Politikacıların Uzun Vadeli Politikalar Yerine Kendisine Oy Verenleri Müşteri Gibi Görmesi: Clientelism

Clientelism'in tam Türkçe karşılığı maalesef yok. Kayırmacılık diyen var, yanaşmacılık diyen var ama gelin, tam olarak ne demek olduğunu "neogramsci"den öğrenelim.
Politikacıların Uzun Vadeli Politikalar Yerine Kendisine Oy Verenleri Müşteri Gibi Görmesi: Clientelism
iStock


clientelism
 aslında patronaj ilişkisi anlamına gelir. 

politik bilimde, politikacıların uzun vadeli politikalar uygulamak yerine, kendisine oy verenleri müşteri gibi görüp müşteri-temelli ilişkiler kurması, (satın) aldığı oy karşılığında, kişiye ya da zümrenin yararına bir politika ya da serviste bulunması anlamına gelir. 


dünya'da kürt weyland ve susan stokes, tarihsel-sosylojide de devlet yorumu ile charles tilly bu konunun önde gelen araştırmacılarındandır. boissevain, eisenstadt, lande, kaufman gibi politik bilimcilerin clientelism üzerine değerli çalışmaları vardır. türkiye'de clientelism konusunu ayşe güneş ayata çalışmıştır ağırlıklı olarak. aynı zamanda, fuat keyman'ın önemli çalışmaları mevcuttur.


clientelism daha çok üçüncü dünya ülkeleri; ağırlıklı olarak latin amerika, orta-doğu ve sovyet sonrası ülkeler için kullanılmaktadır; ve bu yüzden daha çok hastalıklı bir siyasi kültür olarak gösterilmektedir... antropoloji, kültürel çalışmalar gibi bölümlerde bu yüzden clientelism çalışmaları yapmaktadırlar... dönüp bakınca bu çalışmlara iki önemli soru geliyor insanın aklına: (1) neden böyle bir konu sadece üçüncü dünya ülkelerini bağlasın? basbayağı gelişmiş demokrasilerde de patronaj ilişkileri sıkı sıkıya görülmektedir... ama o zaman bu sosyal-kapital bağlamında incelenmektedir. sorun olarak değil, siyasi mekanizmanın günlük hayatla olan bağı olarak görülmektedir? (2) clientelizmi demokrasinin anti-tezi yapan görüşün arkasındaki genel varsayımı nedir? demokrasi dediğimiz rejim zaten doğrudan ya da dolaylı müşteri temelli bir rejim değil midir?