320 kbps dediğimiz çözünürlük, flac'ta 6 binlere kadar çıkabilir. genel bir ortalaması yoktur. flac bu kadar kaliteli ama neden hala plak iyi?

çünkü mp3 tüplü televizyonda belgesel izlemekse, flac 4k televizyonda izlemektir. plak ise kaplanı çıplak gözle görmektir.

Ses kaliteleri arasındaki farkı görselden görebilirsiniz.

biri gerçektir, diğerleri onu taklit eder. daha iyi taklit eden, gerçek olmaz, gerçeğe en yakını olur. plağı bu kadar yüceltirken şunu da unutmamak gerekir: dijital ses teknolojisi o kadar gelişti ki, insan kulağının fark etmeyeceği kadar iyi taklit yapabiliyorlar. yani "kaliteli bir sistemde" iyi bir dijital kopya ile plak arasındaki farkı anlamak imkansıza yakın artık. ama bunun için de çok fazla para dökmek gerekiyor dijital cihazlara.

tüm bunların yanında mp3'ün plaktan daha iyi olduğunu savunan bile çıksa, ben ona saygı duyarım. çünkü bu kulak meselesidir. herkesin kulağı aynı hassasiyette değildir, zevkleri başkadır vs. özgürlüğü birdir.

burada yazdıklarım temel bilgi amaçlıdır ve her şeye rağmen oldukça yüzeyseldir. mesela "iyi bir sistem" gibi ucu açık genellemeler yaptıysam, konuyu bilmeyene daha iyi açıklamak adınadır. bu konulara daha derinlemesine girmek ayrı bir heves ve güzel bir espresso ister. ben kokuya gelirim.

Taze Plak Koleksiyoncuları İçin Tertemiz Bir Başlangıç Rehberi

Eski Plakları Dinleyebilecek Güzel Bir Pikap Almak İsteyenlere Kullanıcılarından Tavsiyeler