Putin'in Ukrayna Konusunda Haklı Olduğu Görüşü, Büyük Bir Dezenformasyonun Sonucu mu?
"putin'in haklı olduğu gerçeği" gibi söylemler, yıllardır rus propagandasının ne kadar iyi işlediğini gösteren yanılsamalardır
rus devlet aygıtı, sovyetlerden aldığı yapılar itibarıyla bütün önceliğini dezenformasyon ve karşısındakilerin ayrışması üzerine kurmuştur. çünkü rusya tek başına bir ülke olarak tek başına başka ülkeye karşı çok güçlüdür. böylece moskova her ayrı ülkeye taleplerini dayatabilir. ancak batı medeniyetinin özellikle 1945 sonrası kurduğu küreselci-liberal ittifak...işte onu yenmenin yanından bile geçemez. o yüzden o ittifak çatlatılmak, birbirine düşürülmek, yüzünü rusya'nın agresyonuna değil kendine dönmek zorundadır. stratejide önemli bir faktör şudur: kendini olduğundan daha zayıf göstermek, göze batmamak. dokunulmayacak kadar korkutucu ama korkudan diğer herkesi birleştirmeyecek kadar "az" tehdit.
işte bu yüzdendir ki batı sovyetler yıkıldığında çok aktif olarak genişlemekle uğraşmak yerine işi zamana bıraktı. nasıl olsa rusya'da doğu avrupa gibi bariz olarak daha iyi, daha özgür, daha huzurlu, daha barışçıl bir hayata gelecektir diye düşündü. hatta gitti enerjisini ırak'ya afganistan'da tüketti. doğu avrupa'da genişlemeyi ab'ye bıraktı.
ama öyle olmadı. olacaktı. sovyetler yıkıldığında rus toplumu patır patır batılılaşmak için sıraya girmişti. ama moskova'daki o kan emici, oligark, militarist, faşizan aygıt onları bırakmak istemiyordu. rusya gücünü toparlayana kadar zamana oynadı, putin başına getirildiği sistem ile harika bir sinerji yakaladı. batıcı oligarkları kovdu, yağmaladı, militarist, milliyetçi oligarklarla beraber bir sistem kurdu. eski sovyet askeri-istihbari yapısından insanlarla dolu bir bürokratik-siyaset mekanizması özgür bir siyasal atmosferin oluşmasına engel oldu. bütün siyaset kremlin onaylı, bütün sermaye konsolide ve hepsi kremlin-devlet ortak çalışması oldu. yatırımcı için, gençlik için, inovasyon için yer de bırakmadılar.
batı, "rusya nasıl olsa reformlarla açılır" diye bekledi
2011-2013 arası rusya'da birçok protesto olduğunda artık rusya'da demokratik reformların son aşamasına doğru yol olacak diye bekleniyordu. nasılsa 2000'ler boyunca bütün dünyada müthiş bir demokratikleşme dalgası yaşanmıştı.
ancak artan petrol gelirleri sayesinde, güçlenen askeri teşkolar, ölmemiş bitmemiş olan o faşizan, milliyetçi, genişlemeci oligark rejimi kendine yeni bir rol buldu. arap baharının çöktüğü ortamda bu rejimin elitleri sıranın kendilerine geleceğini gördüler. mısır'da, ukrayna'da, gürcistan'da, arap diktatörlüklerinde ve hatta türkiye'de bile halk otoriter eğilimli liderleri protesto ediyordu. hatta batı bu uğurda yer yer vahşileşip bu hareketlere boost vermek için islamcı örgütleri bile kullanabiliyordu.
işte her şey ukrayna'daki rus oligark rejiminin kölesi olan yanukovich gibi putin'e kişisel olarak yakın bir adamın pılıpırtı toplayıp kaçması ile başladı. putin'in eski yakın dostları bunu açıkça ifade ediyor. bu olaylar onu travmatize etti.
putin o otoriter sistemin tepesinde durmak için hem halkına karşı, hem dışarıdaki güçlere karşı ama hepsinden de önemlisi onu oraya koyan, özellikle çıkarlarını temsil ettiği rusya'yı boğan oligarklara karşı güçlü olmak zorundaydı. onları hem korkutmak hem de kendisine saygı duydurtmak zorundaydı. bu tip yapıların başındaki kişi aslında çok hassas bir güç dengesi üzerinde oturuyordur. sistemi yürütemezse isyanlar çıkar, rejim her şeyi kaybetmemek için "yeni bir yüz" sahaya sürer ve bu yüzün reformlar yapacağını öne sürer. böylece halkın gazı alınır, elitin ise çıkarları korunmuş olur. böyle durumlarda o yüce diktatör 5 dakikada kellesini kaybeder, sokaklarda dayak yiyerek vahşice öldürülür. bu işin değişmesi için o kökteki elitin sisteminin devrimle süpürülmesi şarttır. yoksa sadece yeni adaptasyonlar gelir.
sovyetlerden beri rus sisteminin sorunu bu
içinde güç sahibi bir figür olduğunuz an sistemin kölesisiniz. çok mu zenginsin, o paranla rejime hizmet ediyor musun? etmiyorsan hainsin. londra'da bir restoranda zehirlenip ölürsün. doğru kişinin peşinden gidiyor musun? mevcut lider devrilecekse yanlış ata mı oynuyorsun, yoksa herkesin peşinden gideceği adama mı oynuyorsun. stalin ölünce politbürodaki adam "ya yanlış kişiye oynarsam da karşı devrimci diye öldürülürsem" hesapları yapıyordu....zira tutturamazsan kellen gider. stalin'den beri bu işler rusya'da böyle maalesef.
her neyse... bakın dikkat edin, dünyada aşırı sağ yükselişi, otoriter liderlerin güçlenmesi, liberal değerlerin kitlesel çapta aşağılanması işte 2014-15 civarı başladı. bu dönemin rus propaganda makinesinin ukrayna olayları sonrası batı'ya savaş açtığı dönem olmasının bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum. evet, ateş olmayan yerden duman çıkmaz, ama trump'tan brexit'e sosyal medya etkisi ile batı ittifakını bu kadar sarsan olaylarda rus istihbaratının etkisini sakın ha küçümsemeyin-
rus propaganda mekanizması sağlı sollu olarak birçok söylemi çok iyi işgal etmiş. bugün kendisini "solcu" olarak tanımlayan bir sürü insanı şok içinde izliyorum. soğuk savaştan kalma nato karşıtı ezberler yüzünden kendilerini kör etmişler. ukrayna halkının, egemen bir devletin, görece demokratik, açık bir toplumun batı'ya yüzünü dönmek istemesini "nato katillerinin genişleyip rusya'yı sıkıştırma stratejisi bu, rusya haklı olarak vuracak oh iyi oluyor emperyalistlere" seviyesine getirmesini şok içinde izliyorum.
soldan kastım arkadaşlarım falan da değil ha. yıllardır dünyanın her köşesinde söylemleri ile dünyaya yön vermiş sol aydınlarından bahsediyorum. öyle bir noktaya gelinmiş ki "sol" gerçekten de facto olarak rus propagandasına dönüşmüş. self-critique solun en önemli özelliğidir. bu yüzden her ülkede solun soluna bunlar "hain" derler. ama rusya gibi bir diktatörlük ile liberal batı sermayesini aynı düzleme koyup yeaaa bunlar heaap sınıfsal demek sığlığı karşısında şok içindeyim.
bunun dışında yılların amerikan karşıtı ulusalcıları, perinçekçileri, chp'yi vs de işlemiş olan avrasyacı zihniyet zaten direkt rus-çin ilişkili yapılardı. ama öyle gözüküyor ki bu yapılar üzerinden gerçek anlamda sol bir duruş edinme çabasında olan insanların da söylemleri zehirlenmiş.
gerçekten yüzünü batıya dönmek isteyen bir ukrayna halkını nato agresyonu diyerek üzerinden geçilmesine alkış tutuluyor. yahu ukrayna'nın nato gündemi falan yoktu ki...bu iş rusya donbas ve kırım'a girince başladı bir kere. siz gerçekten moskova'nın derdinin nato mu olduğunu düşünüyorsunuz?
rusya'nın derdi batı'ya, demokrasiye, liberal düzene yüzünü dönmek isteyen toplulukların gittikçe rejime yakınlaşıyor olması. rusya'nın derdi de değil aslında. rejimin ve etkisi altına aldığı rusya'nın yarısı diyebileceğimiz kesimin. emin olun rusya'nın öbür yarısı biz de keşke bir çekya, polonya kadar olabilsek diye ağlıyor.
ukrayna bu anlamda rejim için çok korkunç
çünkü kültürel olarak, rusya halkı ile doğrudan iletişim olarak çok çok çok yakın bir yer. ukrayna rusya'da sürekli sürünen, nazilerin yönettiği, katil, fakir, başarısız bir ülke olarak anlatılıyor devlet eliyle...burada tek bir amaç var. rus halkına "siz batı olamazsınız, burada sistem budur" demek. bu işin ne rusya'nın güvenliği ne toprak bütünlüğü ne bişey ile alakası var. bunu görememek için gerçekten ağır kgb hikayesi yutmuş olmak gerek.
işte rusya rejiminin başarısı da bu. hem aşırı sağı gazlıyorlar, sizin ülkeleriniz gevşek sjw'lerin elinde, 234234 cinsiyet var goygoyu yapılıyor, liboşluk yumoşluktur, illumunati kanınızı içecek, soros dinimizi yok eden şerefsiz bir yahudidir vs gibi söylemlerle..sonra dönüyorlar, solu gazlıyorlar, nato'nun kanlı tarihi, batı'nın kanlı tarihi, demokrasi söylemi insan hakları söylemi hikaye asıl batı şeytan, batı emperyalizmi herkesi sömürüyor, ab dediğin yapı emperyalist neoliberal katil bir şirket vs diye.
bu sadece bizim ülkemizde değil. aynı trendi bütün küresel sosyal medyada görebilirsiniz. altını kazırsanız çoğu noktadan da rus sosyal medya trollerini veya rt news gibi kanalların etkisini görebilirsiniz. abd seçimleri zamanı twitter'da troll avı vardı; o kadar barizdi ki bazı troller. jenerik güzel abd'li kadın, gun lower, nra fan, christian mother vs her şeyi yazmış. bakıyorsun, öyle biri yok. sabah akşam abd sistemi çok kötü diye millet isyana teşvik ediyor.
evet batı cennet değil, evet batı her şeyin çözümü değil, evet self-kritik müthiş mühim bir şey, evet küresel sermaye, eşitsizlik, kapitalizmin yapısal sorunları bunlar hep gerçek. ama ortada daha varoluşsal tehditler varken bu söylemlerin neye hizmet edecek şekilde güdümlendiğine dikkat etmek gerek.