Rapunzel Masalının Orijinal Hikayesi

Bazı meşhur masalların günümüzdeki kitaplara ve filmlere yansımasıyla, orijinalleri arasında dağlar kadar fark var. Çoğu masal, çocuklar daha iyi sindirebilsin diye zaman içinde biraz yumuşatılmış. Onlardan biri de Rapunzel.
Rapunzel Masalının Orijinal Hikayesi
iStock.com

eski zamanlarda bir çocuk sahibi olmaya çalışan ama bir türlü başaramayan bir karı koca varmış. bu karı kocanın evlerinin yanında etrafı surlarla kaplı çok güzel ve herkesin imrenerek baktığı bir bahçe varmış. bu bahçe yine herkesin kendisinden çekindiği ve korktuğu bir cadıya aitmiş. çocuk sahibi olmaya çalışan kadın bir gün bu bahçeye baktığında çok miktarda rampion (kökü yenebilen ve salatada kullanılabilen bir bitki; türkçesini bulamadım) görmüş ve canı bu bitkiden çekmiş. aradan günler geçmiş ve kadıncağız hala bu bitkiyi alıp yemeyi istiyormuş ama buna cesaret edemiyormuş. bir süre sonra durumu öğrenen kadının kocası herşeyi göze alıp o bitkiyi alıp karısına getirmeye karar vermiş.

akşam bahçeye gizlice giren adam bitkiden alabildiği kadarını yanına alıp karısına getirmiş. karısı bitkiyi yeyince tadını çok beğenmiş ve bu kez her zamankinden daha fazla istemeye başlamış. adam da ertesi gün yeniden bahçeye gidip yine aynı bitkiden almaya karar vermiş. ikinci gün cadı adamı yakalamış ve onu cezalandıracağını söylemiş. adam da cadıya "ne olur beni cezalandırma, karımın canı bu bitkiyi çok istedi ve yiyemezse öleceğini söyledi" deyip af dilemiş. cadı da "öyleyse bu bitkiden istediğin kadar alabilirsin ama seni bir şartla bırakırım, ilerde çocuğunuz olunca o çocuğu bana vereceksiniz" demiş. adam da sırf canını kurtarmak için bunu kabul etmiş.

aradan çokça zaman geçtikten sonra çiftin bir kızı olmuş ve cadı da kızın doğduğunu öğrenince olay yerine gelip kıza el koymuş. cadı kızın ismini annesinin sürekli canının çektiği rampion bitkisinden dolayı rapunzel koymuş. rapunzel 12 yaşına geldiğinde cadı kendisini bir kuleye hapsetmiş ve ne zaman kendisini ziyaret etmek istese cama doğru "rapunzel, rapunzel, saçını uzat da kuleye tırmanayım" diyormuş. rapunzel de o ana kadar hiç kesilmemiş olan metrelerce uzunluğundaki saçını uzatıyormuş ve cadı da kuleye tırmanıyormuş.

rapunzel'in kulede tek başına canı sıkılıyormuş ve vakit geçirmek için şarkılar öğrenmiş. böylece kulede bütün gün şarkı söylemeye başlamış. bir gün o ülkenin kralının oğlu ormanda dolaşırken yüksek bir kuleden gelen bir şarkıyı duymuş ve duyduğu sese aşık olmuş. kralın oğlu artık her gün ormana gidiyormuş ve rapunzel'in söylediği şarkıları dinliyormuş. eleman bir yandan da bu şarkıları bu kadar güzel söyleyen kızın kim olduğunu, neye benzediğini merak ediyormuş.

bir gün kralın oğlu ağacın arkasına saklanmış rapunzel'in söylediği şarkıları dinlerken cadı kulenin altına gelmiş ve "rapunzel rapunzel, saçını uzat da kuleye tırmanayım" demiş. bundan sonra sapsarı upuzun saçlar kuleden aşağı sarkıtılmış. bunu öğrenen kralın oğlu ertesi gün aynı yere gelip cadının sözlerini tekrarlamış. birazdan prens saça tutunarak kuleye tırmanmış. karşısında prensi gören rapunzel önce çok korkmuş çünkü o ana kadar ilk kez karşısında annesi sandığı cadidan başka biri varmış ama prens ona oldukça nazik davranınca sakinleşmiş. prens kendisini kuleden alıp karısı yapmak istiyormuş. rapunzel de ona "bundan sonra her gelişinde biraz ipek getir, ben getirdiğin parçaları birleştirerek bir merviden dikeceğim ve merdiven bitince beraberce kuleden ayrılırız" demiş.

artık gündüzleri kulede cadı varken akşamları da prens varmış. böylece rapunzel'in günleri geçip gidiyormuş. bir gün rapunzel cadıya karşı ağzından söylememesi gereken bir şeyi kaçırmış: "anne nasıl oluyor da senin buraya tırmanman saatler sürerken prens birkaç dakika içinde hızla tırmanıyor?" demiş. bunu duyan cadı çok sinirlenmiş. önce rapunzel'in uzun saçlarını bir hamlede kesmiş, sonra rapunzel'i kuleden indirip hiçbir ağacın ve bitkinin yetişmediği bir çölün ortasına bırakmış. daha sonra cadı kuleye geri dönüp beklemeye başlamış. akşam saatlerinde prens gelip rapunzel'e seslenince rapunzel'den kestiği saçları aşağı sarkıtmış.

prens de bu saça tutunarak kuleye çıkmış. cadı prensi görünce "senin şarkı söyleyen kuşun artık şarkı söylemeyecek, onu bir daha hiç göremeyeceksin" demiş. prens de canını kurtarmak için kuleden aşağı atlamış ve bas aşağı düşerken bahçedeki dikenler gözlerini kesmiş. böylece prens kör olmuş. prens bundan sonra ormanda yaşamaya başlamış ve ağaçların ve bitkilerin köklerini yiyerek hayatta kalmış. her gün sabahtan akşama kadar rapunzel'in ismini sayıklıyormuş ve onu bulmayı umuyormuş.

yürüye yürüye rapunzel'in yaşadığı çöle kadar gelen prens rapunzel'i o sırada söylemekte olduğu bir şarkıdan tanımış. rapunzel o sırada biri kız biri erkek iki çocuk sahibiymiş. rapunzel prens'i görünce yanına gitmiş ve ona sarılıp ağlamaya başlamış. rapunzel'in gözyaşları prensin gözüne gelince prensin kör olan gözleri açılmış. bundan sonra prens rapunzel'i alıp sarayına götürmüş ve ikisi mutlu bir şekilde yaşamaya başlamış (hikayede cadıya ne olduğundan da bahsedilmiyor).